Asıl adı Osman İslâmoğlu idi. Batur, Ona milletinin verdiği bir  kahramanlık ünvan ve  bir sıfattır. Batur, eski Türkçede Kahraman ve cesur anlamında kullanılmış olup, Türkistan’da bu ünvan ve sıfat  halen kullanılmaktadır. Osman Batur Milletinin verdiği  bu unvan ve sıfatla özdeşleşmiş, böylece  Batur olarak anılmaya hak kazanmıştır.

Osman Batur Altay vilâyetindeki Köktogay bölgesinin Öndirqara Dalasında(mevkiinde) 1899 yılında doğdu. Orta halli bir  çiftçi ve hayvancılık ile uğraşan bir Kazak Türkü  ailesinin oğluydu. Dedesi din adamı idi. Osman Beğ, 40 yaşına kadar doğduğu bölgede tarım ve hayvancılıkla  uğraşarak geçimini sağladı. 1937-1944 yıllarında Doğu Türkistan’i Soveyetlere yamanarak KGB.katillerini ile birlikte  ayrı bir devlet gibi yöneten   Çinli Faşist  General Şeng’in devlet terörü dayanılmaz  hal almıştı. Çin Nazisi bu Katil Çin Generalı Doğu Türkistan Türklerinin din adamları başta aydınlar,Toprak sahipleri ve zengilenler başta olmak üzere en az 100 bin kişiyi  tutuklayarak çeşitli eşkencelerle yok etmiştir.  Camiler ibadete kapatılmış, dini eğitimi ise yasaklamıştı. Hac farizası de engellenmiş ve geçmişte hacca gidenler dahi tutuklanarak Cihangir’in  Kuyruğu yaftası ile katledilmişti. Bu Çin terörüne isyan eden halk de acımasızca bastırılıyordu.  Bu duruma tepti gösteren halk ise, eden, isyancı’ oldukları bahanesiyle tutuklanıyordu. Türklerin kasabı Çinli  General Şeng Türk’lerin ellerindeki silâhları toplamaya başladılar.  Osman Batur’un babası ve yakınlarından kişiler  silâhlarını Çin askerlerine teslim ettiler.

Çin, Doğu Türkistan'da Osman Batur'un torunlarını hapse attı!

 

 

 

 

En Önemli Rızık: Beşerî Sermayemiz En Önemli Rızık: Beşerî Sermayemiz

 

 

 

 

 



Bu durum karşısında Osman Beğ  tarihe not düşen ” Bu gün silâhımızı alanlar, yarın canımızı da alırlar. Ben silâhımı Çinlilere vermem. İstiyorlarsa ve güçleri yetiyorsa, gelip alsınlar !” sözü ileBabası ve yakınlarının aksine kendi silahını Çinlilere teslim etmeyi reddetti ve  tek başına dağa çıktı ve işgalcilere karşı şanlı direnişi başlattı. Osman Beg, Doğu Türkistan’ın özgürlük ve bağımsızlığı için silahlı  mücadeleden başka kurtuluş yolu olmadığına inanıyordu.

Başlattığı  bu silahlı mücadele a kendi ve diğer komşu Avullarda yaşayan Kazak Aymaklarından büyük  destek gördü. Kendisine  ilk katılanlar ise, yakın  arkadaşı Süleyman ve büyük oğlu Şerdiman oldu. Silâhını Çinlilere teslim eden babası İslâm Bey, oğlu  İslam Beğ’i dualarla uğurladı ve  başarılı olmasını dileyerek kendisini  dualarla yolcu etti.

Annesi Ayça Hanım ise  “ Ben oğlumu bu günler için doğurdum. Çinliler asırlardır koyun boğazlar gibi biz Türk’leri öldürüyorlar. Bizim canımız, bizden önce ölenlerin canından daha kıymetli değildir. Bizden sonrakilerin yaşaması için oğlum, ben  ve diğer çocuklarım ölmeye hazırız !”  sözlerini haykırarak kendisini desteklediğini açıkladı.

Osman Batur kısa zaman içerisinde, etrafında gözü pek insanlardan bir mücâhit ordusu oluştu. Zelebay Teyci, Nurgocay Batur, Kâseyin(Hüseyin) Batır, Canım Han Hacı, Süleyman Batır, Musa Mergen(Avcı) Aktepe, Sulibay, Ökürbay , Nogaybay, Ahid Hacı, Halil Teyci, Karakul Zalin başta bir çok ileri gelen Kazak mücâhidleri de  kendisine katıldılar.

Doç.Dr. Ömer Kul - Altayların Şeyh Şamil'i: Osman Batur Han (1899-29 Nisan 1951) - OGÜN Haber - Günün Önemli Gelişmeleri, Son Dakika Haberler

Osman Beğ, artık soydaşlarının Osman Batur’u idi.

Osman Batur ve silah arkadaşlarının   mücâdelesi, 1941 yılı Ekiminden 1943 yılı Temmuzuna kadar gerilla savaşı şeklinde devam etti. 22 Temmuz 1943’te Altaylar, Çinlilerden tamamen temizlenmişti. Altay  bölgesi artık kurtarılmıştı. Kendisi silah arkadaşlarının  teklifi ve halkının  kendisini onaylaması üzerine Altay Bölgesinin Valiliğine seçildi. 1944 – 1945 yıllarında, Tanrı Dağları’nın kuzeyindeki  Cungarya bölgesindeki İli,Altay ve Tarbağatay vilayetleri Çin İstilâsından kurtardı.  12 Kasım 1944 yılında Gulca’da Ali Han Töre Liderliğinde kurulan Doğu Türkistan Cumhuriyeti Hükümeti kendisini Altay Valisi olarak atadı. Osman Batur 1945 yılının Ekim ayından 1947 yılının Şubatına kadar üç vilâyetten oluşan Doğu Türkistan Hükümeti’nin askerî ve mülkî âmiri olarak Vâli sıfatıyla görev yaptı.  Bir din adamı olan  Cumhurbaşkanı Ali Han Töre’nin Sovyetlerce kaçırılması ve Doğu Türkistan Cumhuriyetinde Sovyetlerinin etkisinin artması üzerine  Şubat 1947’de Urumçi’de kurulan ve Türklerin de yer aldığı Eyalet Hükümetine bağlılığını bildirdi. Aynı zamanda, Altay Vâliliği görevini de devam ettiriyordu. Bütün bu görevleri sırasında Çinliler ile silâhlı mücâdeleden bir an bile geri kalmadı.

Osman Batur, Çinli İstilacıların işgaline  başkaldıran efsânevî bir kahramandır. Silahlı mücadelesi ile  kısa  süreliğine de olsa halkına özgürlük ve bağımsızlık nimetini tattırmayı başarmıştır.

Ekim 1049’da  Doğu Türkistan’ın Mao’nun Liderliğindeki Komünist Çin Ordusunca işgali arafesinde silah arkadaşları ve Doğu Türkistan Liderleri Mehmet Emin Buğra ve İsa Yusuf Alptekin’ın Vatan İçin  Vatandan Ayrılma” yolundaki kararına uymayacağını  ve silahlı mücadelesine öz vatanında  sürdüreceğini bildirdi.

Osman Batur, Sovyet Kızıl Ordusu ve Gomindang (Milliyetçi Çin) Ordusundan sonra bu  kez Komünist Çin Ordusu ile silahlı mücadeleye   başladı. Üstün Kızıl Çin İşgal Ordusuna karşı kahramanca savaştı. Yiyeceği, mühimmatı ve Lojistik imkanlarının  bitmesi üzerine Kumul yakınlarındaki bir savaşta yenildi ve Kızıl Çin Ordusunca esir  edildi. Urumçi’ye getirilerek sokaklarda geçirilerek teşhir edildi. Bundan amaç ise halkın direncini kırarak Komünist Yönetme itaatını sağlamaktı.  Sözde Halk Mahkemesinde yargılanarak idama mahkum edildi ve 28 Nisan 1951’de Urumçi’de  idam edildi. Allah şehadetini kabul eylesin, Amin.

Osman Batur İdamından önce Milletine bu tarihi sözlerle  son kez  Haykırdı : …

“- Ben can verebilirim. Milletim, dünya durdukça mücâdeleye devam edecektir.”

İşgalci Komünist Çinliler   Altay Kartalı olarak nam salan Milli  kahramanımız Osman Batur’u işkencelerden sonra şehit etmekle ancak, bir büyük kahramanın aziz bedenini ortadan kaldırabilmişlerdi.

Ancak Doğu Türkistan Türklerinin özgürlük  ve   Bağımsızlık düşüncesini, Türk’lerin bağımsızlık için mücâdele azmini  günümüze kadar asla yok edememiştir.    Günümüzde ÇKP Faşist sömürge yönetimi  edebileceklerini zannedip işkence ve zulümlerini sürdürüyorlar.

Osman Batur’un tek erkek kardeşi Delihan İslâmoğlu, istiklâl için giriştiği savaşta esir alınarak şehid edildi. Osman Batur’un ikinci hanımı, üç oğlu ve beş kızı da esir alındı. 18 yaşındaki kızı Kabiyra ile 14 yaşındaki oğlu Baybolla, anneleri Mamey’in gözleri önünde doğranarak şehid edildi. 11 yaşındaki oğlu Kariy ve 9 yaşındaki kızı Sapiyan, 20 metre derinliğindeki kuyuya diri diri atıldı. Evlâtlarına yapılan bu zulüm, işkence ve katliam neticesinde Mamey Hatun, aklını kaybetti ve onu da Çinliler olay yerinin yakınındaki nehrin azgın sularına attılar.

Osman Batur kimdir? Osman Batur tarihteki yeri nedir? - Takvim

 

 

 

 

 

 

 






Doğu Türkistan Türklerinin 20. yüzyılda yetiştirdiği kahramanlardan en önde geleni   Altay Kartılı Osman Batur’umuzu şehit edilmesinin 70.yıl dönümünde tüm Silah arkadaşları ve şehitlerimizi rahmet ve minnet ile bir kez dana anıyoruz ve  azız ruhlarına dualarımızı yolluyoruz.

Tarihler 29 Nisan 1951’i gösterdiğinde Osman Batur’un idam günü gelmişti.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 





Osman Batur ve diğer tüm Kahramanlarımızın vatan-Millet yolundaki bu kahramanlıkları Doğu Türkistan bağımsızlık müdelesinde bizim yolumuzu aydınlatmaya devam edecektir.

Kahramanlarımı  asla unutmayacağız.

Unutmak yok olmak demektir.

Editör: TE Bilisim