İskeçe Festivali'ne Türkiye'den giderek katılanlar ne eğlenmiştir ama!!! İskeçe Festivali'ne Türkiye'den giderek katılanlar ne eğlenmiştir ama!!!
 Radikal'den Ezgi Başaran'a konuşan Demirtaş, AKP'nin İmralı'da Öcalan'a ne sözler verdiğini tek tek açıkladı.
AKP'nin onay verdiği maddelerden birisi ise tam bomba. AKP Hükümeti, Öcalan'a Kandil'den PKK'lı Yöneticilerin gelip İmralı'da kendisiyle görüşebileceğini vaad etmiş.

İşte Erdoğan'ın daha sonra masayı devirip U dönüşü yaptığı Öcalan'a verilen sözler;

Dolmabahçe mutabakatına giden günler ve haftalarda ne konuşuldu İmralı’da?

"Şöyle sözler verildi İmralı’da: Geniş heyetler, gazeteciler, başka siyasetçiler hatta Kandil’den temsilciler gelecek Öcalan ile görüşmeye"

Öte yandan Demirtaş, Erdoğan'ın "doğru bulmuyorum" sözü sonrası devrilen Dolmabahçe Mutabakatından başından sonuna kadar haberdar olduğunu ve tıkanan noktaları Erdoğan'ın açtığını ve Yalçın Akdoğan ile Sırrı Süreyya Önder'in okuduğu metnin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın onayından geçtiğini söyledi.

İşte Demirtaş'ın Radikal'den Ezgi Başaran'a verdiği röportajdan ilgili bölüm;

DOLMABAHÇE’DEKİ OTURMA KRİZİNİ CUMHURBAŞKANI ÇÖZDÜ

Bu arada tüm bu diyalog sürecinde İmralı’yla görüşen HDP heyetinden bir çok defa Öcalan’ın devlet heyetine ve MİT müsteşarının çözme gayretine güvendiğini söylediği ifade edilmişti. Doğru mudur?

Doğrudur. MİT’in de içinde bulunduğu devlet heyeti biz mutabık kaldık ama siyasetçilerin kaygıları başka, ikna edemedik diyordu. Fakat biz İmralı’da Öcalan’ın uzlaştık dediği her konuyu sonrasında Ankara’da teyit ettik. Bunları da Kandil’e bildirdik. Ankara’ya, Kandil’e ve İmralı’ya güven vermek üzere çok gayret sarfetti HDP heyeti.

Dolmabahçe’de açıklanan izleme heyetinde çoğunluğu hükümete yakın gazeteci ve siyasetçiler vardı. Onların İmralı’ya gitmesi sözkonusuydu. Cumhurbaşkanı niye sinirlendi bu oluşuma?

Siz görünen şeyi soruyorsunuz haklı olarak ama olayların gelişimine baktığınızda sinirlendiği şeyin ne izleme heyeti ne de mutabakattaki sözler olduğunu anlayacaksınız.

Cumhurbaşkanı Dolmabahçe mutabakatı toplantısının ardından ‘Doğru bulmuyorum’ demedi mi? ‘İzleme heyetine ne lüzum var’ demedi?

Buradaki sıralama da, o toplantının yapıldığı güne kadar yaşadığımız süreç de çok önemli. Kamuoyunun anlaması için detaylara girmem gerekecek.

Elbette, buyrun dinliyorum…

Ben Kanada’dayken, Şubat’ın başı, İmralı heyetimiz telefonla aradı ve Öcalan ile anlaşılan metni hazırladıklarını, hükümete sunacaklarını söyledi. Bana da gönderdiler, uygundur dedim. Sonra bu metin hükümete gitti, onlar incelediler. Ve ‘kabul edilemez’ diyerek kendileri bir metin önerdi. Fakat onların gönderdiği metinde sadece hükümetin istekleri ve beklentileri vardı. Ve İmralı’da konuşulan metin değildi.

Çok mu farklıydı?

Çok farklıydı. Bizim hazırladığımız metin müzakere için gereken başlıkları da içeriyordu, silahsızlanma çağrısını da. Onlarınkinde ise sadece silahsızlanma çağrısı vardı. Müzakere filan yok.

Aynen şunu söyledim: ‘Biz de PKK’nin silah bırakmasını arzuluyoruz. Fakat bu yöntemle olmaz. PKK’yi yada Öcalan’ı kandırarak olmasın. Güvensizlik oluşturmayalım. Çünkü metne karşılık alamazsak, Kandil bu nereden çıktı derse süreç tuzla buz olur.’ Bunun üstüne bizim heyetimizi hükümetin metnini iletmek üzere Kandil’e gönderdik. Siz bu metne olumlu cevap verecekseniz hemen açıklayalım dedik. Kandil de ‘Hayır İmralı’da konuşulan bu değil, tutanaklar bizde de var, böyle bir çağrı yapılırsa uymayız’ dedi. Heyetimiz tüm bunları hükümete iletti, ‘gelin herkesin kabul edebileceği bir metin hazırlayalım’ dedik. Bunun üstüne devletin heyetiyle bizim heyetimiz birlikte İmralı’ya gitti.

Bu iki farklı metin konusunu iletmek üzere mi?

Tabii ki. İki metni de gösterdik. Bunun üstüne Öcalan 28 Şubat’ta Dolmabahçe’de açıklanan mutabakat metnini önerdi. Bunun üzerine hükümet yetkilileri Cumhurbaşkanı ile görüştü.

METİN CUMHURBAŞKANI'NIN ONAYINDAN GEÇTİ

Bundan emin misiniz?

Tabii ki. Metin budur denildi ve Cumhurbaşkanı’nın onayı alındı. Açıklamanın Dolmabahçe’de yapılması kararlaştırıldı vesaire. Tüm bunlar açıklamayı 22 gün geciktirdi. Çünkü o metin krizi o kadar sürdü. Şimdi Cumhurbaşkanı ya da Başbakan diyor ki, ‘Öcalan silah bırak çağrısı yaptı ama HDP buna engel oldu.’ Bu süreci referans alarak söylüyorlar o lafı.

Bu kısmı biraz açar mısınız?

Bizim onların metnini kabul etmememiz kısmını söylüyorlar. Halbuki o noktada aslında bizden Öcalan ve PKK’yi bir nevi aldatmamız istendi. Biz de, ‘Böyle yaparsak süreç çok yıpranır sil baştan başlamak gerekir’ dedik. Asıl AKP’yi öfkelendiren budur.

DOLMABAHÇE MUTABAKATINDA KRİZİ ERDOĞAN ÇÖZDÜ

Tüm bunlara rağmen Dolmabahçe açıklaması yapıldı ama…

Her adımda, -oturma düzeni dahil- her adımda Cumhurbaşkanı’ndan onay alındı. Oturma krizindeki son noktayı da sayın Cumhurbaşkanı koydu. O kadar sürecin içindeydi yani. Zaten ardından Cumhurbaşkanı’nın ilk tepkisi şu oldu: ‘Uzun süredir beklediğimiz bir açıklamadır. Gecikmiştir ama sevindiricidir.’ Yani ilk açıklaması ‘Doğru bulmuyorum’ şeklinde değildi. Bu gözden kaçıyor hep. İlk açıklamada beğenmediği şey benim yaptığım açıklama idi yoksa mutabakatla ilgili bir sıkıntı ifade etmemişti henüz. Fotoğraf yanlıştır yahut mutabakat yanlıştır demedi

Sonra ne oldu da doğru bulmadı?

Bu ilk açıklama ile ‘Doğru bulmuyorum’ açıklaması arasında geçen süre zarfında AKP’nin oylarının artmadığını hatta düşürdüğünü ama HDP’nin oylarının arttığını gördü. Anket şirketleri böyle bir bilgi vermiş.

Siz nereden biliyorsunuz?

Biz içeriden, AKP’nin içinden öğrendik. Cumhurbaşkanı aynen şunu demiş ‘Bize hiç bir faydası yoksa bu işe niye girdik.’ Ve homurdanmalar başladı AKP içinde ama Cumhurbaşkanı merkezli. Dışa çok yansımıyor ama bizim heyetlerimiz birbiriyle görüşüyor. Mutabakat başlayacak ardından silah bırakma kongresi yapılacak, şeklindeydi anlaşma. Onların beklentisi ise Kandil hemen kongreyi toplayacak ve silahsızlanma açıklaması yapacak şekline dönüştü. 
Editör: TE Bilisim