Suriyeli ve İranlıların nasıl üniversite hocası yapıldığı ortaya çıktı Suriyeli ve İranlıların nasıl üniversite hocası yapıldığı ortaya çıktı
'İç Güvenlik Paketi' olarak bilinen ve TBMM İçişleri Komisyonu’nda kabul edilen torba yasada polise sınırsız yetki verilmesi maddesiyle ilgili çalışmalar yapılırken Eskişehir’de mahkemeden 'polisin halka karşı bir güç olarak kullanılması' konusunda ilginç bir karar çıktı. Eskişehir’de mahkeme, bir yürüyüş sırasında caddeyi araç ve tramvay trafiğine kapattığı gerekçesiyle E.M.’ye polis tarafından kesilen 356 TL'lik 'trafik idari para cezasını’ iptal etti. Kararında ifade, düşünce, yürüyüş ve gösteri özgürlüğünün temel hak olduğuna vurgu yapan mahkeme, ileri demokrasinin insanların özgürlük ve sınırlarının artırılması çabasının görüldüğü bir yönetim biçimi olması gerektiğine dikkat çekti. Mahkeme kararında, polisin halka karşı kullanılmasını saygısızlık olarak nitelendirerek, "Halkın vergileri ile vatandaşı korumak amacıyla oluşturulan kolluk gücünü bu haksızlığa karşı demokratik tepkisini gösteren kişilere karşı kullandırmak hakka ve halka karşı saygısızlıktır. Ayrıca milletin bağrından çıkan kolluk personeline de yapılmış en büyük kötülüktür." ifadesini kullandı.

Eskişehir’de 2014 Mayıs ayında STK'lar tarafından düzenlenen eyleme katılan E.M.’ye caddede yürüyerek araç trafiğini kapattığı için polis tarafından, ‘yolu trafiğe kapatmaktan’ 356 TL idari para cezası kesildi. Mahkemeye başvuran E.M., cezanın kendisine bir delil ile sunulmadığını, böylelikle savunma hakkının kısıtlandığını savundu. E.M., "Düşünce ve ifade özgürlüğümü ve eleştiri hakkımı kullanmaya çalıştım. Maddi eylem, kusurlu davranışta bulunmadım. Şahsıma uygulanan cezanın iptalini istiyorum." dedi. İtirazı inceleyen mahkeme, E.M.'nin yolu kapattığına dair somut delil görülmediğini, göstericinin kalabalık içerisinde bulunduğuna ilişkin fotoğraf karesi bulunduğunu, bunun yol kapatmaya delil olamayacağını, bu nedenle cezanın itirazının kabulüne karar verdi. Mahkeme, 356 TL’lik trafik idari cezasının kesin iptaline hükmetti.

'TERÖRÜ DESTEKLEYENLERE OLGUNLUKLA EL UZATAN DEVLET, FARKLI GÖRÜŞLERİN EYLEMLERİNİ DE OLGUN GÖRMELİ'

Mahkeme kararında, demokrasi, ifade, düşünce, eylem, gösteri ve fikir özgürlüğüne dikkat çekti. İleri demokrasinin 21. yüzyılın teknolojisini kullanarak demokrasiyi geliştirmeyi amaçlamak olduğuna vurgu yapan mahkeme, "Demokrasi bunun için basın, fikir ve düşünce ile ifade özgürlüğü konularında ileri düzeyde çaba sarf ederek, insanların özgürlük ve sınırlarının artırılması çabasının görüldüğü bir yönetim biçimi olmalıdır." dedi. Mahkeme, Türkiye’de son 30 yıldır yaşanan terör sonrası terörü destekleyen bir gruba dahi olgunluk ile el uzatan devletin, aynı olgunluğu farklı düşüncelere göstermesi gerektiğini belirterek, bu cennet vatanın herkesin olduğunu ifade etti.

'GÖRÜŞLERİN İFADE EDİLEBİLMESİ, YÖNETİMİN DEMOKRATİK OLDUĞUNU GÖSTERİR'

Mahkeme, barışçıl gösteriler ile şiddete açık teşvik içermeyen farklı söylemler, farklı görüşler ve bunları rahat ifade edebilme, demokratik ve sağlıklı bir toplumun omurgasını teşkil etmekte olduğunu kaydetti. Farklı görüşlerin özgürce ifade edilebilmesi, yönetimin demokratik bir yönetim olduğunu gösterdiği gibi değişik görüşlerin ortaya konulması, doğruyu bulma ve kişilerin yanlışlarını görme adına da önemli bir unsur olduğunu aktaran mahkeme, "Hukuk ve adaletin tecelli ettiği mahkemeler farklı düşüncelere sahip kişilerin dışlanmaması, ötekileştirilmemesi, haklarının korunmasının güvencesini oluşturur." değerlendirmesini yaptı.

'KİŞİ BASKIYA MARUZ KALIYORSA İLERDE AYNISINI YAŞAMAMAK İÇİN KORKAN İNSAN OLUR'

Mahkeme, toplumda farklı görüşlerinden dolayı kişiler baskıya maruz kalıyor ve cezalandırılıyorsa bu toplum ilerde benzer baskılara maruz kalmamak için tepkisiz, haksızlıklar karşısında susan, korkan, ‘bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ mantığına sahip, duyarsız bir kalabalıklar yığını şekline dönüşeceğini belirtti. Bu şekildeki bir halk topluluğunu, (eleştirilmekten hoşlanmayan, kanunsuz kişiler dışında) hiç kimsenin arzu etmeyeceğini vurguladı.

Göstericilerin eylemlerinde, idareyi temsil eden bazı yöneticilerin hukuk ve kanun tanımaz, pragmatist eylem ve işlemleri ile hukuka meydan okuyucu, mahkeme ve hakimleri tanımayan, tahrik edici, söz ve davranışları ile ‘güç bende, dolayısıyla her şeyi yapabilirim’ mantığının etkili olduğunun gözardı edilmemesi gerektiğinin altını çizen mahkeme, şu ifadeyi kullandı: "Bu durum dikkate alınmadan halkın vergileri ile ve yine öncelikle vatandaşı korumak amacıyla oluşturulan kolluk gücünü bu haksızlığa karşı demokratik tepkisini gösteren kişilere karşı kullandırmak öncelikle hakka ve halka karşı saygısızlıktır. Ayrıca bu milletin bağrından çıkan kolluk personeline de yapılmış en büyük kötülüktür."

'İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNE ÜSTÜNLÜK TANINMAZSA DEMOKRATİK UYGULAMADAN SÖZ EDİLEMEZ'

İfade özgürlüğüne üstünlük tanınması gerektiğini, aksi takdirde demokratik uygulamadan söz edilemeyeceğini kaydeden mahkeme, "AİHM’de kamu gücünü kullananların şiddet içermeyen gösteri ve yürüyüş düzenleyenlerin bu haklarını özgürce ve rahatça kullanabilmeleri için gerekli önlemleri alması yükümünü yüklediği, olabilecek karşıt saldırılarda korunması gerektiği açıktır." sözlerine yer verdi.

Editör: TE Bilisim