Allah’ın farklı yarattığı insanların kurduğu her meşru, namuslu partiye katılmasak da saygımız sonsuz. Lakin Allah herkese akıl, fikir, zeka, zihin, idrak, şuur, hafıza, bilgi birikim vermiştir. Kuran’da defalarca yüce Yaratıcı “Ben size akıl verdim” diyor. Bugüne kadar dünyaya gelen insanın ve hala yaşayanlar yada doğacaklar. Aynı akıl, ruh ve beden özelliklerine sahip ve asla aynı değillerdir. İnsanlığın bu çok önemli akıl, bilim ve medeniyet birikimini yine onun emrine hayat ve yönetim sürecine vermek; ferdi ve içtimai hayata müdahil etmek insanın yaratılış görevidir. İnsanı hayvanlardan ayıran nefse ilave akıl nimetine sahip olmasıdır. Aklı yok kabul edip nefse uymak, insanın hayvanlaşmasıdır. Zira insanoğlunun hayatının ilk çağlara göre kolaylaşması, akılın yaratılış gereği insanlığın bilim ve medeniyet birikimi üretmesi sayesinde değil midir? Akılı aile reisi akraba aşiret reisi vb sosyal yapılarla sınırlamak reis aklına tutsak olmak değil midir? Yine totaliter, diktatör, otoriter yönetimlerde aklı en azından kralın ve benzeri yönetenin aklı ve yönetim süreci ile sınırlamak siyasi tutsaklık değil midir? İnsan aklının yönetimde demokratik karşılık bulması, ortak aklın idrak ve hür iradenin tartışmalı da olsa yönetim sürecine yansımasıdır. Bunu sadece oy verme ile sınırlamak, ilke, kural, kaide, akıl ve evrensel bilim ölçüleri başka ülkelerin tecrübeleri ile takviye etmek gelişme ve ilerlemedir. Evrensel demokratik değerler yönetim süreçlerine insanlığın akıl, bilim ve medeniyet birikimi ortak hediyesidir.

Ey Gümüşhane siyasetçileri! Ey Gümüşhane bürokratları! Ey Kürtün halkı! Ey Gümüşhane siyasetçileri! Ey Gümüşhane bürokratları! Ey Kürtün halkı!

DUT YEMİŞ BÜLBÜL GİBİ SUSANLAR LİDERLERİNE EN BÜYÜK HAKSIZLIĞI YAPANLARDIR

Gelişmiş toplumlar, akıl ve bilimi özgürce yönetim süreçlerine azami ölçüde katan sosyal ve siyasal insanlık kesimleridir. Bu birikimi hazır reçete olarak alıp kullanan veya tatbik eden demokratik reflekslerini liderle sınırlayan akıl, bilim ve demokrasinin kamil manada karşılık bulmadığı kör, topal, sağır, dilsiz, ağır aksak yönetimlerdir. Bu ülkeler daha çok yönetim kazaları yaşar. İşte aklını liderine tutsak eden eğriye eğri, doğruya doğru tavrını göstermeyen iktidar ve muktedir muhalefet yada herhangi bir siyasi sosyal organizasyon hiç fark etmez; üst yönetim aklını ikbal hesaplarına peşkeş çeken liderin yaptığı her olumsuz karardan hem bu dünyada hem de ahrette sorumludur. Haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytan taklidi yapanların ülkesinde iki cihanda da saadet olur mu? Dut yemiş bülbül gibi susanlar sadece kendilerine değil ait oldukları millet ve insanlık alemine sustukları lidere en büyük haksızlığı yapanlardır. Bu sosyal yada siyasal davranış insan onurunu ayaklar altına alan aklı nefse mağlup ettirip insanlığı zifiri karanlığa boğmaktır. Karanlık ancak akıl, bilim, gerçek demokrasi ile kemale erer, aydınlanır, huzur bulur, istikrarlı olarak sürdürülebilir olabilir. Hak, hukuk ve devletin dini adalet ister. Akıl, bilim, demokrasi ve hukuk dünyevi ve uhrevi alemin huzur anahtarıdır. Bunun mükafatı iki cihanda mutluluk kapısını aralar. Zira İslam’a şart ikidir. Akıllı olmak ve buluğ çağına ermektir. Çocuklar ve deliler iki cihanda hesaba çekilmez.
İşte akıllı hür olmadan gerçek ibadet yapılabilir mi?

Sabri ŞENEL / 27.12.2020

Editör: TE Bilisim