Eski Çağ tarihi uzmanı Bahtiyar Aydın, Hristiyan aleminin 24 Aralık'ta başlayan ve Hz. İsa'nın doğumu kabul edilen 'Christmas (Noel)' ile yılbaşı kutlamalarının aslında Ön Türkler'e ait 'Nardugan Bayramı'na dayandığını açıkladı. Ön Türkler'de aralık ayının sonunun çok kutlu bir gün olarak kabul edildiğini belirten Aydın, "Bugünde büyük bir kutlama yapılırdı" dedi.

Astronomik olarak en uzun gecenin yaşandığı, sonraki günlerde gecelerin kısalmaya başladığı 21 Aralık'ta gecenin gündüzle savaştığı, uzun savaş sonucu geceyi mağlup ettiği, zafer kazandığının düşünüldüğünü dile getiren Aydın, "Türkler de akçam ağacının altında toplanıyor, tanrı 'Ülgen'e dua etmeye başlıyorlardı. Güneş'i geri verdiği için 'Ülgen'e teşekkür ediyor, ağacın etrafında şenlik yapıyor, oyunlar oynuyorlardı. Dualarının 'Ülgen'e ulaşması için de akçam ağacının altına hediyeler koyuyor, budaklarına bantlar bağlıyorlardı, tıpkı bugün Hristiyanların yaptığı gibi. O günden başlayarak güneş gökyüzünde eskisinden daha fazla kalıyor, günler uzamaya başlıyordu" dedi.

“DOĞUM BAYRAMI”

Bu bayramın 'Tanrı'nın gelişi, doğumu' gibi kutlanmaya başlandığını anlatan Bahtiyar Aydın, Hristiyanların da 'Hz. İsa'nın doğum günü' olarak kabul ettiklerini söyledi. Eski Türklerin yılbaşı bayramının adının 'Nardugan' olduğunu belirten Aydın, Başkırtlar'da, Udmurtlar'da ve Çuvaşlar'da ise 'Nartuken', 'Nartavan', 'Nardava', 'Nardvan' olarak kullanıldığı kaydetti. 'Nar' kelimesinin Moğolca 'Güneş' demek, 'Tugan, Dugan' kelimelerinin ise 'doğan, doğmuş' anlamına geldiğini belirten Aydın, 'Nardugan' sözcüğünün 'Güneş'in doğuşu, doğumu anlamı' taşıdığını açıkladı. Aydın, "Bir 'doğum bayramı' ama söz konusu olan İsa peygamberin doğumu değil. Noel, Avrupa'da bugün geçerli olan şekillerde 4'üncü, 5'inci yüzyıllardan itibaren kutlanmaya başlanmıştır" diye konuştu.

“HUNLAR ÇAĞINDA HRİSTİYANLARA GEÇTİ”

Tarih boyunca güçlü imparatorlukların, diğerlerinin kültürünü etkilediğini, çok yerde inançlarını dahi değiştirdiğini vurgulayan Aydın, şöyle konuştu:

"Açıkça görülmektedir ki Hunlar çağında Türklerin 'Çam Bayramı', Hristiyanlara İsa'nın doğum bayramı olarak geçmiş, belki de Hunlar'ın Hristiyanlaşmasının yolu açılmıştır. Eski Türk inanışına göre, 'Çam Bayramı'nda yeraltı tanrısı 'Erlik' iyi huylu hale geliyormuş. 'Erlik', kendilerine has olan kırmızı paltosunu ve çizmelerini giyerek insanlara hediyeler dağıtıyormuş. Diğer insanlar da aynı kıyafetleri giyerek, sevdiklerine hediyeler vermeye başlamış. İşte bu bayram Hun Türkleri tarafından Avrupa'ya götürülmüş ve oradaki insanlar da bu günü bir 'Pagan bayramı' olarak, aynı Türkler gibi kutlamaya başlamış."

“ÇAM BAYRAMI DEVAM ETTİRİLİYOR”

Eski Türklerde büyük ağaç sevgisi olduğunu, onlar için doğadaki canlılara zarar vermenin en büyük suç olduğunu dile getiren Aydın, "Ağaç ayrıca kutsal. Eski Türklere göre, yerin dibi ile gökyüzünü birleştiren bir 'hayat ağacı' bulunuyor. Ayrıca geyik, Sibirya'da yaşayan Türkler için kutsal olmaz mı? 'Çam Bayramı', Asya Türkleri arasında, Karadeniz'in kuzeyindeki Türkler arasında halen değişik şekillerde devam ettiriliyor hatta Anadolu'nun bazı yörelerinde de düğünlere çam götürüldüğünü, etrafında oynandığını biliyoruz. Yazıya gerek olmadan geleneklerin, kuşaktan kuşağa bazı değişikliklere uğrayarak binlerce yıl süre gelmiş olduğunu görüyoruz" dedi.

NARDUGAN İÇİN UNESCO'YA BAŞVURU

Akademisyen Aydın, Hristiyan inancında Hz. İsa'nın 'evrenin nuru, güneşi' olarak algılandığını, Konstantin zamanında (324-337), İznik'te toplanan konsülde, 22 Aralık'ta güneşin doğumu için yapılan bu 'Pagan Bayramı'nın, Hz. İsa'nın doğumu olarak 24 Aralık'a alındığı ve buna da 'Noel' denildiğini kaydetti. Katoliklerin ise 25 Aralık'ta kutladığını dile getiren Aydın, çam süslemenin ise ilk olarak 1605'te Hunlar'ın torunu olarak bilinen Almanya'da görüldüğünü, Almanya'dan Fransa ve diğer Hristiyan ülkelere geçtiğini söyledi. Osmanlı'da da yılbaşı kutlamaları yapıldığını anlatan Aydın, ayrıca Bodrum, Kumbahçe ve Gündoğan'da geleneksel 'Nardugan Şenlikleri' yapıldığını, Nardugan için UNESCO'ya da başvuru yapıldığını kaydetti.

“NOEL BABA DEĞİL AYAZ ATA”

Dikkatli okuyun tam 5 sene önce yazmışım! Dikkatli okuyun tam 5 sene önce yazmışım!

‘Hayat ağacı' bütün kültürlerde meyveliyken Türklerde meyvesiz oluşunun, ağacın tanrı ile özleştirilmesinden kaynaklandığını kaydeden Aydın, "Eşinin, benzerinin olmaması gerektiğine olan inançtandır. Genellikle çift başlı kartal ya da 2 büyük kartalla tasvir edilir. Kartal ağacı, ağaç kartalı korur. Bu da Anadolu'dan, 'Ayaz Ata', 'Şahta Baba' veya 'Kış Han', 'Nartugan' adına ne derseniz; Anadolu'daki kışın geceleri çocukları sevindirmek için yapılan saya gezmesi. Yozgatlılar da aynı geleneği sürdürüyor. Adı Tunceli'de 'Khal Gağan', Yozgat'ta ise 'saya gezmesi' ile adlandırılan bu kültür, eski bir Türk kültürüdür. Hristiyanlıkta çam ağacı, geyik, 'Noel Baba' ve hediyeler önemli yer tutar. Bu kavram ve sembollerin tamamı, eski Türk kültüründen alınmadır. Avrupa'da Hristiyan kültürünün oluşumunda Hunlar'ın etkisi yadsınamaz, yok sayılamaz, inkar edilemez ve reddedilemez" diye konuştu.

 

DHA


Editör: TE Bilisim