Ey Ahmet Hakan,
Köşe yazılarınızı bugüne kadar takdirle okuduk.
Gerçek gazeteci kimliğini ve duruşunu yansıtarak kaleme aldığınız yazılarınızda zaman zaman MHP’ye yönelen yapıcı eleştirilerinizi ilgi ve dikkatle takip ettik.
Zaman zaman MHP’ye yönelik karalama kampanyalarına; aklıselim sahibi, objektif ve insaflı bir kalem erbabı olarak karşı durduğunuzu görüp memnun olduk.
Şişkin egolarını tatmin uğruna ülkeyi çözülmesi zor sorunlar yumağına dolayan birtakım lider taslakları hakkındaki cesur yazılarınızı okuyup “Henüz gazetecilik mesleğinin onurunu temsil edenler tükenmemiş.” diyerek avunduk.
Ancak son günlerde birden bire eleştiri oklarınızı MHP’ye yönelttiğinize ve MHP hakkındaki kampanyalardan etkilenerek gündemin akıntısına kapılıp gittiğinize üzülerek şahit oluyoruz.
Birkaç gündür MHP’ye yönelik cümlelerinizden biraz kibir, biraz, çokbilmişlik biraz da eyyamcılık damlıyor.
Köşe yazarlığının temel gereklerinden biri olan ve bugüne kadar en çok özen gösterdiğiniz insana saygıyı bir kenara bırakarak MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye dil uzatıyorsunuz.
Uzunca süredir takdirle takip ettiğimiz sağduyulu, muvazeneli ve Hak’tan yana olan tutumunuz; neden birden bire yerini suret-i haktan görünmeye bıraktı Sayın Hakan?
Biz sizi ehl-i tevazu, ehl-i ilim, ehl-i vicdan ve ehl-i terbiye bilirdik.
Neden ani bir manevrayla MHP aleyhtarlığına yelken açtınız?
Yoksa Bodrum tatili size yaramadı mı?
Başınıza Devlet Bahçeli kadar taş mı düştü de liderimiz ve partimiz hakkında böylesine tavır ve ağız değişikliği izhar etmeye başladınız?
Siz MHP’ye ayar verme ve partimizin iç meselelerine karışma hakkını nereden buluyorsunuz?
Egosu şişkinler, siyasi pişkinler ve yalancılarla mücadele eden hakkaniyet erbabı bir gazeteciyken gazetecilik mesleğinde elde ettiğiniz şöhret başınızı döndürmüş, ayaklarınızı yerden kesmiş olabilir mi?
Dikkat edin; medyada geldikleri konumu halkın, okuyucunun ferasetine bağlamayıp kerameti tamamen kendinde vehmeden, kendini dev aynasında gören cücelere dönüşmeyin.
Bu gibilerden medyada mebzul miktarda var Sayın Hakan.
Yıldırım Tuğrul’un AKP tarafından rehin alınması meselesiyle ilgili önceki günkü “gol” nitelemeniz de abartılı, peşin hükümlü, haksız ve objektiflikten çok uzak.
MHP camiasının bu meseleye gösterdiği tepkiyi doğru analiz edin, iyi araştırın ve sonra yapın değerlendirmenizi…
O zaman AKP’nin bu çirkin oyununun nasıl ters teptiğini göreceksiniz.
7 Haziran’dan bu yana AKP, MHP’den sürekli gol yemektedir.
Bu yüzden şimdi bütün teamül, kural ve yasaları çiğnemekte mahir olan Erdoğan’ın hakemliğinde MHP’ye gol atmaya çalışıyorlar. Ama sürekli ofsayta düşüyorlar.
Erdoğan, sahada AKP takımından yana düdük çalıyor ve ofsayt pozisyonundan gol çıkarmaya çalışıyor.
Üstelik hakemin gözünde gözlük, yüreğinde vicdan olmadığını bütün tribünler görüyor.
AKP‘nin son hamlesi siyasi ofsayttır.
Bunun AKP’ye getirisi gol olmayacak, aksine halk bu açık ofsaytın bedelini sandıkta kırmızı kart göstererek ödetecektir.
Ayrıca kurulan hükûmet de korsan ve ofsayttır.
Bu hükûmet, siyasi tarihimize “ofsayt kabine” hatta “korsan hükûmet” ve “AKP-PKK hükümeti” olarak geçecektir.
Çünkü hiçbir anayasal dayanağı yoktur.
Listede yer alan bakanlar, Erdoğan ve AKP tarafından rehin alınmıştır.
Bunlara forsa niyetine kürek çektirilecektir. Mesele bundan ibarettir.
Sosyal medya üzerinden sizden talep ettiğimiz Sayın Devlet Bahçeli’ye olan özür borcunuzu 48 saat boyunca bekleyeceğiz. Aksi takdirde sizi Milliyetçi Ülkücü hareketin hasmı olarak ilan edeceğiz. Açıklamalarımız bu kadar yumuşak ve kibar olmayacak.
Bütün bu yaptıklarınıza rağmen size saygılarımızı sunuyoruz.
Editör: TE Bilisim
