KARADENİZ’İN ÇANAKKALESİ: HARŞİT SAVUNMASI
Şimdi Afrika ve Ortadoğu’da sömürgecilerin yeni kanlı sömürü oyunu budur. Sömürgeciler, sömürü ve hükümranlık alanlarında kendi dillerini evrensel diye takdim ederken “Çoğulculuk” adı altında etnik ve lehçeleri “Özgürlük” diye takdim ederek şehir devletleri kurma peşindeler. Türk Cumhuriyetlerinde Rusça, Arap ülkelerinde İngilizce, Afrika’da Fransızca hep evrensel dil diye dayatılmıştır. Bu beraberinde kitap yayın ve satışı vurgunu beyin göçü olarak ortaya çıkmıştır. Asırlarca oynanan oyun 21. asırda da güncellenip tekrar oynanmak isteniyor. Dün Yemen çöllerinde Arap bedevilerini kullanıp öldürtenler, onların torunlarını ise paralı asker yaparak Türkiye’ye karşı tekrar savaştırmak peşindedirler. Yada terör örgütleri ile Türkiye’ye saldıracaklar. Tarih tekerrür ediyor. 1917 Rus işgalinde Karadeniz’in Çanakkale savunması diye adlandırılan Harşit savunmasında 250 bin insanımız ölmüştür. Bu gerçeği yıllarca Türk milletinden gizlediler. Ruslar askerlerini Osmanlı’ya karşı Türk Cumhuriyeti ve Kafkaslardan topladı. İngilizler, Çanakkale Savaşı’na Arapları, Afrikalıları sömürgelerinden asker olarak getirdiler. İşte bu asırda tarihin tekerrür etmemesi için vahiye dayalı indirilen din olarak gerçek İslam’ı seçen Türk ve Arap dünyasında eğitim müfredatı, medya ve yayınlarla anlatamazsak çok büyük tehlikeler bizi bekliyor. İngilizler bugünkü mirasçıları vahhabilik tarzı uydurma, din anlayışı eşarilik ile güncelleyerek Arapları sömürmeye ve Türk milletine karşı kullanmaya devam edeceklerdir. En önemli husus Türkler ve Arap dünyası ile din kardeşi olduğumuz gerçeği bu iletişim ve medya çağında psikolojik harbin karşı tedbiri olarak hayata geçirilmesi çok büyük zaruret ve hayati önemdedir. Aksi takdirde “Allah korusun dün Türkleri Harşit savunmasında olduğu gibi Ruslar, Arapları yine yeni Çanakkale savunmalarında karşımızda dikmeye devam ederler.” Türk İslam dünyasının lokomotif ülkesi Türkiye, yeni küresel sömürü dalgalarına karşı psikolojik bir hareketi yürütmek tarihi sorumluluğudur. Ülke içinde ise PKK’ya terörist kaynağı olan bu ülkenin evlatlarına engel olmak zorundadır. İşte bunun yolu yöntemi tedbiri eğitimden geçer. Tamamına yakını Müslüman olan bu ülkede İslam en önemli fiili birleştirendir. Şayet dini kimlik ve milli kimlik veremezsek PKK etnik kimlikten İsrail tohumu milli kimlik üretip Türk devletinin karşısına çıkarmaya devam eder. Türkiye, kendi evlatlarını asker, polis şehit vermeye devam eder ve bölge insanı terör örgütü tehdit ve propagandası ile evlatlarını dağa kaptırmaya mahkum olur. Bu değişmez kader değildir. Bu ihanet oyunu bozulmalıdır.
BU TARİHİN BİZE YÜKLEDİĞİ MİSYONDUR
Diyarbakırlı anneler evlatlarını gerçek milli dini eğitim verilmeyen okullarda kaybetti. Siz etnik kimlik tuzağına düşen evlatlarınıza milli kimlik ve dini kardeşlik veremezseniz Ermeni terör örgütü, PKK etnik kimlik istismarı ile evlatlarımızı bizden koparır. Evet içte ve dışta dini-milli kimlik, kardeşlik, akıl, bilim, hukuk ve demokrasi ile taçlandığında bütün oyunları tuzakları başlarına çevrilir. Bu tarihin bize yüklediği misyon ülkenin önünde duran en büyük varlık beka ve güvenlik sorunumuzdur. Sonsuza kadar var olacak büyük Türkiye’yi kurar ve Turanı gerçekleştiririz. Türk’e, Müslümana ve insana Türkün Asr-ı Saadetini yaşatırız. Bizim kültür ve medeniyet değerlerimiz insanı yaşatma esasına dayanır. Bu hayal değil. Bu yeni Ahmet Yesevi ve Alperenleri misyonu gerektirir. Tek çıkış yolumuz budur. Biz Türk’ü Arap’ı kendi haline bırakırsak yarın Rus ve ABD askeri olarak karşımıza çıkar. Zaten küresel çeteler alıştı. Savaşmadan, askerini öldürmeden vekalet savaşı ile taşeron terör örgütleri etnik ve mezhep çatışmaları ile oluk oluk kan akıtıp birbirini yiyen ülkelere çökmeye işgale devam ediyor Evet 21. asırda bu kanlı oyun bozulmalı, yeni yüzyıl Türk asrı olmalı ve Türk İslam dünyası insanlık huzur bulmalıdır.
Sabri ŞENEL / 20.11.2020
