AB ile yapılan anlaşma taslağı henüz onaylanmamakla birlikte, Başbakan Ahmet Davutoğlu şimdiden Meclis'i AB'nin emirleri doğrultusunda çalıştırmak için kolları sıvamış gözükmektedir. Türkiye'nin mülteci sorununu çözmek yerine daha da ağırlaştıracak anlaşma için AKP usulü parmak kaldır
"AKP'NİN SİCİLİNE İŞLENECEKTİR"
Çetin, "Gerçekleşmesi mümkün görünmeyen vize muafiyeti ve Türkiye'nin hayrına olmayacağı aşik‰r geri kabul anlaşması, AKP dış politikasının yeni bir hezimeti olacaktır. Milli vicdana sahip hiçbir milletvekilinin Türkiye'nin milli ekonomisini, sosyal varlığını ve yarınlarını derinden etkileyecek bir düzenlemeye onay vermesi mümkün değildir.
Milliyetçi Hareket Partisi, Türkiye'yi mültecilerin toplama kampına dönüştürecek bir anlaşmanın milli çıkarlarımıza aykırı olduğu ve Türkiye'ye zarar vereceği uyarısını yinelemektedir. AKP hükümetinin AB ile avro karşılığı mülteci sayısı pazarlığı yapmasını sorumsuz ve küçük düşürücü bulmaktadır.
Hükümetin beceriksiz dış politikasının bir sonucu olarak ülkemizde barındırılan Suriyeli ve diğer ülkelerden yaklaşık üç milyon mülteci yetmezmiş gibi, AB'nin bütün mültecilerini Türkiye'ye toplayacak bir anlaşmayı onaylamak için hükümetin aklını ve vicdanını yitirmiş olması gereklidir. AB'den alınacak 3 milyar avro ile mültecilerin ihtiyacı karşılanabiliyorsa, Türkiye AB'ye daha fazla para vermeli ve mültecileri Avrupa'ya göndermelidir" dedi.
Çetin, şunları söyledi: "Balkan komşularımız dahi mülteciler konusunda kesin bir tavır içerisine girerken, AKP hükümeti sayesinde Türkiye gafil avlanmaktadır. AB ile yapılan anlaşma metninde, mülteci problemiyle ilgili konularda kesin ifadeler kullanılırken, yardımlarla ilgili maddelerde dahi belirsiz ifadeler kullanılması dikkat çekmektedir. Aynı şekilde Türkiye'ye vize muafiyeti meselesinin AB'nin 72 şartına bağlı olduğu bilinmektedir. Her bir şart üzerinde 28 üye ülkenin tek tek onay verecek olması, hükümetin AB anlaşmasının tam bir fiyasko olduğunu göstermektedir. Kıbrıs'ı gözden çıkarmadan Rum Kesimi'nden onay alınamayacağı malum iken, birileri ya millete yalan söylemekte ya da Kıbrıs davasından vazgeçilmektedir.
Ülkemizdeki milyonlarca Suriyeliyi ne yapacaklarına dair çözümler üretmek yerine, AB'deki yüzbinlerce mülteciyi de Türkiye'ye getirmeyi siyasi bir başarı olarak ancak Davutoğlu hükümeti sunabilirdi. Dünyada en fazla mülteci barındıran ülke olmayı bir marifet gibi sunan AKP hükümeti, Türkiye'nin kaynaklarını tüketen ve ülkemizi riske sokan
" AB İLE YAPILAN MÜLTECİ ANLAŞMASIYLA, TÜRKİYE'Yİ YARINLARDA ÇOK BÜYÜK SORUNLAR BEKLEMEKTEDİR
Avrupa Birliği göçmen sorununu para vererek kendi sınırlarının dışında çözmenin yolunu bulmuştur. Türkiye'yi yönetenler ise
AB ile yapılan anlaşmanın en trajikomik tarafı ise; mülteciler vizesiz Türkiye'ye doldurulurken, Türk vatandaşlarının vizesiz AB yalanıyla kandırılmasıdır. Türk milletinin Avrupa Birliği'ne vizesiz seyahat edebilmek için kendi yurdunun mülteci kampına dönüşmesine rıza göstereceğini düşünenler yanılmaktadır. Türkiye'yi bir mülteci cennetine çevirmeye
AKP hükümeti Avrupa Birliği'nin mültecilerini Türkiye'de toplayacak bir anlaşmaya imza atmadan önce, böylesine önemli bir meseleyi millete sormalıydı. Türkiye'nin birinci önceliği olmadığı halde başkanlık ve anayasa konularında referandumu dillerinden düşürmeyen AKP iktidarı, doğrudan milleti ilgilendiren mülteci meselesi ve Türkiye'nin AB'nin mülteci toplama merkezine dönüştürülmesi hakkında vatandaşın ne düşündüğünü dikkate almalıdır. AB'den gelecek üç milyar avro ya da hiçbir zaman gerçekleşmeyecek serbest dolaşım yalanıyla Türkiye'ye yığılacak milyonlarca mülteci gerçeğini gizlemeye çalışmak yerine, milletin önceliklerini dikkate almalıdır.
AB ile yapılacak mülteci anlaşması, dünyada en fazla mülteciyi barındıran ülke olan Türkiye'nin bu yükünü azaltacak bir içeriğe sahip olmalıdır. Suriye'deki sorunun uluslararası tarafları olan ülkeler başta olmak üzere Avrupa Birliği'nin yaşanan insanlık dramlarına karşı kendi sınırlarını kapatarak bütün yükü Türkiye'nin üzerine yıkmaları kabul edilemez. Milliyetçi Hareket Partisi, AKP hükümetinin bu yeni teslimiyet anlaşmasının Türk milletinin çıkarlarına aykırı olduğunu her platformda dile getirecektir. "