Devlet Bahçeli’den Mehmet Şimşek’e sert çıkış: Müfsit Devlet Bahçeli’den Mehmet Şimşek’e sert çıkış: Müfsit
İzmir'in Bornova ilçesinde bir kedinin, ağaca telle asılarak öldürülmesi tepkiye sebep oldu. Meselelerin kanuni düzenlemelerle değil, toplumun duyarlılığıyla çözülebileceğini belirten Ege Üniversitesi Uygulamalı Sosyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ercan Tatlıdil, "Nefes alıp veren tüm canlıların yaşam hakkını korumak hepimizin görevidir." dedi.

Kazım Dirik Mahallesi 197 Sokak'ta, Bornova İlçe Emniyet Müdürlüğü'nün 100 metre yakınındaki çocuk parkında ölü bir kedinin ağaca telle asıldığını görenler, durumu yetkililere bildirdi. Gece geç saatlerde kedi sesi duyduklarını fakat böyle bir tabloyla karşılaşmayı hiç beklemediklerini belirten mahalle sakinleri, “Hayvan sevgisi, insanın insanlaşmasıdır. Bunu yapan, insan olamaz.” şeklinde konuştu. Prof. Dr. Tatlıdil de, “Nefes alıp veren tüm canlıların yaşam hakkını korumak hepimizin görevidir.” ifadesini kullandı. Kısa sayılabilecek bir süre önce aynı ilçede bir kedinin, bir üniversite öğrencisi tarafından tekmelenerek öldürülmesi hafızalardan silinmeden yaşanan bu olay, hayvan severleri endişeye sevketti. Toplumda infial uyandıran bu tür olayların insani sorumlulukların sorgulanmasını gerektirdiğini söyleyen Tatlıdil, şunları kaydetti: “Kentin en işlek sokaklarından birinde bir insan, duygularını yönlendirme mekanizması olarak şiddeti seçiyorsa bu bireysel değil, toplumsal bir sorundur. Burada sorun bir kedinin öldürülmesi değil, kedilerin öldürülmesidir. Duygu ve düşünceleri ifade etme biçimi olarak şiddetin kullanılmasını, toplumsal problemler olarak ele alıyoruz. İnsanlar bu durumu onaylıyor mu? Tepki gösteriyorlar mı? Kediyi asan kim? Neden astı? Kedi o ağaçta asılı olarak ne kadar süre kaldı? Bütün bu soruların cevaplarını aldığımızda, toplumsal vicdanın ne boyutta olduğuna ulaşıyoruz. Sokaktan geçen vatandaş sadece, 'Kedi ölmüş.' diyorsa, çocuğunun gözünü kapatmıyorsa toplum vicdanından söz edemeyiz. Giderek bireyselleşen hayatımızda öğrenim kanallarımız içinde ötekiyle beraber yaşama erdemini, ancak erken çocukluk dönemimizde öğrenebiliriz. Bir kuşun, bir kedinin işkence görmesinin, öldürülmesinin kötü bir şey olduğunu, onların da dünyamızın bir parçası olduğunu ancak çocukluğun ilk yıllarında öğrenebiliriz. Biz eğitimle insanlaşıyoruz, yani insani değerlerimizi doğduğumuz anda değil, eğitimle sonradan alıyoruz. Ötekinin acısına üzülmek, ötekinin mutluluğundan haz alabilmek en büyük insani değerdir. Dünyadaki tüm eğitim programlarında da insan olmayanlarla mutluluğu paylaşmak vardır. Ötekiyle beraber yaşamayı, ancak eğitimle ve toplumsal duyarlılığı yukarı taşıyarak öğrenebiliriz.”

Türk Ceza Kanunu(TCK)'nun bu konuda ihtiyaca cevap vermediğini belirten EÜ İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Güliz Uluç ise şunları söyledi: “TCK'da sahipli hayvanlara yapılan işkenceye yönelik maddeler var ancak sahipsiz hayvanlar için 2004 yılında yürürlüğe giren 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu geçerli. 14. maddeye göre sahipsiz hayvanlara yönelik işkence ve öldürmenin cezası 250 TL olarak belirlenmiş. TCK'da sokak hayvanlarına yönelik bir madde olmaması da bir sorun teşkil etmektedir. Ayrıca para cezasının yetersiz olması, bu suça yönelik caydırıcı önlemlerin yetersiz olduğunu göstermektedir.”
Editör: TE Bilisim