YENİ TÜRKİYE YOLUYLA ADIM ADIM ÇÖZÜLME

 

                   Türkiye'de hangi yöntemlerle büyük kitleler yıllardır uyutuldu?Sorgulamadan uzak biat kültürünün bu derece gelişmesinin ve kabul görmesinin sebebleri arasında neler vardır? Son 12 yıldır,dönüştürülen,devşirilen, fiili bölünmeye paralel olarak; hukuki ve siyasal bölünmenin de eşiğine getirilmiş Türkiye'nin gerçeklerini görmezlikte hala ısrar edenlerin, gözlerine çekilen esrar perdesinin sebebi mucibesi nedir? Bu soruları yüzlerce çoğaltabiliriz.Her bir sorunun çok çeşitte cevapları  da mevcuttur..

 

                 Biz bu yazımızda en önemlilerden birisine atıf yaparak konuya girmek istiyoruz. Malum; siyasetin en önemli argümanları arasında sayılan üçlü temel öğe olarak,  ''reklam,propaganda ve ikna sanatı,..'' gelmektedir.

 

                   Ülkemizde  yaşanan birinci ve ikinci Habur rezaletleri , Oslo ve İmralı görüşme    pazarlıkları, yasal değişiklerle yapılan düzenlemeler, Avrupa Birliği muktesabatında ki anlaşmalar, çözülme sürecinde ki verilen tavizlere rağmen siyasi iktidar hala iş başında kalabiliyor ve iktidar oluyorsa, bunun bir çok sebebi olmakla birlikte belki de en önemli sebepler  arasında  propaganda tekniği olduğu görülmektedir... Diğer sebepler kısmen önceki yazılarımızda dile getirilmiş olduğundan,konuyu bu açıdan da irdelemenin yararlı olacağı kanaatindeyiz....

 

                                    ADOLF HİTLER'İN PROPOGANDA YÖNTEMİ

 

                     Çoğumuz bilmekle birlikte hatırlatalım. GOEBBELS, Nazi Almanyası'nın kitleleri uyutmak ve uyuşturmakla görevli ve işinde de son derece başarılı propaganda bakanıdır.Şu sözü meşhurdur:

                     ''...Bana vicdansız bir medya edin,size bilinçsiz ve şuursuz bir halk sunayım...''

                     Propaganda bakanı bu kişinin,ikinci dünya savaşında nasıl ve hangi yöntemlerle çalıştığına bir bakalım!..

Suriyeli ve İranlıların nasıl üniversite hocası yapıldığı ortaya çıktı Suriyeli ve İranlıların nasıl üniversite hocası yapıldığı ortaya çıktı

 

                     Zihin egzersizi ve analiz yapalım...İkinci dünya savaşında GOEBBELS ve ADOLF HİTLER; büyük yalanlarını büyük kitlelere nasıl ve hangi yöntemlerle inandırmışlardır?... Toplum psikolojisini kullanarak büyük yalanlarının peşine taktığı kitleler nasıl uyuşturulmuştur?..Hangi yöntemler kullanılmıştır görelim!..

 

                    ''....Büyük halk kitlelerinin anlayışı gayet sınırlıdır,zekaları azdır ama unutma güçleri muazzamdır.Bu gerçeklerin sonucu olarak her türlü etkili propaganda sadece bir kaç noktanın belirtilmesi şeklinde sınırlandırılmalı ve bu noktalar sloganlar halinde verilmelidir.Ta ki kitlenin en son üyesi bile sizin sloganınız sayesinde kendinden ne istenildiğini anlasın. Eğer seçilen bu sloganı feda eder ve meseleyi çok taraflı olarak anlatmaya kalktığınız anda etkiniz de silinecek ve sıfırlanabilecektir...Çünkü kitleler verdiğiniz bilgileri ne hazmedebilir ne de hatırda tutabilir.Bu şekilde  elde edilecek sonuç zayıflar ve nihayetinde ortadan kalkar.

                       Kurnazca ve devamlı propaganda ile insanları; cennetin cehennem, cehennemin de cennet olduğuna inandırmak mümkündür....Propagandaların etkili olabilmesi için en dar zekaya göre ayarlanmış olması gerekir.Heyecanlara hitap etmesi düşünce ile hiç bir ilgisinin bulunmaması önemlidir.Erişilmek istenen insan kitlesi ne kadar büyükse,bu kitlenin anlayış seviyesi o kadar düşük olur.Yalanın büyüklüğü ona inanılmasını sağlayan başıca ve en önemli faktördür.Kitlelerin ilkel basitliği içinde BÜYÜK BİR YALAN,UFAK BİR YALANDAN DAHA ETKİLİ OLUR.Çünkü kitleler küçük işlerde daima yalan söyleyebilirler ama büyük bir yalan atmaktan çok utanırlar...

                   Bu yüzden de büyük kalabalıklar,bu kadar büyük bir yalandan hiç şüpheye düşmezler ve bir insanın bir gerçeği bu  kadar saptıracak kadar ileriye gideceğine inanmazlar.Kısacası yalan ne kadar büyük olursa,kitlelerin de ona inanması ihtimali o derece  artar...''

                  Goebbels ve Hitler'in uyguladığı bir başka temel  propaganda ilkesi de şudur:

                    ''Tek düşman ilkesi'' Nedir bu?   ''...İnsanlara ve halka aynı zamanda birden çok düşman göstererek halkın kafasını karıştırmamak gerekir.Tek bir düşman üzerinde durun ve odaklanın ve halkın nefretini o düşman üzerinde yoğunlaştırın....''

 

                        Hitler,Yahudileri tek düşman gösterdi...Savaşa giden yolda çıkabilecek tüm engelleri bu ilke ile aşmasını bildi!...Sonunda ülkesini de ırkçı düşünce ile mahvetti.Bu ayrı bir konu....Peki Türkiye'de, 17 ve 25 Aralık siyasi depremlerin ve operasyonların ardından sonra tek düşman olarak kim gösteriliyor!?....

 

                    Kelimelerin ve değerlerin  içi boşaltılarak sihirli ve efsunlu hale getirilip dozajlar halinde sunulmaktadır. YENİ TÜRKİYECİLİK YOLUYLA ÇÖZÜLME hızla hedefe gitmektedir...

 

                   ''Analar ağlamasın, kan akmasın barış olsun,insan hakları ve demokratik haklar, ileri demokrasi, çözüm süreci, Avrupa Birliği muktesabatı, Anayasa'nın milleti ve ülkesiyle bölünmez üniter devlet yapısını değiştirmeye teşebbüs, Türk Kimliğini etnisiteye indirgemek, okullarda andımızın kaldırılması,  Ne mutlu Türk'üm diyene sözünün yasaklanması, Resmi tabelalardan TC ibaresinin kaldırılması, Türkçe'nin karşısına ikinci bir resmi dil dayatılması, Milliyetçiliğin ayaklar altına alınması ve ırkçılık sayılması, Ülkemizi bölmek isteyenlerle pazarlıklar yapılması, HSYK'nın yapısının değiştirilmesi,hukuki düzenlemelerle ve çıkarılan kanunlarla ülkenin siyasi ve hukuki alt yapısının değiştirilmesi,TÜRKÇE YER ADLARININ DEĞİŞTİRİLMESİ, Güney Doğunun fiili olarak PKK'ya bırakılması ve kamu düzeninin sağlanmakta acziyete düşülmesi bakanında bu durumu itiraf etmesi, özerk bölgelerin oluşturulması, Cumhuriyetin her değeri ile hesaplaşma içerisine girilmesi,.....'' Bu örnekler sayılamayacak kadar çoktur!...

 

                      YENİ TÜRKİYE, çözüm süreci ve  analar ağlamasın diye diye; ÖZERK KÜRT DEVLETİ'NİN  kurulmasına ve ülkemizin bölünmesine  ramak kalmıştır.Buna rağmen  parçalanmaya giden yolda, propaganda ve  vaadlerle nasıl inandırılmıştır?  Ve hala da inandırılmaya devam edilmektedir!...

 

                            Milli devlet ve Cumhuriyetle hesaplaşmak ve rövanş almak için fırsat kollayanların, en çok kullandıkları kelimelerin başında; '' Demokratikleşme,insan hakları, özgürlük,ileri demokrasi,evrensel değerler,özerklik,federalizm,anayasanın değiştirilmesi,....'' gibi somut olmaktan öte, ucu açık soyut kavramların sürekli  sakız gibi çiğnendiği görülmektedir.Ünlü Rus bilgini PAVLOV'UN psikolojide ki '' ŞARTLI REVLEKS'' metodu ile, Gobbelsin  propaganda taktikleri birleştirilerek ittifak halinde kitlelerin iradesi sakatlanmakta, toplum mühendislerinin uyguladığı '' Algı operasyonu'' ile insanlar etkisizleştirilmekte ve duyarsızlaştırılmaktadır... Aynı haşlanmış kurbağa misalinde olduğu gibi!...

 

                   Kelimelerin yüklendiği hakiki anlam ve değerlerin içi boşaltılarak, sevimli ve efsunlaştırılmış şekilde; medya, reklam, propaganda araçlarının her çeşidi ve psikolojik ikna yöntemleri  ile algı operasyonu yapılmaktadır...

 

                    Şu bir gerçektir ki; demokrasi, özgürlük,hak,hukuk kavramları kişiseldir. Evrensel değerler ve insan hakları olarak ön planda gelir. Mutlak kişi yararları yönünde korunması gereken  değerler bütünüdür. Fakat ülkemizde ise; sosyal guruplarla ilgili bir kollektif hak olarak sunulduğundan, bölücü terör masumlaştırılmaktadır. Toplumda ki kişilerin mezhebine, meşrebine , kökenine bakılmaksızın kişi yararına hakların tevdi edilmesinden çok; ülkenin bölünmesi anlamına gelen etnik gurupların eşitliği sağlanmak istenilmektedir...

 

                      İleri demokrasi adı altında çözüm süreci kamuflajı ile,zihinler bulanmaktadır. Ülkemizde milli kimliğimizin reddedilerek,sosyal bütünleşmenin sağlanacağını ve ancak bu şekilde  barışın geleceğini zannedenler ancak gafil olanlardır...Çözülme ismi üstünde,toplumsal işlevi sağlayan kurumların fonksiyonlarını icra edememesi demektir.

 

                        Çıkarılan yasalar,getirilen uygulamalarla 1923 Türkiye'sinden intikam ve rövanş alınmak istenildiği intibağı hakim olmaya başlanmıştır.Terör ile mücadele yerine müzakere yapılması bu sonucunda,getirilmek istenilen YENİ TÜRKİYE'DE  kısmen de olsa, milli ve üniter yapımız değişecektir.Milli egemenliğimiz,bölgesel özerklikler ve yeni kimlik tanımlamaları ile devredilecektir.

 

                       İspanya'da bölücü terör ile iş birliği yapan Batasuna Partisi Anayasa Mahkemesince kapatılmıştır.Acaba İspanya bizden daha mı az demokrasi ile yönetilmektedir? Fransa'da ise bu tür partilerin bırakın faaliyeti açılması bile yasaktır.Hatta Almanya anayasasında, ülkenin milli birlik ve bütünlüğünün tehlikeye girmiş olması halinde,Alman milletine meşru müdafaa hakkı  veren ibareler mevcuttur.

 

                       Ülkemizde ise; Anayasa'dan Türklüğü kaldırmanın, milli ve üniter devlet yapımızın bozulmasına engel teşkil eden maddelerin kaldırılması savaşı verilmektedir. Milli egemenliğimiz, Yeni Türkiye yolu ile devredilerek özerk Kürdistan'ın yolu açılmaktadır...26.11.2014

 

                                                                                                 Türk Ocakları

                                                                                           Ümraniye Şube Başkanı

                                                                                                 AV.Faruk Ülker              

Editör: TE Bilisim