Tarihinizi, sabetayistlere yazdırdırır iseniz ''HEPİMİZ ERMENİYİZ'' diyerek, İstanbul sokaklarında, Cumhuriyetin kazanımlarını çiğnemenin cehaletini yaşarsınız.
Sene 29 Mayıs 1453. Fatih Sultan Mehmet BEYAZ BİR AT üzerinde Topkapı'dan İstanbula giriyor. Bu tarihi olayı Batı Alemi asla unutmadı. Unutmuyor.
Sene 13 Kasım 1918. İşgal kuvvetlerine ait 61 parça gemi İstanbul açıklarına demirledi. Osmanlı 1917 Gazze Savaşını kaybetmiş ve 1918 yılında Mondoros Mütarekesi ile silah bırakmıştı. İşgal kuvvetleri, İstanbula silahları teslim alma bahanesiyle geldi. Amaç, bütün dünyaya, İstanbulun Türklerin elinden geri alındığını ilan etmek, 465 yılın intikamını almak idi.
Fransız Amiral, Fatihi taklit edercesine, BEYAZ BİR ATA binerek, Eminönünden karaya çıktı. Amacı, Galata Köprüsü-Karaköy- Kabataş üzerinden geçip, Dolmabahçe sarayındaki Padişaha ulaşmaktı.
Kolayca, Dolmabahçe Rıhtımından karaya çıkmak varken, neden uzaktaki Eminönü rıhtımı tercih edilmişti?
Tercih edilmişti, zira, oralarda ellerinde İngiliz, Fransız ve Yunan bayrağı taşıyan kalabalık halk kitleleri bulunuyordu.
Türkler tarih boyunca, başka milletler ile bir arada barış içerisinda yaşamayı becermiş ender milletlerden biridir. İstanbulda yaşayan Türk halkı, 13 Kasım 1918 günü şok oldu.
İstanbul Rumları ellerinde Yunan bayrakları, Ermeniler ellerinde Fransız bayrakları, Yahudiler ise ellerinde İngiliz bayrakları ile yollarda sıra olmuşlar, Beyaz Atlı Fransız Amiralini, bayrak sallıyarak karşılıyor. Varol ve çok yaşa naraları ile istanbul semaları çınlıyordu.
465 yıllık komşularının, zafer naraları ile düşmanı karşıladığını gören Türk Milleti şok oldu. İşte o gün Türkiye'de azınlık kavramı doğdu.
4 Ekim 1923 günü işgalciler, Türk Bayrağını selamlayarak İstanbulu terk ettiler. Geride bıraktıkları Rum, Ermeni ve Yahudileri azınlık olarak Lozanda tanımamızı sağladılar. Hukuki kazanımın, hiç bir anlamı yoktu. Zira, Türk Milleti 13 Kasım 1918 gününü unutmadı. Unutmuyor.
Şinasi Kara
Editör: TE Bilisim
