Milli egemenliğimiz kaldı mı? Milli egemenliğimiz kaldı mı?
 Osmanlılar zamânında Beylerbeyi’nde büyük bir (zahîreci), karşısında da küçük bir (arpa) dükkânı varmış. 

Zahîreciye gelenler, zahîre aldıktan sonra, hayvanlarına (arpayı) da aynı yerden alıp çıkarlarmış. O zahîreci bakmış ki, karşıdaki (arpacı) dan alış-veriş eden yok. 

Kendisininki ise (yarı) olmuş. O da çoluk çocuğuna ekmek götürecek diye, kendi arpa çuvalının üzerini (örter) ve müşteriler (arpa) da isteyince;

(Arpamız kalmadı, onu da karşı dükkândan alın) dermiş. İşte  kardeşlik budur. 

 (Eshâb-ı kirâm) 
Mekke’den Medîne’ye hicret edilince, Medîneli müslümânlar, (evleri) nin, (arsaları) nın yarısını onlara verdiler. 

Odayı verince, (Bunun kirâsı ne kadar?) diye sordu Mekkeliler. Onlar da; (Ne kirâsı, burası eşyâsıyla birlikde sizin) dediler. 

Kendine lâzım olmıyanı değil;  mühim olan, kendine (lâzım) olandan verebilmekdir.

Editör: TE Bilisim