1) Milliyetçilik, bizler için her şeyden evvel millî hüviyet (kimlik), varlık ve beka meselesi olduğu kadar vatan severliktir de; fakat şuurlu ve sorumlu bir vatan severlik...

2) Vatan severlik, elbette ki, heyecanlı bir hissiyâttır ve bu olmaksızın hiç bir millî inşâ gerçekleştirilemez; ama, bundan ibâret de görülemez. Vatan severlik, aklî-zihnî ve vicdanî muhakeme gerektiren tarihî ve coğrafî bir şuurdur, aynı zamanda.

3) Vatan severlik, milletin hüviyet ve bekası kadar, vatanın havasına suyuna, toprağına da beka ve hüviyet meselesi olarak bakmaktır; yani, tabiattan tarihe kadar korunması gereken her türlü zenginliği tahrip ve yâhût talan etmemektir, ettirmemektir.

4) Bir milletin hüviyeti (kimliği), zaman ve mekândaki (millî coğrafyasındaki) derinliği kadar değer ifâde eder; tarihsiz ve millî coğrafyasız bir hüviyet iddiası, boş ve mânâsız bir hezeyandır.

5) Vatanı sevmenin sorumluluğu, icab ederse uğruna ölümü göze almaktan ibâret değildir; vatanı mamur, milleti müreffeh, devletini kudretli hâle getirebilmek için herkesten çok çalışmayı da göze almak ve dostun değil, düşmanın bile gıpta edeceği kadar iyi işler yapabilmektir.

6) Millî zenginlikleri milletler arası "marka"lara, millî değerleri cihanşümûl (evrensel) kriterlere dönüştürebilmek milliyetçiliğin en büyük ödülüdür.

7) Türkiye hâricî bir gücün fiilî hücumuna maruz kalmadıkça Türk Milliyetçiliği, meşrûiyetini ancak daha âdil ve ahlâkî bir toplumsal düzen talebi ile millî ve manevî hasletleri insanî erdemlerle mezcetmeye dönük manevî bir olgunlaşma çabasından alabilir.

8) Dahilî buhranlar karşısında ise milliyetçilik, sabır, teennî, tahammül, sebat ve metânet imtihanını kazanmaktır. Bu kaygılardan uzaklaşmış bir milliyetçilik millete hizmet edemez.

9) Milliyetçilik, her nevi usûlsüz, kaidesiz işe tabiaten müsait "ayak takımı"nın başını çektiği lümpen bir sokak hareketi değil, medenî ve yüksek seciyeli insanların söz ve sıfat sahibi oldukları, gerektiğinde milletle beraber "ordulaşacakları" bir millet ve memleket davasıdır.

10) Türk Milliyetçiliği Türk'e, Türklüğe, Türk vatanına, İslâm dünyasına ve insanlığa hizmeti bütünlüklü bir felsefî anlayış hâline getirmedikçe, en başta Türkiye ve Türklükten bile tecrit edileceğini kavramak zorundadır.

11) Büyük ve medenî milletlerin milliyetçiliği, içe kapanmayı değil dışa açılmayı; Dünyaya kendi ülkesinden baktığı kadar, ülkesine de insanlığın yürüdüğü mecrâdan ve Dünyanın gittiği istikametten bakabilmeyi gerektirir.

12) Türk Milliyetçiliğinin kendi içindeki problemi de aynı mantığa tâbidir: Türkiye'ye milliyetçilik penceresinden bakmak yetmez; bununla beraber ve bundan daha çok, milliyetçiliğe de Türkiye'nin bütününden ve bütünlüğü üzerinden bakabilmek gerekir.

13) Dış politika her ülke için ve tabiatı icabı millî menfaatleri temin ve temsil mesleğidir, yani ister istemez millî olmak zorundadır; bizim esas ihtiyâcımız ve talebimiz bunun mahâretle, misâlini Mustafa Kemal'de gördüğümüz "kaplanvâri bir temkin ve sükûnet"le yürütülmesidir.

14) Milliyetçiliğin fikrî ve fiilî programının en kuytu köşesine dahi "askerî yayılmacılık" hevesleri sokulamaz. Türk Dünyası ve İslâm Âlemi ile münâsebetlerimizin kalıcı umdeleri kültürel alış-verişin derinleşmesi, iktisadî bütünleşme ve siyasî dayanışma çerçevesini aşmamalıdır.

15) Sorumlu ve serin kanlı bir milliyetçilik, "ithâl" edilmiş İslâmcılığa özenerek "Üçüncü Dünya"ya mahsus sığ bir anti-Amerikanizm ve yâhut iptidâî bir yabancı ve Batı düşmanlığı ile içine kapanamaz; aksi takdirde sıhhatli bir bölge ve Dünya muhasebesi yapabilecek ufku kaybeder.

16) Milliyetçilik, İslâm Dünyasına sırt çeviremeyeceği, Arap âlemini "çöl" jargonu ile küçümseyen çiğ bir Batı hayranlığının izinden gidemeyeği gibi, insaniyetle bağdaşmayan iptidâî bir anti-semitizmin değirmenine de su taşıyamaz.

17) Milliyetçilik, Hristiyan misyonerliği gündeme geldikçe coşup köpürmek yerine, el kadar çocuklarımıza İngilizce öğretirken, hiç olmazsa 32 Farz'la namâz sûrelerini de belletmek; onları yüzme havuzlarına taşıdığımız kadar arada bir ellerinden tutup câmi ile Cuma ile de tanıştırmaktır.

18) Mukaddeslerimizin saygı görmediği bir vatanı hiç tasavvur etmediğimiz gibi, vatansız ve istiklâliyetsiz bir mukaddesât bezirgânlığını da reddediyoruz! Vatanımızda, bayrağımızın altında ve mukaddeslerimizi başımızın üstünde taşıyarak var olacağız!

Gümüşhane STK’ları Ayaklandı; “Utanç Köprüsü” Gümüşhane STK’ları Ayaklandı; “Utanç Köprüsü”

19) Ülkücüler, geçmişte komünizme karşı verdikleri amansız mücadeleyi, üstelik tarihin onları sonuna kadar haklı çıkardığını unutarak, "emperyalizmin oyunuydu" türünden, tarih dışı ve kendilerini tekzib edici ucuz değerlendirmelerle küçültüp dünkü muhbirlerle işbirliği edemezler.

20) "Ülkücülük", Türk Milletinin ruhunda barındırdığı, mâşerî hâfızasında sakladığı millî, manevî ve tarihî iddiaya sahip çıkma azmidir. O "iddia"nın hakîkati, millet kadar ümmetin de, ümmet kadar insanlığın da geleceğine karşı kendini borçlu ve sorumlu görmeyi gerektirir.

21) Ülkücü Milliyetçiliğin hedefi, Türkiye'de "cephe"leşmek değil, hedef olduğu "husûmet"e karşı, Türkiye'yi tek cephe hâline getirecek bir azim, irâde ve gayretin sahibi olmaktır. Bunu başarabilirsek arkası nasıl olsa gelecektir.

Tarih ve Millet önünde saygı ile arzederim.

Cedit Mahfili adına Dr. Mustafa Çalık

Editör: TE Bilisim