AKP’den kaçarken CHP’ye mi tutulduk? AKP’den kaçarken CHP’ye mi tutulduk?
Kamu malları devleti küçültme adına elden çıkarılırken diğer taraftan kamu adına büyük belediye sarayları, TOKİ sarayları ve gökdelenleri açılıyor. Görkemli törenler, devlet kesesinden develer kurban edilerek yapılıyor. Koca binalar işlevi ve gerekliliği tartışılır vaziyette çok büyük kaynaklar harcanarak inşa ediliyor. 

İnsanlar trafikte toplu intihar seansları yaşarken tıkanan, bunalan, isyan ettiren, trafik sorunu her gün kavgaya sebep olan, bu mesele çözüm beklerken kaynakları bu dev saraylarla çar çur etmek manidar değil midir? 

Ülkemizde şunu görmemek mümkün değildir. Özellikle uluslar arası finans kuruluşları için en cazip kredi sattıkları ülkelerin başlarında geliyoruz. İstanbul mantığı anlaşılmayan aynı bölgede irtifaları son derece keyfi şekilde belirlenen binlerce bina inşa ediliyor. Kent sakinleri çirkin beton yığınlarının esaretine mecbur edilmiştir. Belediyelerin en fazla çalışan birimleri imar komisyonlarıdır. Buralarda neler olup bittiğini sokaktaki sağır sultan bile biliyor. Kötü kokular tüm mahalleye yayıldı, hatta ülkeye yayıldı;  burunlarımızı zorluyor. Bu güzel şehir bu kadar keyfi yönetilemez. Anadolu'dan gelen insanları varoşlara hapsederek onların ufuklarını iş, aş, tapu beklentisi ile satın alarak inanç değerlerini siyasi makam hırslarınızın aleti haline getirerek oyalayabilirsiniz. Bu biriken enerji tsunmai olarak bir yerde patlayacaktır. 

İnsanların inançları üzerinden bazen her türlü duygusal haklı kılıflara büründürülmüş saptırmalarla psikolojik operasyon yapılıyor. Medya kuşatması tehdit ve şantaj desteklerle kendi geleceğinizi kurtarmış olabilirsiniz. Şunu biliniz ki bu ülke bundan daha kötü idare edilemez. Kendinizi bütün devlet imkanlarını insanların mukaddes duygularını kullanarak dayatsanız bile bunun sonu yoktur. İstanbul bu sefalete, çirkin betonkondu rezalete ve ucube olmaya mecbur değildir. 

YEŞİLİN DOĞADA Kİ RENGİ, DOLAR ve TL’DEKİNDEN DAHA GÜZELDİR
Şehirlerdeki yeşil dokuyu yeşil siyasal formanızla daha ne kadar azaltacaksınız? Yeşilin dolardaki TL'deki rengi değil doğadaki rengi herkes için daha güzeldir. Yeşil dokusunun yolların betonlar karşısında her gün korkunç gerilediği kent tutsakları yaptığınız bu mazlum insanları daha ne kadar kandırıp oyalayacaksınız? Ama sizi bu hale getiren yolunuzu açan mukaddes dinimizi sonuna kadar kullandıran laiklik adı altında dinsizlik yapan dünün küresel destekli ayrıcalıklı darbeci cuntacılarıdır. Artık küresel desteğin adresi değimişdir. Son kullanım tarihine tabi geçici bir destektir. Kimse kimsenin ela gözüne kara kaşına meraklı değildir. Küresel çete ve uluslararası ilişkilerde gizli veya açık al gülüm ver gülüm menfaat ilişkileri geçerlidir. Dünya darbecilere kalmadı, size de kalmayacaktır. Siz de mübarek dinimiz üzerinden duyulan güveni nereye kadar kullanacaksınız? 

Bundan daha güzeli yapılamaz demek, insanlara en büyük hakarettir. Bu kafa sağlıklı olmayan diktatör bir kafa yapısıdır. İnsanların yaratılış gerçeğine aykırıdır. Sizden daha akıllı daha ufuklu, öngörülü insanların olabildiğini kabullenmek demokrat bir anlayışın gereğidir. Ülkemiz ender rastlanan tek başına iktidar fırsatını hoyratça harcayarak maalesef kaçırmıştır. Şehirlerin çağdaş, modern, tarihi ve kültürel mirasa sahip çıkan bir anlayışla, deprem gerçeğinin gereklerini dikkate alarak, yeşili koruyarak yeniden inşası fırsatı heba edilmiştir. 

Bizler farklı siyasi kulvarlarda olmamıza rağmen nefis yapmadan yapılanları gururla takdirle karşılayacak demokratik olgunluğa, milli hislere sahip insanlarız. Ama yeterince güzel şeyler oluyor diyecek durumda değiliz. Çünkü yapılanlardan çok daha fazlasını yapacak kaynak ve imkanlar vardır. Hizmetler yeterlidir demek ancak partililere aittir. İstanbul il ve ilçeleri ile birlikte, Türk milletinin tarihin derinliklerinden getirdiği yerleşim kültürünü, dünya tecrübesi ile birleştirerek ortaya emsalsiz bir model konulabilirdi. Bu hizmet ve yatırımlar kesinlikle mümkündür. Bunu engelleyen kafa yapısı, her türlü imkanı seçim kazanma yarışı için kullananların ayıbıdır. Kendi akıllarını son akıl ve vazgeçilmez sananların tutsaklık zincirleri bir gün mutlaka millet kırılacaktır. Artık bıçaklarının hem önü hem de arkası kesiyor ama nalıncı keseri gibi hep kendilerine yontuyor.

Muhafazakarlık ticareti bir gün artık para etmeyecektir. O günlerin gelmesi yeni bir dönemin miladı ve ülkenin önünün açacaktır. İstanbul gecekondulardan ucube betonkondu şehir haline getirilmiştir. Güzelim şehir yeniden çok çirkin bir çehreye büründürülmüştür. Mekke'de müminlerin kıblesi Kabe etrafı beton binalarla kuşatılarak adeta tutsak edilmiştir. Aynı çağ dışı anlayış Eyüp el ensari’nin kabrinin olduğu Peygamberimizin övdüğü Sultan Fatih'in şehrine yansımıştır. 

Eski tarihi İstanbul’u fatih karadan ve denizden kuşatıp fetih etmiştir. Cennet mekan sultanın “Allah’ın gazabı emlak ve arazi satanın üzerine olsun” demesine rağmen, gayrimenkul satışları rekor sayıda artarak çağ açıp çağ kapayan fatih’in kemikleri incitilmiştir. Bugün İstanbul tarihte görülmediği biçimde yedi tepeden binbir tepelerle doldu. Çirkin gökdelen betonlara kurban ve tutsak edilmiştir. İstanbul’un acilen Türk islam mimarisi ve şehircilik anlayışıyla buluşması şarttır. Eski istanbul’da bol minareler vardı, yeni yerleşim yerlerinde betonkondular minarelere meydan okuyor.

Editör: TE Bilisim