70'li yıllara gelinceye kadar eğitim yuvaları marksist zihniyetin isgalindeydi.
Yüksek Okullardan başlamak üzere tüm eğitim kurumları bu tipleri üreten fabrika gibi çalışıyordu.
Bu durumun temel nedeni,Atatürk sonrası başlayan idarî ve eğitim kadrosundaki marksist yapılanmadır.
Bu yapılanmada öne çıkan dış destek Sovyet görünümlü ise de ABD'nin de destek verdiği bir gerçektir.
Ülkücüler dün sadece Sovyet ve Çin'in hedefi değildi.ABD'ninde hedefiydi.
Bunun en açık örneği 12 eylül ve halen devam eden MHP'nin içinde yer aldığı veya destek oldugu hukümetlerin hedefe konulmasıdır.
Son yillarda dikkat çeken husus Türkiye'nin geleceğine yönelik çeşitli tezler öne sürülmesidir.
"Ya küçülecek ya da büyüyecek"
Allaha şüıkürler olsun ki bugün Türkiye'nin Ülkücü Hareketin ileriyi gören politikaları sayesinde büyüme trendine girdiği dünyanın da kabülündedir.
Büyüme bir keyfiyet değil tarihin Türk Milletine yüklediği bir görevdir.
Türk ve İslam aleminin beklenti ve özlemi de bu doğrultudadır.
Varsın Emperyalizm sayesinde koltuğunu koruyan sözde islam devleti yöneticileri ile ileri karakolları Yunan ve Ermenileri karşımıza çıkarmaya devam etsinler.
Ülkücü Hareket milli olup tek kaynagı mensubu oldugu Türk Milleti'dir.Türk Milleti var oldugu müddetçe Ulkücü Hareket'te var olmaya devam edecektir.
Bu kutlu hareket günümuzde tüm Vatan sathinda sehitler vermeye devam etmektedir,
Bu nedenle son şehidi de olmayacaktır.
Kutlu Davamızın ilk Şehidi Ruhi Kılıçkıran başta olmak üzere tüm şehitlerimize Allah'dan rahmet diliyorum.
Mekanları Cennet olsun inşallah.
Editör: TE Bilisim
