Yüce Türk milleti ve asil çocuklarına Yüce Türk milleti ve asil çocuklarına
Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Rektörü Prof. Dr. Ahmet Karaaslan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Avrupa Birliği (AB) müzakereleri hakkındaki açıklamalarının göğüslerini kabarttığını söyledi. Rektör Karaaslan, Türkiye'nin böyle bir başarıyı yakalayamayacağının düşünüldüğünü belirterek, "AB kapısında 54 yıldır bekletilen bir ülke var. Onlar Türkiye'nin böyle bir başarıyı yakalayacağını hiçbir zaman düşünmüyorlardı. Kendileri hep güçlü, bileği kuvvetli, ekonomik açıdan güçlü, ağır sanayisi güçlü, teknolojileri yüksek olarak, karşılarında sürekli yalvarıp yakaran, el avuç açan, çöplüğe attıkları teknolojileri yüksek fiyata alan bir Türkiye beklerken hiç de öyle gibi olmadı. Çok farklı bir Türkiye karşılarına çıkmaya başladı." dedi.

Türkiye'nin 150 milyar dolarlık ihracatı olan bir ülke konumunda bulunduğuna Prof. Dr. Karaaslan, şunları kaydetti: "Dünyanın dört bir yanında kendisini geliştiren, yetiştiren Türk insanı ülkesine, topraklarına, vatanına geri dönmeye başladı ve bu da meyvelerini veriyor. Her ile kurulan üniversitelerin kendi kendine yeten, söyleyecek sözü olan eğitim kurumları haline geldiğini hep tekrarlıyoruz. Türkiye, 'Ya alırsınız ya da bizim için farketmez. Siz bilirsiniz, siz kaybedersiniz.' diyebileceği bir noktaya geldi. Bu, göğsümüzü kabartan bir meydan okuma. Batının satış yaptığı en büyük marka müşterileri Türkiye'de. Bu başarıyı sürdürmek çok önemlidir."

'TURGUT ÖZAL'I SAHNEDEN ALDILAR'

8. Cumhurbaşkanı rahmetli Turgut Özal sayesinde otoriter bir yönetimden demokratik bir yönetime geçildiğini hatırlatan Karaaslan, onun olması gereken yerden alındığını, Türkiye'nin de yeniden bocalama dönemine döndüğünü anlattı: "Hükümet ettiği kısa dönemde, hiçbirimizin hayal edemeyeceği değişikliklere imza attı. Otoriter bir yönetimi demokratik bir yönetimde, otoriter bir ekonomiyi piyasa düzeninde değiştirdi. Türkiye'de yaşayan insanlara bu topraklar dışında da ülkelerin var olduğunu, insanların var olduğunu, onlarla alışveriş yapılması gerektiğini, döviz denen şeyin tehlikeli olmadığını, onların paralarının Türkiye'de, bizim paramızın da onlar için geçerli olmasının herkes için yararlı olduğunu öğretti. Ekonomik kavramlarla tanıştık. Daha aşina olmadığımız birçok kavramı tanıttı. Önü alınmadığı takdirde tutulan yolun Türkiye'yi nasıl güçlü bir hale getireceğini değerlendiren çevreler, her zamanki gibi yeniden sahneye çıkarak Turgut Özal'ı sahneden aldı."

'TÜRKİYE İSTİKRARI YAKALAMAYI BAŞARDI'
Türkiye'de 2002 genel seçiminin ardından öncelikle siyasi, ardından da ekonomik istikrarın yakalandığını vurgulayan Rektör Ahmet Karaaslan 2001 Şubat ayında gecelik faizin yüzde 7 binlere ulaştığına dikkat çekti. Ekonomik istikrar için siyasi istikrarın şart olduğunu belirten Karaaslan, şunları söyledi: "2001 Şubat kriziyle Türkiye, esasen alışmadığı piyasa düzeninde ihmal ettiği birtakım noksanları tamamladı. Bankacılık düzenini, finansı, kamu maliyesini yeniden düzenlemesi gerektiğini öğrendi ve düzenlendi. Bu düzenleme bize göre yapılamamıştı. Daha sonra 2002 seçimiyle öncelikle siyasi, arkasından da ekonomik istikrarı yakalamayı başardı. Politikalar ne kadar doğru ve güçlü olursa olsun, bunları uygulama atmosferine sahip değilseniz, istikrarınız yoksa çok da işe yaramaz. Ekonomik istikrar için siyasi istikrar şarttır. Türkiye'nin son 10 yılda yakaladığı bu büyük istikrarın meyvelerini hep birlikte topluyoruz. Dünyayla entegre olmadan, ürettiği malı dünyaya satmadan, ürettiği bilgileri dünyayla paylaşmadan Türkiye'nin gireceği bir yer yoktur."

'HEDEF ÇOK BÜYÜK'
Kişi başına düşen millî gelirin bin 500 dolardan 11 bin dolara ulaştığını, 2023 hedefleri arasında bunun en az ikiye katlanmasının bulunması gerektiğini belirten Prof. Dr. Karaaslan, "Türkiye zengin olmanın, müreffeh olmanın, güçlü olmanın, darda olanın yardımına koşmanın ancak zenginlikle olacağını öğrenmiş bulunuyor. Önümüzde süre çok az ama yapılması gereken işler çok, varılması gereken hedef çok büyük." ifadelerini kullandı.

Editör: TE Bilisim