Fotoğrafta ucuz ıstakoz kuyruğundaki yerel halkı görmektesiniz Fotoğrafta ucuz ıstakoz kuyruğundaki yerel halkı görmektesiniz

Yıllardır beklememize rağmen hiç bir Cuma Hutbesinde Doğu Türkistanda yaşanan zulüm ve işkence dile getirilmediği; sağır sultanın duyduğu Kızıl Çin’in Müslüman Uygur Türklerine yaptığı en şen'î uygulamalardan ve İslâmî vecîbelerin yasaklanmasından tek bir kelimeyle de olsa bahsedilmediği gibi, hutbelerde Uygur Türklerinin felâhı için bir duâ cümlesi dahi  telâffuz edilmemiştir.  Haftalardır, aylardır, yıllardır beklememize rağmen 29 Mayıs 2021 günü okunacak olan Cuma Hutbesinin yayınlanan metninde de; Doğu Türkistan ve mazlum Uygur Türklerinden hiç bahsedilmemiştir.
Veyl olsun!..

Bu hutbeleri yazanlar, acabâ; 1949 yılında Kızıl Çin tarafından işgal edilmiş, hem Müslüman hem de Türk olan, mazlum, mâğdur ve kimsesiz insanların başına gelenleri bilmiyor olabilir mi?

Hutbeleri kaleme alanlar, ateist kızıl Çin'in; Müslümanlığı ilk seçtiğimiz topraklarda, ata yurdumuz Doğu Türkistan'daki toplama kamplarında ve hapishânelerde  Uygur Türklerine akla hayâle gelmez en alçak işkenceleri, asimilasyon politikalarını  uyguladıklarını,
erkekleri toplama kamplarına gönderdikten sonra sözde  "kardeş aile" (!!!???)  projesiyle Müslüman Türklerin evlerine Çinli erkek görevliler yerleştirdiklerini, Çinlilerin Müslüman kadınların kızların nâmusunu pâyimâl ettiğini, Allah-Din- Kur'ân ve bütün mukaddeslerin çiğnendiğini, yüzlerce 
câminin yıkıldığını, binlercesinin kapatıldığını, her türlü ibâdetin yasaklandığını hiç duymamış olabilir mi acabâ?

Acabâ bütün bunlar Kızıl Çin muhibbi  Maoist  Perinçek'in dediği gibi "Uydurma" (????)  mı acabâ (?)

Yoksa bu sebeple mi tek bir yetkilimizden  Çin zulmü aleyhine bir tek bir kelime  işitemiyoruz, ne dersiniz?

Acabâ bâzı yetkililer; Doğu Türkistan’da zulüm görenlerin  insan olduğunu,   Müslüman olduğunu, Türk olduğunu ve mazlum olduğunu bilmiyor olabilirler mi? 

Yoksa, Müslüman Uygur Türkleri; "Müminler ancak kardeştir" (Hucurât, 49/10) Âyet-i Kerîmesinin kapsama alanına girmiyor mu ne dersiniz?

Acabâ bâzı  Diyânet yetkilileri, Yüce Dînimizin; “Müslüman kardeşinin derdiyle dertlenmeyen bizden değildir” düsturunu, “Zulme rızâ zulümdür.” ilkesini, “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.” hadisini bilmiyorlar mı, ya da bir süreliğine unuttular mı?

Bâzı Diyânet yetkililerine şunları sormak istiyorum:
Acabâ Uygur Türkleri 
“İnsan” değil mi? 
Acabâ Uygur Türklerinin îmanı, “Îman” değil mi?
Acabâ Uygur Türklerinin hayatı, “Hayat” değil mi?
Acabâ Uygur Türkleri “Müslüman” değil mi?
Acabâ Uygur Türkleri “Muhammed Ümmeti” değil mi? 
Acabâ Uygur Türkleri bizim "Soydaşımız" değil mi?

Yoksa Doğu Türkistan'da kızıl firavunlar tarafından dökülen kanın hiç mi önemi yok? Doğu Turkistan'da  dökülen kan, yoksa kan değil de kızılcık şerbeti mı? Söyleyin hutbelerde; Doğu Turkistan'da yaşanan insan haklarını hiçe sayan  İslâmı ortadan kaldırmayı amaclayan ve hiç bir kitaba sığmayan zulüm ve  ahlâksızlıklara karşı neden sesiniz soluğunuz çıkmıyor?  

Yetkililerimizin; Doğu Türkistan'da  yapılan insanlık dışı işkencelere, İslâm'ı yok sayan âteist uygulamalara ve mazlum Uygur Türklerini her anlamda asimile etme  politikalarına karşı çıkıp, dünya ölçeğinde protesto etmesi gerekirken,  bir de kalkıp bütün bu zulüm ve ahlâksızlıkları tel'in edenleri; "Hassas konuları kaşıyanlar" diye kınamaya kalkışılmasına ne demeli acabâ? 

Doğu Türkistan’a sâhip çıkan, zâlimler karşışında mazlumun yanında yer alan  yetkililere,  Uygur Türklerinin felâhı için duâ eden Diyânet mensuplarına ve bilcümle mü’minlere teşekkürlerimi ve gönül dolusu selâmlarımı arz eder; Doğu Türkistan'da yaşanan zulmü dünyaya duyuranlara, Uygur Türklerine beyanatla da olsa destek vererek soydaşlarımızın  umut kandillerini söndürmeyenlere ve  dayanılmaz Çin zulmünün kanayan yaralarına hiç olmazsa duâ merhemi sürenlere, mazlum din ve kan kardeşlerinin ıstırabını yüreğinde duyanlara en kalbî muhabbetlerimi ve şükranlarımı arz ediyorum...

Cumanın feyzinden, rahmetinden ve bereketinden cümlemizin nasipdâr olması duâsıyla... 
Hayırlı Cumalar,
Bâkî selâmlar...

Hatm-i kelâm:

Bu nasıl duyarsızlık, sağır mı vicdânınız?
Size neyi emreder dîniniz, îmânınız?
Kim veriyor acabâ hutbelerin emrini?
Söyleyin kime bağlı fetvânız, fermânınız?

Dr. Mehmet GÜNEŞ

Editör: TE Bilisim