‘Türkiye Yüzyılı’ ‘Türkiye Yüzyılı’
Aksiyon-İş Konfederasyon Başkanı Vedat Öztürk, büyük konfederasyon ve sendikaların ‘sus payı’ olarak istedikleri üye barajının İLO anlaşmasına göre yasal olmadığını dile getirdi. Öztürk, "Sendika barajını üyelerimiz vasıtasıyla Anayasa Mahkemesine taşıdık. Mahkemenin, İLO anlaşması doğrultusunda karar vermesini bekliyoruz. Bundan sonra artık işçisi için çalışan sendika o işyerinde toplu sözleşmeyi imzalayabilecek." şeklinde konuştu. Tüm emekçi camiasının bütün bir aile olduğuna vurgu yaparak, 8 aylık çalışmaları sonucu en çok büyüyen konfederasyon olduklarını ifade eden Vedat Öztürk, "Hedefimiz sendikasız çalışan yüzde 90’lık emekçilerin sendikalaşması." dedi.

Aksiyon-İş Konfederasyonu, Pak-Maden-İş Sendikası yöneticileri, ilk teşkilatlanan yer olan Ankara'nın Beypazarı ilçesindeki Pak Maden-İş 1 numaralı şubesinin kuruluş yıl dönümü etkinliğine katıldı. Etkinlikte üyeler gönüllerince eğlendi. Vedat Öztürk katılımcılara hitabında, kendileri dışındaki diğer büyük konfederasyon ve sendikaların çoğunun devlet işçileri ile sendikalaştığına işaret ederek, Türkiye’de 12,5 milyona yakın çalışan olduğunu ancak bunlardan sadece 1 milyon civarında işçinin sendikalı olarak örgütlendiğini belirtti.
Bu oranın çok düşük olduğuna işaret eden Öztürk, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bunun altındaki büyük sorunu görmek gerekli. İşçi kardeşlerimiz sendikaları çalışma hayatında bir koruma olarak görmüyorlar. Büyük sendika ve konfederasyonlar maalesef hükümetlerin dedikleri dışında fazla bir şey diyemiyor. İşçinin gerçek gücü hükümetler nezdinde gösterilemiyor. Kanunlar da çoğu zaman işçi lehine değil birçok zaman aleyhine çıkabiliyor."

'BU KANUN İŞVERENLERCE, PATRONLARCA ÇOK RAHATLIKLA SUİİSTİMAL EDİLEBİLİR'

Önümüzdeki günlerde çıkması beklenen torba yasada işçi güvenliği ile ilgili bir kanun çıkartılacağına dikkat çeken Vedat Öztürk, "Kanunda bir işçi, iş güvenliği ekipmanlarını mesela baret gözlük 3 defa takmadığını işveren belgelerse ihbarsız ve kıdem tazminatsız olarak işçiyi işten çıkarabilecek. İlk bakışta olumlu görünen bu kanun işverenlerce, patronlarca çok rahatlıkla suiistimal edilebilir. Ne yazık ki bu madde yazılırken büyük sendikalardan da temsilcileri de vardı. Oysa çözüm çok basitti. İşçinin kendi arkadaşlarından da şahit olarak tutanağa veya belgeye imza atılsın denilse niyet rahatlıkla amaca ulaşırdı." şeklinde konuştu

'SANKİ SAVAŞTAYMIŞIZ GİBİ'

Öztürk, ağlayan sendika yerine değerler üreten ve çözüm bulma yolunda olan bir konfederasyon olduğunun üzerinde durarak şöyle dedi: "Biz ne yazık ki geçen sene 1886 işçiyi şehit verdik. Sanki savaştaymışız gibi. Soma'da 301 şehidimiz sonrası daha yeni bir sendika olmamıza rağmen ne yapabiliriz diye çalışmalarda bulunduk. Şu an oradaki yetkili sendikaya üye olan şehit 152 işçimizin ailelerin davalarını biz takip ediyoruz. Ermenek’teki 4 ailenin de davasını biz takip ediyoruz. Biz sadece kendi üyemizin değil bize üye olmayan tüm işçilerin de sendikası ve konfederasyonuyuz. Üyelerimizin bulunduğu yerde işverenden bize üye olmayanlara da haklarını istiyoruz. Yemek, yakıt gibi yardımların onlara da yapılmasını istiyor ve yapıyoruz."

'BUNDAN SONRA ARTIK İŞÇİSİ İÇİN ÇALIŞAN SENDİKA O İŞYERİNDE TOPLU SÖZLEŞMEYİ İMZALAYABİLECEK'

Türkiye’nin bugünkü durumunu da değerlendiren Aksiyon-İş Konfederasyon Başkanı Vedat Öztürk sözlerini şöyle noktaladı: "Ülkemiz bu haliyle hukuk ülkesi değil bir yasa devleti konumundadır. Büyük konfederasyon ve sendikaların ‘sus payı’ olarak istedikleri üye barajı İLO anlaşmasına göre yasal değildir. Geçenlerde 2 sendikanın yetkili sendika olmak için açmış olduğu bir davaya müdahil olduk ve bunları orada da söyledik. Daha sonrasında sendika barajını üyelerimiz vasıtasıyla Anayasa Mahkemesine taşıdık. Birkaç ay sonra Anayasa Mahkemesi'nin, İLO anlaşması doğrultusunda karar vermesini bekliyoruz. Bundan sonra artık işçisi için çalışan sendika o işyerinde toplu sözleşmeyi imzalayabilecek."

Editör: TE Bilisim