SARAY'DA MHP KORKUSU...!!!

MHP'de kurultay tartışmalarının daha gündemi işgal etmediği ve muhalif kanadın da yeterli imzayı toplayıp toplayamadığının bilinmediği Ocak ayında, "2016'DA NELER OLACAK" başlıklı yazımda özetle; "anayasa uzlaşma komisyonunun 6 ay bile çalıştırılmayacağını, başkanlık sistemine geçmek için Tayyip Erdoğan'ın çok vakti olmadığını, 2016 yılında bu işi kotarması gerektiğini, bu maksatla referandumu riskli görebileceklerini, MHP ve HDP'nin baraj altında kalabileceğini hesap ettikleri bir dönemde Ekim-Kasım aylarında 400 milletvekili sayısını hedefledikleri baskın bir erken seçime sürüklenebileceğimizi" ifade etmiştim...

Sayın Cumhurbaşkanın bu hesaplarını bozabilecek tek faktörün ise ancak MHP'de yaşanabilecek gelişmeler olduğunu belirterek aynen şöyle yazmıştım:

"Görüldüğü üzere; MHP'de olup bitenler 2016 yılını derinden etkileyecek nitelik ve önemdedir. Bu durumda MHP'nin 47 yıllık tecrübesi ve kurmay aklıyla bu oyunu bozacak basiret ve feraseti göstereceği inancındayız. Aksi durumda Sayın Cumhurbaşkanının hesapları tutacağı gibi, sahip olduğumuz ve kavgasını verdiğimiz bir sürü 'kurum' ve 'yapımızda' tarih olacaktır."

MHP'de meydana gelen gelişmeler Sayın Cumhurbaşkanı kadar ve farklı sebep ve saiklerle Sayın Başbakanı da yakından ilgilendiriyor olmalı ki, kulislere sızan bilgilere göre yaptırdıkları kamuoyu araştırmalarına göre, hali hazırda AKP'den 12.7 puanın, CHP'den ise 4,5 puanlık seçmen kitlesinin, iç meselelerini halletmiş ve siyasi dinamizm kazanmış MHP'ye kayacağı öngörülüyor.

Bu rakamların anlamı ise; Ocak ayındaki yazımızda öngördüğümüzün aksine, bugün itibariyle artık mümkün görmediğimiz baskın bir seçimde AKP'nin ancak % 35-37 bandında oy alabileceği, MHP'nin ise % 25-28 bandına oturmasıdır ki, bu oranlar dahilindeki siyasi sonuçların da bütün hesapları alt üst edecek nitelikte olmasıdır.

MHP'de daha Kurultay bile yapılmamışken, siyasi sıkışmışlığın sonucu olarak ülkücü camiada, milli ve sivil kesimlerde meydana gelen enerji ve heyecan dalgasının siyasal sonuçları, Sayın Cumhurbaşkanının 2016 yılının hesaplarını değiştirecek ve yeniden yapılmasını gerektirecek kadar büyük ve derin bir öneme sahiptir.

Aktif siyasette bulunmayan bir büyüğümüzle yaptığımız istişareler sonucu; millet ve MHP'deki bu değişim arzusu ve bu arzudan ortaya çıkacak siyasal enerjinin Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakanı da farklı bir şekilde ve derinden etkileyeceğinin farkına vardım.

Sadece MHP'de değil, Türk siyasetinin sıkışmışlığından kurtulma arzusunun sonucu olarak ortaya çıkan değişim talebinin, bugün için yegane temsilcisi durumunda bulunan MHP'deki gelişmeler; hem Cumhurbaşkanı, hem de Başbakan tarafından yakın takibine alınmış durumdadır.

Muhtemeldir ki, Sayın Cumhurbaşkanı MHP'de meydana gelen gelişmeler karşısında, Başkanlık sistemi arayışları için, gerek referandum, gerekse de "baskın seçim" ihtimalini rafa kaldırmak zorunda kalacaktır. Sayın Başbakan ise; Cumhurbaşkanının Başkanlık sistemine geçme yönündeki isteklerinin gerçekleşme ihtimalinin ortadan kalkıyor olması sebebiyle rahat bir nefes almak ve Başbakanlığını saray vesayetinden kurtarmanın keyfini yaşamak isteyecektir. Görüldüğü üzere, MHP'de Kurultay vesilesiyle meydana gelecek gelişmeler, iktidar kanadında bile birbiriyle çelişen veya arzulanan sonuçlar doğurma ihtimaline gebedir.

Ayrıca MHP'de yaşanan gelişmelerin sağlıklı ve verimli bir şekilde sonuçlanması halinde, enselerinde iktidara namzet MHP'nin sıcak nefesini hisseden AKP iktidarının da; keyfi, hukuku öteleyen hükümet etme anlayışının ve "dikensiz bir gül bahçesinde" yaşamanın konforunu kaybetmek tehlikesiyle karşı karşıya olduğu açıktır.

Bu durumda bizim sınırlı bilgilerle yaptığımız analizleri, iktidar partisi ve Sayın Cumhurbaşkanın da, kamuoyu araştırmalarıyla desteklenmiş verilerle yapacağından ve bu gelişmeleri sessiz sedasız seyretmeyeceklerini öngörmek için çok da zeki olmaya gerek yoktur herhalde?

Türk siyasetinde iktidarıyla, muhalefetiyle derin ve köklü değişiklikleri meydana getirme potansiyel ve kabiliyetine sahip ülkücü camia ve bu camianın siyasi liderlik ve kurmaylığını temsil eden aktörlerin ise birbirleriyle uğraşmak yerine tarihi misyonlarına uygun davranarak, dışarıdan gelebilecek müdahalelere karşı serinkanlı tedbirleri alabileceklerini, Türk Demokrasi Tarihine geçecek bir çıkış yolunu bulabileceklerine inanmak istiyoruz.

‘Millî Mücadele’nin Dinci Muhalifleri’ ‘Millî Mücadele’nin Dinci Muhalifleri’

Türk milliyetçileri ve ülkücü camianın; 78 milyonluk milletin önüne çıkan ümit olma fırsatını heba etmediklerini, demokrasi ve hukuku yeniden ihya edecek biçimde ve değişim arzusuyla ortaya çıkan toplumsal enerjiyi yeni bir atılım ve kalkınma hamlesinin motivasyon kaynağı olarak kullanma fırsatını herhalde heder etmeyecektir diye düşünüyorum.

ALLAH'A EMANET OLUNUZ..

 

KAYNAK: SİYASETCAFE

Editör: TE Bilisim