Genç avukat Ayşenaz Çimen, yayınladığı ve bana da gönderdiği videoda, "Türk" yerine "Türkiyeli" kavramının ne amaçla kullanıldığını sorguluyor.

Son günlerde, iktidar ve muhalefet yanlısı medya kuruluşları üzerinden sinsice "Türkiyeli" kavramı yeniden ısıtılmaya başlandı.

Bu kavramı gündeme getirenlerin asıl hedefi, Türkiye'de Türk egemenliğini sona erdirmektir.

Türk egemenliği, fiilen yıpratılmış olsa da Anayasa'nın başlangıç ilkeleri ve değişmez maddeleri ile vatandaşlık maddesine dayanır.

Asimilasyona yatkın olan Türk'ler için bunların bir önemi var mı? Asimilasyona yatkın olan Türk'ler için bunların bir önemi var mı?

"Türkiyeli" diyenler, her Anayasa değişikliği girişiminde devletin kurucu ilkelerini tartışmaya açmak istemiştir!

***

"Türkiyeli" kavramını kullananlar, "Türk" kelimesinin sadece bir etnik gruba atıfta bulunduğu ve "Türkiyeli" teriminin bu kelimeye karşı daha kapsayıcı olduğunu öne sürüyor!

Alman denilince dışlayıcı olmuyor, İngiliz, Fransız, İtalyan, Rus, Japon denilince dışlayıcı olmuyor da Türk neden dışlayıcı oluyor?

Çünkü yüz yıl önce Türk egemenliğine karşı çıkanların, bunu kabullenemeyenlerin izinden gidenler var!

***

Ekim 2004'de Başbakanlık desteğiyle yayımlanan Azınlık Hakları ve Kültürel Haklar Çalışma Grubu Raporu'nda anayasada "Türk" yerine "Türkiyeli" teriminin kullanılması önerilmişti ama bu fikrin asıl sahiplerinden biri Amiral Bristol idi.

Okurumuz Kağan Rüzgâr hatırlatmıştı; Hasan İzzettin Dinamo'nun Kutsal İsyan kitabının üçüncü cildinde bahsedilen 26 Ekim 1919 tarihli ve Reşit Sadi imzası taşıyan mektuba göre mandacılığın tartışıldığı o günlerde Amiral Bristol, "Memleketinizde düzgün ve âdil bir hükümetin kurulmasını isteyiniz ve böyle bir hükümeti yalnız Anadolu'da değil, Irak, Suriye gibi Osmanlı İmparatorluğu'nun her yanında isteyiniz. Türkiye, Türkler için demeyiniz! Bu Avrupa ve Amerika'da da kötü etki yapıyor. Tersine! Türkiye, bütün üzerinde yaşayanların yurdudur deyiniz!" diyordu.

Böyle deyince ne oluyor? Türkiye, "Türklerin yurdu" demek olduğu halde bir kavramla, kitle algısında birçok milliyetin ortak vatanı haline getiriliyor değil mi?

***

Peki şimdiki "ortak vatan" talebi kime aittir? Abdullah Öcalan'a değil mi?

Öcalan, "ortak vatan" talebini "Mustafa Kemal, Birinci Meclis döneminde Türk demedi, Türkiye halkı dedi, Türk Milleti demedi, millet dedi" gibi kabullere dayandırıyor.

Bu tartışmalar yapıldığında Av. Gülseren Aytaş'ın hatırlattığı gibi "1-2 Kasım 1922'de Birinci Meclis'in çıkardığı Saltanatın Kaldırılmasına Dair Kanun'da, Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu ve sahibi olan Türk milletinin egemenliği padişahtan aldığı, Osmanlı İmparatorluğu'nun yerine yeni ve millî bir Türk devleti kurulduğu ilan edilmiştir."

***

Bir de Cumhurbaşkanı başdanışmanı Mehmet Uçum var! 30 Aralık 2015 tarihli yazısında, "1924'le birlikte Kuruluş Felsefesi'ne geçildi ve bu Kuruluş Felsefesi -- dışlayıcı ve baskıcı -- ulus yaklaşımı üzerine kuruldu. Bu felsefeden ise, tek etnik ve lengüistik (dilsel) kimlik esaslı Türk Milleti ideolojisine dayanan devlet pratikleri çıktı.

Kuruluş Felsefesi, 2002'den itibaren Türkiye Toplumu tarafından tasfiye sürecine sokuldu. İkinci kuruluş dönemi diyebileceğimiz bu sürecin felsefesi -- kapsayıcı ve özgürlükçü -- millet yaklaşımıdır. İşte bu yaklaşımı benimseyen Türkiye Toplumunun bugün oluşturmaya çalıştığı millet, artık Türkiye Milletidir.

Yani, dışlayıcı ve baskıcı Türk Milletinden kapsayıcı ve özgürleştirici Türkiye Milletine geçiş sürecinde Kürt sorununun kalıcı çözümünün gerçekleşeceği bir siyasal realite söz konusudur. Gerçekten de Türkiye Toplumu, özellikle AK Parti hükümetleriyle birlikte bir Türkiye Milleti inşa süreci yürütüyor."  demişti.

Uçum, "Türkiyeli" kavramının ne anlama geldiğini açıkça anlatmıştı.

***

Kısacası "Türkiyeli" demek, Türk Milleti'ni yıkmak demektir!

Öyleyse "Egemenlik kayıtsız şartsız Türk Milleti'nindir" diyenler, bu tuzağı bozmak zorundadır.

Editör: TE Bilisim