İsrail-İran geriliminde Cihat Yaycı'dan çarpıcı yorum: Bu bir cambaza bak savaşıdır' diyerek Türkiye'yi uyardı İsrail-İran geriliminde Cihat Yaycı'dan çarpıcı yorum: Bu bir cambaza bak savaşıdır' diyerek Türkiye'yi uyardı
Bugün 16 Ocak 2019; Irak Türkmenlerinin lideri ve bir ÜLKÜ DEVİ olan Doç. Dr. NEJDET KOÇAK'ın şehâdetinin  39. sene-i devriyesi...

Bir liderde bulunması gereken  bütün vasıfları üzerinde taşıyan ve "Türk olduğunu her zeminde beyan ettiği, Türkçe konuştuğu ve Türkmenleri bir araya getirerek Türklük şuçu işlediği için" (?) îdam cezâsına çarptırılan Irak Türklerinin unutulmaz lideri Nejdet Koçak 7 Nisan 1939'da Kerkük'te doğmuştur. 

Nejdet Koçak; ilk, orta ve lise tahsilini Kerkük'te tamamlarken Irak Türkmenlerinin önde gelen isimlerinde Ata Hayrullah'ın rahle-i tedrisinde yetişmiş, Irak'ta 14-16 Temmuz 1959 tarihinde vukû bulan üç gün üç gece süren insanlık dışı akıl almaz işkencelerin yapıldığı Kerkük katliamını bizzat yaşamış ve Allah(c.c.)'tan başka hâmisi olmayan Irak Türkmenlerine  ve Kerkük dâvâsına o günden beri kendisini adamış çok yiğit bir mücâdele adamıdır. 

Nejdet Koçak; üniversite öğrenimini  Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Makina bölümünde yaptığı gibi, yüksek lisans ve doktora  eğitimini de Türkiye'de tamamlamıştır. Bilâhare Irak'a dönmüş, doçent olarak Bağdat Üniversitesi'nde öğretim üyeliği yapmış, Irak Türkmen'lerinin meselelerini sâhiplendiği gibi, Kerkük dâvâsının da en büyük savunucusu ve bayrak ismi olmuştur.

Kerkük'ün aziz evlâdı olan ve yeri hâlâ doldurulamayan Nejdet Koçak; bir ömür Türk milliyetçiliği dâvâsının peşinden gitmiş; inancı, îmanı, cesâreti, fedâkârlığı, çalışkanlığı, millî şuuru, vakur duruşu, dünya meselelerine vukûfiyeti, Turan ülküsüne, Türk kültürüne ve Kerkük dâvâsına bağlılığı, ilmiyle âmil olan bilgeliği, tebliğini hayatıyla temsil eden ve Türk-İslâm ülküsüyle şekillenen mümtaz şahsiyeti, örnek ahlâkı, zarâfeti, güler yüzü, gönül zenginliği ve ruh güzelliğiyle "yüzde yüz Türk", Kâlû Belâ'dan beri Müslüman ve tam bir lider olup gönüllerde taht kurmuş, ülküsü uğrunda her türlü çileyi cana minnet bilmiş ve kadim Ülkücüler tarafından  da hiç unutulmamıştır.

İşte bu gün; Türk olmaktan başka hiç bir suçu olmadığı hâlde hakkında îdam cezâsı verilen ve 41 yaşında rahmet-i Rahmân'a vuslat için urganlı şafaklardan nurlu basamaklara kâmil bir îman ile yürüyen bu güzel insanın şehâdetinin 39. yıldönümüdür. 

16 Ocak 1980 günü, bir Kerkük hoyratının;

"Bu alma dört olaydı
Karnıma dert olaydı
Boynumu vuran cellat
Keşke bir mert olaydı"

diye ifâde ettiği gibi, Ebû Cehil vahşetinin ve Ebü Leheb hiddetinin varisi olan Türk düşmanı Saddam Hüseyin'in emri ile "Türkçe konuştukları" (?)  ve "Türklük suçu" (?) işledikleri için Nejdet Koçak'la birlikte Albay Abdullah Abdurrahman ve iş adamı Adil Şerif îdam edilmiştir.

İşlediği "bu büyük suç" (!) sebebiyle hakkında kovuşturma açılan Nejdet Koçak 22 Mart 1979 tarihinde gözaltına alınmış, on aylık tutukluluk süresindeki ilk ve son görüşmesinde eşine ve Türkmen kardeşlerine şu konuşmayı yaparak vedâ  etmiştir: 
"Arkadaşlar, ağaç budandıkça güverir. Sizden ricam dâvâyı bırakmayın, sürdürmeye devam edin. Şunu bilin ki bütün korkunç ve dayanılmaz işkencelere rağmen kimsenin adını vermedik. Bize karanlık odalarda bizzat kendilerinin düzenlediği listeyi imzâlatmak istediler, imzâlamadık. Zâten bildikleri bir şey de yok. Ben şu anda her zamankinden daha çok huzurluyum. Allah'ımın huzûruna gönül rahatlığıyla çıkıyorum. Bayrağı sizlere teslim ediyorum, bu bayrağı şerefle taşıyacağınızdan eminin. Doğruluktan ve Allah yolundan aslâ ayrılmayın. Allah'a emânet olun..." 

Ve bu vedâ konuşmasından bir kaç saat sonra üç kader arkadaşı  "Sonsuzluğun Sahibi"ne vuslat için îdam sehpasından Hakk'a yürüyerek uçmağa varmıştır.

Kerkük meşhedinde kıyâmete kadar dalgalanacak bir turkuaz bayrak olan Nejdet Koçak'ın şehâdetinin ardından, onu îdama mahkum eden Katil Saddam, bu yiğit Türkmen liderin nâşından bile korkmuş ve şehidimizin cenâzesi Irak Gizli Servisi'nin gözetiminde, Kerkük Türklerinin katılımı zorla engellenerek gizlice defnedilmiştir. 

Bu hâli dizelere döken şâir Salah Nevres de şiir diliyle şunları söylemiştir: 

"Yolcu edemedik, yası yasaktı,
Saygı duruşuna gizlice durduk...
İnce boynumuzu sessizce burduk,
En sıcak yaşımız ardından aktı..."

Türk Milleti'ni sevmenin bedelini hayatıyla ödeyen; Kıble yürekli, Hilâl bakışlı, Gül gönüllü ve Turan düşünceli güzel insanlardan birisi olan Şehit Nejdet Koçak Ağabeyimizi ve cümle şehitlerimizi hürmet, minnet ve rahmetle yâd ediyor, ruhları şâd, mekânları Cennet, makamları âlî olsun diyoruz...
Hatm-ı kelâmmızı da bir dörtlükle yapıyoruz:

Allah bize yâr olsun,
Turan iller vâr olsun,
Bir turkuaz şafakla;
Kerkük bahtiyâr olsun...

Ve sözün bittiği yerde İlâhî kelâm başlar:

"Külli nefsin zâikatü'l-mevt"
"İnnâ lillâhî ve innâ ileyhi râciûn"
Nejdet Koçak ve bilcümle şühedâ için El-Fâtiha...

Dr. Mehmet GÜNEŞ

AY YILDIZLI BAYRAĞIN 
MAHZUN BALASI KERKÜK

Iraktan “Eyvâh!” dense,
Hüzünlü bir “Âh!” dense,
Kerkük düşer yâdıma
Yâd ellerde, nedense...

Oy! Bahtı kara Kerkük,
Düştü bir yara Kerkük,
Hicrânı yüreğimde
Asırlık yara Kerkük…

Ayrıyız kaç senedir,
Hasretin hükmü nedir,
Sınırlar boynumuzu
Sıkan bir mengenedir...

Zalim elinde Kerkük,
Hoyrat dilinde Kerkük,
Yarım kalmış sevdâdır
Türkmeneli’nde Kerkük... 

Dinmiyor gönül sızım,
Derdimiz büyük bizim,
Herkesin hâmisi var
Neden ben sahipsizim...

Her dem ağlayan Kerkük,
Yürek dağlayan Kerkük,
Üvey evlât değildin
Şimdi ağla, yan Kerkük...

Ağıt saklı sözlerim,  
Bulut yüklü gözlerim
Men Kerkük’te yıllardır
Al bayrağı gözlerim...

Sadakatli yâr Kerkük,
Talihsiz diyar Kerkük,
Muhabbetin kalbimde
İnanmazsan, yar Kerkük...

Hep Türk’ü anan gardaş,
Aşk ile yanan gardaş,
Düşlerine kar yağıp
Sıcakta donan gardaş...

Yaralı yaslı Kerkük,
Çilesi paslı Kerkük,
Sevdâsı tarih boyu
Oğuz’a yaslı Kerkük...

Gönül dağında hüsran,
Bağdaş kurmada isyan,
Ankara duy sesimi
Kerkük dünden perişan…

Kalpteki ülkü Kerkük,
Dildeki türkü Kerkük,
Bağrına taş basar da  
Terk etmez Türk’ü Kerkük... 

Umduğun destek kimden,
Utanırım kendimden,
Gölge vermeyen dağın
Hüznü çıkmaz içimden...

Yan, için için Kerkük,
Yalnızsın niçin Kerkük,
Her an kara yazının
Derdi kim için Kerkük...

Hükmederse haksızlar,
Göz ağlar, vicdan sızlar,
Türk’ü yok etmek ister
Kerkük’te vicdansızlar...

Kefen biçilen Kerkük,
Kanı içilen Kerkük, 
İblis’in tezgâhında
Dörde biçilen Kerkük...

Dilsiz, sağır, kör dünya,
Mazluma nankör dünya, 
“Mum kimin yanar Kerkük”
Türk’e bakar-kör dünya…

Civan yatağı Kerkük,
Yârân otağı Kerkük,
“Özüm özüne gurban”
Vatan toprağı Kerkük...

Baharda geldi hazan,
Tekrar kuruldu mîzan,
Vakit, karar vaktidir
Bıçak sırtında zaman…

Yetim kalan yer Kerkük,
‘Yardıma gel!’ der Kerkük,
Başkent ağyâr elinde
Bu dert beni yer Kerkük…

Kerkük zulüm çarkında,
Kılıç paslanır kında,                  
Kerkük tarumâr olur 
Korkarım çok yakında…

Türkmen kal’ası Kerkük,
Türk’ün sılası Kerkük,
Ay-yıldızlı bayrağın
Mahzun balası Kerkük...

Dr. Mehmet Güneş

Editör: TE Bilisim