YAD Tonyukuk Danışma Kurulu bildiri yayınladı YAD Tonyukuk Danışma Kurulu bildiri yayınladı
Yargıtay eşine ‘seni sevmiyorum’ diyen kocayı tazminat ödemeye mahkum etti. Kocasına beddua eden kadın ise daha az kusurlu bulundu.

Şanlıurfa'nın Bozova ilçesinde ikamet eden bir çift, boşanmak için Bozoya Asliye Hukuk Mahkemesi'ne müracaat etti. Mahkeme, 'konuşma hakkın yok, seni sevmiyorum' diyen davalı koca ile kendisine beddua ettiği ileri sürülen kadını eşit kusurlu bulup boşanmalarına hükmetti. Davacı kadın ‘kusur belirlemesi, tazminatlar ve ziynet alacağı’ sebebiyle davalı koca ise nafakalar ve velayet düzenlemesi sebebiyle mahkemenin kararının temyiz etti.

Dava dosyasını değerlendiren Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, yerel mahkeme kararının kısmen bozarak emsal bir karara imza attı. Velayeti anneye bırakılan çocuğun yargılama süresince babanın ailesi ile birlikte yaşadığı ve çocuğun masraflarının baba tarafından karşılandığına dikkat çekilen Yargıtay, Türk Medeni Kanunu kapsamında müşterek çocuk yararına tedbir nafakası koşullarının oluşmadığı vurgulandı. Bu durum karşısında çocuk yararına tedbir nafakası talebinin reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde kabul kararı verilmesi doğru görülmediğinin hatırlatıldığı Yargıtay, yerel mahkeme kararının ilgili kısmının bozmayı gerektirdiğine hükmetti.

KOCA DUYGUSAL ŞİDDET UYGULAMIŞTIR

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin kararında şu ifadelere yer verildi: "Davacı kadının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; mahkemece, tarafların eşit kusurlu davranışlarıyla evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı kabul edilerek tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; davacı kocanın birlik görevlerini yerine getirmediği, eşini uzun süreli olarak ailesinin yanına bıraktığı ve hastalığı ile ilgilenmediği ortadadır. Davalı koca eşine, 'Konuşma hakkın yok, seni sevmiyorum' diyerek duygusal şiddet uyguladığı, buna karşılık, davacı kadının da eşine beddua ettiği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya neden olan olaylarda, davacı kocanın davalı kadına nazaran daha ziyade kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Mahkemece bu yön nazara alınmadan tarafların eşit kusurlu olarak kabul edilmesi ve bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davacı kadının maddi-manevi tazminat isteklerinin reddi doğru olmamıştır."

Davacı kadının ziynet alacağının gösterilen delillerle kanıtlanamadığının vurgulandığı kararda, şöyle denildi: "Açıkça yemin deliline dayandığı halde, kadına yemin teklif etme hakkı hatırlatılmamıştır. Bu nedenle, mahkemece ziynet alacağı istemiyle ilgili olarak davacı kadına yemin teklif etme hakkı bulunduğu hatırlatılarak, kabul edildiği takdirde usulünce yemine ilişkin yargılama işlemlerinin yerine getirilmesi ve gerçekleşecek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi de usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. Temyiz edilen hükmün müşterek çocuk lehine hükmolunan tedbir nafakası yönünden davalı koca yararına, kusur belirlemesi, tazminatlar ve ziynet eşyası alacağı yönünden davacı kadın yararına bozulmasına oy birliğiyle karar verildi."

EŞLER GEÇİNEMEYEBİLİR AMA BİRBİRİNE DUYGUSAL VEYA PSİKOLOJİK ŞİDDET UYGULAMAMALI

Yargıtay'ın kararının isabetli olduğunu belirten Bursa Barosu Avukatlarından İsmet Özcan, şu görüşleri dile getirdi: "Çiftler birbirlerine zaman zaman böyle duygusal şiddet uygluyorlar. Ancak bunu ispatlaması zor oluyordu. Yargıtay'ın son zamanlarda verdiği bu tür kararlar yeni içtihat olarak oturacak. Artık davalarda duygusal şiddeti de dile getireceğiz. Bu kararla, önceki benzer kararlar istikrar kazanmıştır. Eşlerin birbirine karşı sevgi temalı olmaları lazım. Eşler geçinemeyebilirler ama birbirlerine nazik ve kibar davranmaları gerekiyor. İnsanların karakterleri zaman içerisinde birbirine uyum sağlamayabilir ama bu taraflardan birinin diğerine duygusal veya psikolojik şiddet uygulamasını gerektirmez."

Editör: TE Bilisim