Gümüşhane STK’ları Ayaklandı; “Utanç Köprüsü” Gümüşhane STK’ları Ayaklandı; “Utanç Köprüsü”
 AKP iktidarı on üçüncü yılın sonunda partili Cumhurbaşkanlığı, Başkanlık, Yeni Anayasa, yeni vatandaşlık, yeni kimlik ve yeni vatan talepleriyle halkın karşısına çıkmış bulunmaktadır. On üç yıldır Türkiye’yi sürekli değiştirdiği bir anayasa ile yöneten AKP, gelinen aşamada halka ‘Yeni Türkiye’ için ‘Yeni Anayasa’ dayatmaktadır.
Benzer talepler -MHP hariç- diğer muhalefet partilerinden ve özellikle de HDP’den gelmektedir. HDP’nin, “Ortak Vatan”, “Eşit Yurttaşlık” temelinde bölünmeye elverişli ayrılıkçı bir anayasa talebi vardır.

Diğer yandan yürürlükteki Anayasa’ya göre AKP Genel Başkanı iken Cumhurbaşkanı seçilen Tayyip Erdoğan ne ettiği yeminle ne de Anayasayla kendisini bağlı hissetmektedir. Mevcut Cumhurbaşkanı Erdoğan, yasal boşlukları değerlendirerek siyaset yapmaktadır. Kendisini durduracak bir kurum ve kuruluş da çıkmamaktadır.

Ayrıca AKP’nin başlattığı “çözüm süreci” PKK’nın siyasal uzantısı olan HDP’yi marjinal bir parti olmaktan yüzde onları zorlayan bir konuma getirmiştir. Süreç, bölücü örgütü, marjinallikten kitleselliğe ulaştırmıştır. Dahası bu süreç, devletin otoritesini bölgede zayıflatmış, PKK’nın yerleşmesine ve kökleşmesine neden olmuştur.

Gelinen aşamada hâlâ bu ‘süreci’ barış adına savunanlar, gerçekte bilinçli olarak bölgedeki devlet otoritesini PKK’ya devretmeyi savunmaktadırlar. Bölgede vatan toprakları sahipsizdir.

Cumhuriyet tarihinin en korkak, ürkek ve risk almaktan kaçınan bir iktidarla Türkiye karşı karşıyadır. Öyle ki AKP iktidarı, Türkiye sınırına 38 kilometre mesafede olan Süleyman Şah Türbesi’ni yerinde koruyamayan bir acizlik ve iradesizlik ortaya koymuştur. AKP, Mavi Marmara gemisinde yurttaşlarını, Ege’de adaları koruyamayan bir iktidardır. Bu iktidar kaçışı kurtuluş, yenilgiyi zafer, yolsuzluk ve rüşveti darbe olarak tanımlayarak işin içinden sıyrılmaya çalışmaktadır.

On üç yıl içerisinde AKP iktidarının bölmediği değer, suçlamadığı kesim, ayrıştırmadığı grup ve istismar etmediği kutsal kalmamıştır. Bu bağlamda AKP’nin; Türk ile Müslümanı, devlet ile milleti, millî ile maneviyatı, Abdülhamit ile Atatürk’ü, Osmanlı ile Türkiye Cumhuriyeti’ni birbirinin alternatifi ve karşıtı olarak konumlandırması vahim bir ihanet olmuştur. MHP hariç hemen hemen bütün siyasi partiler bu tuzağa düşmüşlerdir. Bölünme kabul etmez bir bütün olan Türk tarihi, kültürü, millî ve manevi değerleri, siyasi partiler tarafından bir kısmı paylaşılmıştır. Etnisite, mezhep ve yüce kitap Kur’an bile AKP’nin bölücülüğünden nasibini almıştır!

Türk siyaseti AKP ile manevi değerlerin millî değerlerle, tarihi şahsiyetlerin tarihi şahsiyetlerle, devletin milletle kavgası üzerine kurgulanmış tehlikeli bir anlayış hâkim olmuştur. AKP döneminde kavramlar bozulmuş, değerler karşıtlaştırılmış ve kafalar karıştırılmıştır. Mevcut iç ve dış şartlar altında vatanın birliğini ve milletin bütünlüğünü savunmak giderek zorlaşmıştır. Türkiye zordadır.

Türkiye’nin Güneydoğusu adeta taşların bağlanıp, bölücülerin serbest bırakıldığı bir yer halini almıştır. Bölgedeki bölücü gruplar, ülkenin birliği ve bütünlüğü aleyhine her türlü faaliyeti büyük bir serbesti içinde yapar hale gelmişlerdir.

Millî manada ayrımcı değil birleştirici eksende siyaset yapan tek parti olarak MHP kalmıştır. MHP aşılmadan Türkiye aşılamaz! Çok açıktır ki, bugün, Türkiye Cumhuriyeti’nin millî ve üniter yapısını dağıtmaya çalışanlar en büyük engel olarak karşılarında MHP’yi görmektedir.

MHP de olmasa bölücü ve yıkıcılar işlerini çok kolay halledeceklerdir. Bölücü cenaha göre MHP aşılmadan Türkiye aşılamıyor. MHP’nin iktidar ve yandaş odaklarının hedefi olmasının sebebi budur.

MHP etkisizleştirilmeden Türkiye federal ya da eyaletler haline dönüştürülemez. MHP oldukça başkanlık olmaz. MHP’nin varlığı, Türkiye’yi tasfiye edip Fuller’in ‘Yeni Türkiye’sini kurmak isteyenlerin arzularını kursaklarında bırakacaktır. MHP geçilmeden T.C. Anayasasından “Türk Milleti” kavramı çıkartılamaz! Çünkü MHP’nin yanı millet, arkası vatandır.

Editör: TE Bilisim