Nasıl iyi yönetiliyor muyuz? Nasıl iyi yönetiliyor muyuz?
 İşte o açıklama ;
Ülkemiz zor zamanlardan geçmekte, vatanımızın dört bir yanı terör ateşiyle yanmakta, aslan gibi yiğitlerimiz şehadet şerbeti içmekte, Anadolu’muzun her bölgesindeki ocaklara ateşler düşmektedir. 
Ülkemiz dış mihraklar tarafından sevk ve idare edilen, içerdeki hainler tarafından uygulaması yapılan karanlık oyunlar ile zayıf düşürülmeye, etkisizleştirilmeye çalışılmaktadır.

Bölücü, yıkıcı terör örgütlerinin hedefi haline gelmiş olan ülkemizde şiddet her geçen gün zemin kazanmaktadır. Çözülme süreciyle güç toplayan, uluslararası destek sağlayan, moral depolayan, hızla terörist ve silah takviyesi yapan PKK kanlı yüzünü tekrar göstermiş, canlarımızı almaya hız vermiştir. Artan terör olayları, Irak ve Suriye'deki mevcut belirsizlik ve çatışma ortamı ülkemiz aleyhine vahim sonuçlar doğuracak raddeye ulaşmıştır.

Şüphesiz geldiğimiz bu nokta AKP hükümetlerinin uygulamış oldukları basiretsiz, beceriksiz siyasetlerinin bir sonucudur. Bu süreçte Milliyetçi Hareket Partisi olarak sorumlu muhalefet ve vatan sevgisine dayalı siyasi ilkelerimiz, ülkülerimiz bağlamında iyi niyetli olarak AKP hükümetlerini defalarca “Ülkeyi karanlık bir mecraya, uçuruma doğru götürüyorsunuz.” diye uyardık. Sorunların halledilmesinin ancak terörle mücadele yoluyla olacağını, terörle müzakere edilerek bir yere varılamayacağını ifade ettik. 

Ancak ülkeyi 13 yıldır aralıksız olarak yönetmekte olan AKP hükümetleri, Milliyetçi Hareket Partisi’nin uyarılarına kulaklarını tıkamıştır. 

Gerek çözüm süreci, gerekse terör örgütü IŞİD’e yönelik yanlış politikalar konusunda yapılan uyarılarımız ne yazık ki AKP hükümetleri tarafından kuru hamaset olarak değerlendirilmiş ve dikkate alınmamıştır. 
Suriye ve Irak politikalarının yanlışlığı ve başarısızlığına yönelik söylemlerimiz değerlendirilmemiştir. 

Kendini beğenmiş siyaset hamleleriyle, sonucu son derece açık olan teröre taviz, teröristle müzakere stratejilerine devam etme gafletinde bulunmuşlardır. AKP hükümetlerinin takip etmiş olduğu gevşek politikalar terör örgütlerinin ülkemizde güçlenmesine hatta bazı bölgelerde alan hâkimiyeti sağlamasına neden olmuştur. 

Irak ve Suriye’deki gelişmelere paralel ABD’nin ve İsrail’in Ortadoğu’daki sınırları değiştirme projelerine yol veren bu süreçte AKP uyguladığı politikalar ile şehitlerimizin kemiklerini sızlatmış, gazi evlatlarımızın mücadeleleri, onurları ve hatıraları ayaklar altına alınmış, ömrünü vatanın ve milletin bütünlüğüne adamış on binlerce korucu kardeşimiz PKK’nın kirli ellerine teslim edilmiştir. 

Musul’da konsolosluk personelimizin esir alınması, Suriye’de uçaklarımızın düşürülmesi ile ilk emarelerini veren tehlikeler ne yazık ki “Kimse Türkiye’nin sabrını sınamaya kalkmasın” safsatalarıyla geçiştirilmeye çalışılmış, hiçbir önlem alınmamıştır. Kobani ya da Ayn-el Arab’da terör örgütü lehine oluşturulmaya çalışılan algıya karşılık Sayın Davutoğlu tepkisini oradaki teröristlere selam göndererek göstermiştir. 

Gelinen noktada tarih bir kez daha Milliyetçi Hareket Partisini haklı çıkarmış, Milliyetçi Hareket partisinin söyledikleri teker teker ortaya çıkmaya başlamıştır. Sonuçta ülkemiz hiç istenmeyen bir çatışma ve gerilim atmosferine maalesef mahkûm olmuştur. Bu çatışma ve gerilim atmosferinin derinleşmemesi için Milliyetçi Hareket Partisinin önerileri kamuoyu tarafından dikkatle izlenmelidir. 

Aziz Türk milleti; hükümetten, Sayın Genel Başkanımızın defaten ifade ettiği “Kandil'e şanlı Türk bayrağını dikmeliyiz, teröristlerin kökünü kazımalıyız” iradesini beklemektedir. 
Eğer AKP hükümetleri, Milliyetçi Hareket Partisinin uyarılarını dikkate almış ve terörle müzakere etmek yerine mücadele etmiş olsaydı, ülkemiz bugün yaşanan üzücü olayları hiçbir zaman yaşamayacaktı. 
Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak geçmişte ifade ettiğimiz üzere yıllardan beri milletimizin huzur ve emniyetine musallat olan PKK terör örgütü ile etkin ve caydırıcı yöntemlerle mücadeleyi savunmaktayız. 

Başbakan Davutoğlu yaptığı açıklamada “DEAŞ’a karşı yaptığımız operasyon Suruç’taki vatandaşlarımızın katledilmesine ve askerimizin sınırda şehit edilmesine verilen tepkidir; sadece askerimizin şehit edilmesine değil.” demektedir. Bu neyin kompleksidir? Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına bu kararsız ve korkak tutum yakışmamaktadır. Dün kahpece pusuya düşürülerek eşinin yanında şehit edilen Malazgirt İlçe Jandarma Komutanımız Arslan Kulaksız’ın kanı yerde mi kalacaktır? Bunu yapan hainlere operasyon düzenlenmeyecek midir? 

1071'de Alparslan kefenini giyip Malazgirt'te coğrafyayı vatan kılmıştı. Allah'ın izniyle Türk'te Alparslan da Arslan da bitmez. Sultan Alparslan torunu Arslan’ımıza Allah’tan rahmet aziz milletimize ve ailesine baş sağlığı diliyorum. 

Başbakan operasyonların arkasında durmalı ve bölücü terör örgütlerinin tamamına karşı bu operasyonlar kararlılıkla sürdürülmelidir. Başbakan “Bir askerimiz için dünyayı başınıza yıkarız.” diyebilmelidir.
Ülkemizin başına musallat edilen bu terör belasının sona erdirilmesinin şartları bellidir. 

PKK terör örgütü vakit kaybetmeksizin kendisini lağvetmelidir. Örgüt militanları silahlarıyla birlikte güvenlik güçlerine teslim olmalı, bu silahlar devlet envanterine kaydedilmelidir. Teslim olan teröristler arasında suça karışanların Türk adaletine hesap vermeleri kesin olarak temin edilmelidir. 

Bunu yerine getirebilecek tek parti Milliyetçi Hareket Partisidir. Milliyetçi Hareket Partisinin tek başına iktidarı terörü kurutacak, teröristlere hak ettiği cezayı verecek yegane kurtuluş ümididir. Milliyetçi Hareket, Türk milletinin son kalesidir; ancak son çaresi değil tek çaresidir. 
Editör: TE Bilisim