Türkiye gündeminin en önde gelen maddesi yine anayasa yapılmak istenmesidir. Tabii ki konu bu olunca aşırı sol döneklerine, Türkiye’nin ufalanarak demokratikleşeceğine inananlara, dıştan kumandalı bazı vakıf ve derneklere önemli görevler düşüyor. Acaba Türkiye’nin en önemli sorunu anayasa mı? Üstelik ülke ihtiyaçlarına göre bir anayasa değişikliği değil; tezgâhta olan yeni anayasa adı altında 2000’li yıllarda kurulmak istenen Yeni Türkiye macerasıdır.

Milli egemenliğimiz kaldı mı? Milli egemenliğimiz kaldı mı?

Anayasalar ve anayasa değişiklikleri her iktidarın mutlaka iz bırakabilmesi için sürekli değiştirilecek bakkal defterleri değildir. Bizde yasa değişiklikleri yerine anayasada değişiklikler düşünülür ve önemsenir. Anayasanın değiştirmede yasaların önüne çıkarılması anayasamızın bazı iç ve dış çevrelerin beklenti ve görüşlerine göre dönüştürülme çabalarının merkezi olmasındandır.

5-6 yıl önce yapılan Anayasa tartışmalarında olmayacak görüş ve dayatmaları kamuoyunun önüne dikip sözde gündem yapanların talepleri unutulmuş değildir. Hedef öncelikle anayasanın temel ilkeleri ve “değiştirilemez, değiştirilmesi dahi teklif edilemez” denen maddeleri ile 66.madde ve bununla yakından ilgili maddeleridir. Burada yapılmak istenen değişiklikler milli devlet ve üniter yapımızı çokkültürlülük çıkmazına sokarak ülkeyi federal bir yapıya dönüştürme amacı taşımaktadır. Acaba 66.maddede mevcudu değiştirip milli devlet anlayışından uzaklaşarak, insanlarımızı birbirine ötekileştirerek, milli kimliği dışlayarak, farklılıkları kutsallaştırmak, ülkeyi bölerek sözde bütünleştirme çabaları demokrasiyle ve milli bağımsızlık ile bağdaşabilir mi? Vatandaşları etnisitesi ne olursa olsun; kurucu unsur ve iradenin ve büyük çoğunluğun kucakladığı bir toplum gerçeği bazılarını neden rahatsız eder? “Sen benden değilsin; ben senden değilim” şeklinde bir ayrıştırma ülkenin hangi sorununu çözecektir? T.C. yeni kurulmakta olan ve tamamlanmamış bir devlet mi? Yoksa bizim haberimiz olmadan 15 Temmuz’u gerçekleştirmeye çalışan sözde dostlarımız ve onların kapıkulları acaba iktidara mı geldi? T.C.’nin tarihi Yeni Türkiye olarak 2000’li yıllarla mı başlatılacak?

1982 Anayasası bir darbe anayasası olmaktan çıkmış olduğundan habersiz bir yığın insan var. Yapılan onlarca değişiklik Anayasa’yı darbe anayasası olmaktan çoktan çıkarmıştır. Önemli olan Anayasa’mızı tepki anayasacılığından uzaklaştırmaktır.

Ciddi ve sorumlu bir STK olarak Aydınlar Ocağı Genel Merkezimiz anayasa konusu üzerine gerektiği gibi eğilmiş, garip bir yeni ve eski ayırımına gitmeden, görüşlerini bir heyetle TBMM Anayasa Komisyonu’nda ifade etmiştir. O tarihten bugüne sürekli diğer Ocakları ve üyelerimizi bu konuda düşünmeye ve katkı yapmaya davet etmiştir. Anayasa Komisyonu’ndaki görüşlerimiz bazı ilavelerle bir kitapçık halinde yayımlanmış ve mümkün olduğu kadar geniş bir çevreye dağıtılmıştır. Ayrıca yapılan şura ve toplantılarda beklentilerimiz üyelerimize anlatılmıştır. Vatandaş olarak vatanımıza sahip çıkmak ve ihanetlere karşı durmak mecburiyetindeyiz. Bunun için mutlaka hukukçu olmak şart da değildir. Milli hassasiyet sahibi olarak Türkiye’de dönen dolapları ve Dünyadaki değişmeleri, Türkiye’nin kuşatılma çabalarını fark etmek yeterlidir. Bize Ege’de, Akdeniz’de ve Ortadoğu’da hayat hakkı bile tanımak istemiyorlar. Bu gerçekler karşısında basit ayrılıkları bitarafa atarak birlik olmak durumundayız.

Mustafa  E. ERKAL

Editör: TE Bilisim