Lozan'ı çiğneyen bir “tarihi” tören Lozan'ı çiğneyen bir “tarihi” tören
Şiddete uğrayan kadınlara gönüllü destek veren avukatlar, Gediz Üniversitesi’nde düzenlenen panelde konuştu. Gediz Üniversitesi Adalet Meslek Yüksekokulu, “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ve Uygulama Örnekleri” konulu bir panel düzenledi. İzmir Barosu Kadın Hakları Danışma ve Hukuk Araştırmaları Merkezi’nde gönüllü görev yapan avukatlar Nilgün Şentuna, Seda Banu Akyüz, Figen Özler Merder ve Seda Gürer konuşmacı olarak katıldı.

Av. Şentuna, Dünya Ekonomik Forumu’nun 2014 raporuna göre Türkiye’nin toplumsal cinsiyet eşitliğinde 142 ülke arasında 125. sırada olduğunu söyledi. Şentuna, “Avrupa’da ve Orta Asya’da bizden daha eşitsiz ülke yok. Kadının ekonomik güç, fırsat eşitliği, eğitim, sağlık ve siyasi katılımdaki yerini gösteren bu rapordaki yerimizi iyileştiremediğimiz sürece şiddetin önüne geçemeyiz. Eşitlik sağlandığı oranda şiddet azalır. Erkeklerin, kendilerini ‘kadın gibi olmamak’ olarak tanıtmadıkları bir Türkiye diliyoruz. Bunun için ilkokuldan itibaren toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi verilmesi gerektiğini düşünüyoruz.” dedi.

Av. Akyüz ise şiddet türleri hakkında bilgi verdi. Kadınların sadece fiziki müdahalelere maruz kalmadığını, psikolojik, ekonomik ve cinsel açıdan da şiddete uğradığını dile getirdi. Akyüz, kadının eşi dışında çevresinden de şiddet gördüğüne dikkat çekti, çarpıcı örnekler verdi: “Maalesef bazı işyerleri, kadının doğum yapmasına izin vermiyor. Çalışmaya devam etmesi, anne olmamasına bağlanıyor. Daha işe girişte hamile kalmama şartı arandığını da biliyoruz. Bunlar da cinsel şiddettir. Ülkemizde bir de kayınvalide şiddeti var ancak bunların da şiddet olduğunun farkında değiliz. Şiddetin şiddeti doğurduğunun farkına varıp bilinçlenerek bu sorunla mücadele edebiliriz.”

Av. Merder, İzmir’de yılda 20 bin kadının şiddet sebebiyle yargıya başvurduğunu açıkladı. Aile mahkemelerinin son dönemde verdiği tedbir kararlarını şu sözlerle eleştirdi: “Mahkemeler, şiddet mağdurunu korumak için evden uzaklaştırma gibi 6 aya varan tedbirler alabiliyor. Maalesef son günlerde 1 ay, 10 gün gibi tedbir kararları çıkıyor. 10 günlük süre çok komik. Uygulayıcıların bu tavrı, şiddet mağduru kadınlar için mücadele eden bizleri sıkıntıya sokuyor.”

Av. Gürer de kendilerine başvuran kadınlardan örnekler aktardı. Aile içi şiddete zannedildiği gibi sadece çalışmayan kadınların uğramadığına işaret etti, şunları söyledi: “Ekonomik ve eğitim durumu yüksek çok sayıda kadın da şiddet yüzünden bizden destek istiyor. Merkezimizin ve üç yıl önce yürürlüğe giren yeni kanunun getirdiği hakların daha çok bilinmesi halinde, daha çok kadını şiddetten kurtarabiliriz. Korkunun tutsağı olmuş, zor durumdaki tüm kadınlar için görevde olduğumuzun bilinmesini istiyoruz.”

Editör: TE Bilisim