Yeni bir milliyetçilik yaklaşımı arayanlara! Yeni bir milliyetçilik yaklaşımı arayanlara!
1877 ile 1921 arasında tarihçilere göre dört milyonun üzerinde Türk öldürülürken, hayatta kalanlar dünyanın en büyük etnik temizliklerden biriyle sürürülürken, kimse buna felâket falan demiyor. Soykırım hiç demiyor, dedirtemiyoruz. Tarihçi Justin Mccarthy'nin Ölüm ve Sürgün kitabını okuyup dünyaya anlatsak ve anlatabilseydik asrın soykırımı Karabağ'ı da anlatabilirdik.

Rusların Kırım tehcirini dile getirecek gücümüz var mı? O tehcir değil midir? O tehcirde ölenlerin sayısı gerçektir. O cinayet kasıtlıdır. Ama söyleyemeyiz değil mi? Tarih böyleyken bugün yaşanan ve devam eden Uygur katliamını dile getirme cesaretimiz var mı? Bari ona gücümüz var mı?

Topluca şunu soralım: Dünyada Türkiye lehine, Türk milleti lehine hareket etmenin bir ödülü var mı? Veya tersinden alalım: Dünyada Türkiye aleyhine, Türk mileti aleyhine hareket etmenin bir cezası, bir sakıncası var mı? Yok degil mi? İnsanlarımız maaşlı "insan hakları savunucusu" ekibine sorunuz. Hatta yakalamışken Türklerin insan tarifine girip girmediğini sorunuz. Türkiye diyen diplomatlara geri veriniz. Onlar hâlâ yetişiyorsa işi ehline veriniz. "Komşularla sıfır sorun" diye başlayıp "sorunsuz sıfır komşu" diyebilmek başarılıdır?..

Bir Amerikan sözünü tekrarlayalım: "Hiç birşey başarı kadar başarılı değildir. Ve hiçbir şey güç kadar başarılı olamaz."

Anayasa tarihimizin büyük isimlerinden merhum Babanzade İsmail Hakkı Bey'in Haziran 1909 günülü Tan gazetesinden çıkan "Mebusen Makinasi" adlı makalesini hukuk ve siyaset dünyamızın dikkatine sunmak isterim...

Babanzade, tüm yetkileri Yıldız'da toplayan Abdülhamit devrinde bile kanunların Danıştay'dan geçtiğini hatırlatıyor.

Taha AKYOL 

Editör: TE Bilisim