Nasıl iyi yönetiliyor muyuz? Nasıl iyi yönetiliyor muyuz?
 Bu konuda hamasi ifadeler yerine bilimsel sosyal gerçeklere uygun milli varlık ve bekamız toplumsal huzur ve geleceğimiz açısından dikkatlice sözler söylenmesi gereken bir konu hakkından düşünce ufuk turu yapan güzel bir yazıyı ilginize sunuyorum.

''Kürtçülük cereyanın ortaya çıkardığı tehlikeleri öncelikle Türkçüler olarak açıklamaya çalışıyoruz. Bir asra yakındır emperyalizmin hedefinde Kürtler var; amaç onları maşa yapmak. San Remo görüşmeleri, Londra’da İngiliz, Fransız emperyalistlerinin Türkiye’yi parçalama hedeflerinde Truva atı gibi Kürtler kullanılmak istendi. Plan halen aynıdır; Türkleri bir cendereye hapsederek, suni Kürt milleti ve hain Ermeniler ittifakı sağlamak!.. “Kürtleri Hizaya Çekmeli” başlıklı yazımıza binaen kimilerince şahsıma dönük sitem dolu yorumlar aldım. Yazdıklarımın anlaşılmaması hala tuhafıma gidiyor. Bunun içinde Ülkücü arkadaşlar da var. Onları anlıyorum; fakat mankurtlaşmanın da ötesine geçmiş, hödükleşmiş Ülkücü-msü şarlatanları asla muhatap kabul etmiyorum.

Kürtlere bakış açımız bellidir: Onları; büyük bir kültür ve medeniyet hareketi olan Türklük çınarının bir dalı olarak (24 Oğuz boyu gibi) görürüz. Kazak, Özbek, Tatar, Zaza ve sair unsurları zaten milli ahali içinde sayarız. Katılmadığımız kısım, tarihte hiç bir zaman var olmamış bir Kürt devletini, Türk devletini yıkarak kotarma gayretleri ve hiçbir zaman resmi dil olmamış Kürtçeyi literatüre sokma çabalarıdır. Yani hiç olmamış bir ulusu var etmeye çalışıyorlar. Dikkat ediniz halk demedim, ulus dedim. Bu durum Kürt Milleti sözüyle özetleniyor ve kabul etmemiz mümkün değil! Kürt etnikliği meselesi, tarihi ve sosyolojik bilinmezliği sebebiyle kafa karışıklığına çok müsait... Kürtlerin bir etnik halita, yani birden çok öğeden oluşmuş karmaşık bir kalabalık olduklarını anlamak olayları daha da netleştiriyor. Haricinde Kürtlerin içinde asimile olmuş, dilini ve geçmişini unutmuş pek çok Türkmen aşiretlerinin varlığı ayrı bir gerçek. Yusuf Halaçoğlu hoca Kürtlerin içinde asimile olmuş; dilini ve geçmişini unutmuş Türkmenleri tarih disiplininde açıkladı. Ayrıca Kürtlerin içinde melez, Farisi ve sair etnik bulamaçlardan müteşekkil, tarihi seyrin gerçekliğine hilaf ayrı (suni) Kürt milleti profili zorlaması söz konusudur.

Kürtler hususunda kategorik bir sınıflama yapmak artık kaçınılmaz. Türk Milletinin ferdi olarak kendini beyan eden her kimse; memleketi, soyu sopu irdelenmeden elbette Türk kabul edilecektir. Bizde de Kürt kardeşlerimiz var diyen Ülkücülere izah edeyim. Özelde Ülkücü hareketin içinde “Kürt” Ülkücüler söylemini anlayabiliriz; ama o “Kürt” Ülkücü nihayetinde bir Türk Milliyetçisidir, kendini büyük Turan davasına adamış Türk’tür! Böyle bir şahsın çıkıp Kürt asabiyesi yapması mantıksız, acı bir çelişkidir. Asla katılmadığımız 2. Sınıf Kürt teorisinin anlamı ve açıklaması popüler; fakat temelsizdir. Bu görüşe inananlar ayrı bir millet, dil ve onun devamında toprak, devlet isterler. İzaha dahi gerek duymam ki hiçbir Türk ferdi, Ülkücü Kürt dahi vatan toprağında böyle ataklara izin vermez! 

Heterojen (ayrı cinsten) Anadolu milletleri iddiasına yaslanarak Kürtlere vatan arayışında bulunan hainler gözlerini İran’a çevirsin. Eğer doğruysa, şimdi Kürtlüğe sahip çıkan melezler halitasının ana vatanı Zağros dağlarıdır ve rahatlıkla o dağları mesken tutabilirler. Buyursun yollara düşsünler; Zağros Dağları onları beklemektedir. Türkmen trajedisi asimilasyon travmasını doğurmuş ve Kürtleşme, dil kaybı sonucuyla karşımıza çıkmıştır. Mezhep ve siyasi mücadele sebebiyle Alevi Türkmen varlığının sindirilmesi, göç etmesi/ettirilmesi ve Sünni İslam inancının resmikabul görmesinin bilançosu karşımıza demografik/etnik sorunu koyar. Tarih, emperyalistlerin ayar verdiği Kürt sorunu çıkarmış ve bu meselenin halli karşısında maalesef Cumhuriyet ideolojisi iyi sınav verememiştir. 100 yılı aşan isyanların günümüze bıraktığı mirasın adı Kürt kalkışmasıdır, isyanlar ve terördür. Tekrar edelim, kavramların nasıl anlaşıldığı ve neye öncelleşerek kullanıldığı hayat/memat çizgisi. “Ben Kürt boyundan bir Türk’üm” demek ile “Ben bir Kürdüm” ifadesi arasındaki makasın kapanamaz olduğunu görmek zor değildir!

Ülkücü hareket doğası gereği ırkçı değildir ve bu saçmalıkla itham edilmesi art niyetli kasıttan öteye geçmez. İşin doğası gereği bir milletin milliyetçilik davası güden kişi o milletle özdeştir, kendini milli mefhumun içinde anlamlı kılar. “Ülkücü Kürtler” sıfatlaması kabul eder ve o gözle Türk Milliyetçilerine bakarsanız; şüphesiz köken, tarih ve kültür bilinciyle nasiplenmiş şerefli insanlardır. Onların Türk Milleti davası güderken başkalaştırılan Kürtlük/Kürtçülük hareketine bakış açılarıyla (en azından) benim bakış açım arasında hiç bir çelişki bulunmaz. “Ben Türk Milliyetçisiyim ama Kürdüm” vurgulamasında izaha muhtaç hususlar sıralanır. Meramımız, derdimiz böyle çelişkileri ifadelendirmektir. Andavallık yaparak anlamayan ve bizi eleştiren, hakaretamiz sözler sarf edenler bırakın Türk/Kürt ya da Ülkücülüğünü, adamlığı dahi tartışmalıdır. 

Kürtlüğe mâl edilen ve sahiplenilen olguyu açalım:

Asurlardan başlayarak Gutiler, Karduklar, Med ve Perslere kadar yaslanan tarihi orijin kaygısı açıktır. Ortadoğu coğrafyasında Sorani, Gorani, Kırmançi ve hatta %100 Kürt diyemeyeceğimiz Zazalar, tek bir potada eritilerek karşımıza (Türklükleri hariç) Kürt ulusu diye konulmuştur. Hatırlatayım; asimile Türkmen aşiretleri ne çabuk unutuluyor! Karakeçililer, Muş ilindeki BATİKAN Aşireti, Dersim’de mesken KIRGAN Aşireti, İZOLLAR ve daha pek çoğu… USA, AB, İRAN, RUSYA ve İSRAİL’in Kürt Ulusu projesini kullanarak büyük Türk/Turan hareketini hançerlemek isteyecekleri malumdur. Anadolu’da Kürt değil, Kürtleşmiş Türkler gerçeği mevcuttur. Ya da en hafifinden Kürtleşme bir nevi yabancılaşma doğurarak sosyal sorun halini aldı. Amaçlanan durum son tahlilde Türklüğün bekası ve devletinin selameti adına pek fena!.. Kürtçülük hareketi zorlamadır; etnik temele dayandırılması ise na-mümkün. Hangi etnik orijine yaslayacaksınız?!. Kürt etnisitesi hakkında Turani, Farisi ve daha pek çok menşei naziresi varken, hangi milletten bahsedeceksiniz?!. Sonuç şu: Yeniden şekillenen coğrafyamızda manipüle edilen Kürtçülük en büyük zararı Türkiye Türklerine ve kendilerine veriyor. Böyle bir senaryonun gerçekleşmesiyle şüphesiz kaybeden sadece Türkler olmayacaktır...

Türk Milletinin en az 25 asırlık tarihinde ayak izi ve nefesleriyle Turan halklarının güneşi bizi ısıtmakta!.. Şimdi farklı bir kimlik ve devlet iddiasıyla Kürtleri oyun kartı görenlere karşı bizden başka uyanık olması gereken kim var? Koparılan, unutulan ve maalesef ayrı gayrı hale koyulan büyük yığının, Türkmen soylu aşiretlerin farklı bir etnisite (Kürtler) gibi gösterilmesinin sebebi cehaletten başka ne ola?!.. Kürtlerin, Macarlar.. Bulgarlar gibi Turan ahalisinden koparılmasına müsaade etmemek milli politikadır... Anlaşılan o ki bahsettiğimiz milli siyaseti uygulamaya koyacak tek irade Türk Milliyetçilerine bırakılan büyük kültür mirasında bulunabilir. Muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kandadır; birilerinin kavgası işte bu kandan duyulan rahatsızlıkla başlar. Asıl mesele İnsan hakları bağlamında Kürt, Laz, Çerkez vs kültürlerin yaşam hakkı dokunulmazlığı nasıl bir kuralsa; diğer tarafta Türkiye ve Türklük kimliğinin toparlayıcı ve nizamı koruyucu öncelik hakkının teslim edilmesi gereğidir. Eğer millet ve etnisite arası hukuku ve zımmi anlaşmayı beceremezseniz toplum huzuru korunmayacak, iç savaş çıkacaktır. Etnik ve millet temelli anlaşma kaidesi gündeme getirilmelidir; Türk değilseniz azınlıksınız ve hukukunuz azınlık haklarına göre teşmil edilir, kurulur. Yok, şayet Türk’seniz ve bunu her zeminde kabul ediyorsanız asli unsursunuz demektir. Doğru ve 77 milyonu huzura götürecek olan aklı Türklük kimliğinin dokunulmazlığında görüyorum ve işte Ülkücü/Milliyetçi siyaseti bu nazarda önemsemekteyim.

Şu vasatta Kürtler (tarih/kültür/soy temelli) bizden değilse önümüzdeki yol felakettir. Şayet bizden iseler bakış açınız ve tavrınız duruma göre farklılaşır; Türkiye’nin hayrına olur. Kürtleşmiş Türkleri kazanmalıyız; elbette Kürt(!) Ülkücülere ve milliyetçi siyasilere düşen görev ağır... Teşhisi doğru koyup, gerçekleri anlatamazsanız, Türk-Kürt kardeşliği havai cümleler arasında uçup kaybolur. Bir vücudun birliğini korumak için bağışıklı güçlendirmek gibi rehabilitasyon (iyileştirme) sürecine ihtiyaç var. 30 yıllık terör toplumu yordu ve dayanışma duygusu hasar aldı. Hasarın sorumluları belli… Kangren olmuş uzvu kesip atmak çok farklı ameliyatlar ister. O zaman HDP/KCK/PKK ve paralel yapılanmaları kazımak için ne gerekliyse yapılmalı. Yapacak kadrolar elbette vatansever kişilerin iş başına geçmesiyle değerini gösterecektir. MHP ve Ülkücüler iktidar ortağı olmayı bir de bu özelde düşünselerdi... 

HDP denilen partiye verilen oyları ibretle değerlendirmeliyiz! HDP’nin biat ettiği PKK’yı denklem dışı tutmak düşünülemez. O nedenle HDP’ye verilen oy, PKK’ya meşruiyet kazandırmakla eşdeğer. İhanete beş kala durumundayız. Vakit hızla daralmakta ve Kürtçülüğe geçer akçe verenler ikaz edilmeli. Daha zinde, birliği muhkem ve süreci halen devam eden Türk Milleti inşasında tahammül edilemeyecek vasattayız. Kürtler kendilerini Türk milletinden görmemek adına yutturulan zokayı çıkarmak zorundadır. TC Devleti Hükümetleri de artık toplumuna haysiyetli ve şereflice yaşayabileceği bir ülke iklimi hazırlasın. Ak Parti, CHP gibi partilerin toplumu kapsayan hiçbir siyaseti yoğken; MHP’ye şunu demeliyiz. Alevileri kucakla, samimice ispat et! Kürtlerin sorunlarına daha vukuflu bir bakış açısı geliştir. Ezilenlerin sınıfsal gerçeğini görmeden milli birliği tesis edemeyeceğini anla! Şırnaklı ve Tuncelili ile konuşacağın bir dil olduğunu, aslında kardeşliğimizi unutturan odaklarla kavgamızın sürdüğünü izah et! Hakkâri ve Edirne’den aynı sözü işitmemizi sağlayan politikaları umarım Türk Milliyetçileri geliştirir.''

(Murat Taşdan)
Editör: TE Bilisim