15 Temmuz 2016’ye gelene dek sorgulanamaz bir saha oluşmuştu… Sisteme muhalefeti meşrulaştıran karineler ile bezeli bir bilinç, bir mağduriyet mitosunda giden tehlike!
Neydi o?!.
Cumhuriyet, Müslümanları ezmekte ve onların hakkına tanımamaktadır, diskuru… Said Nursi ile.. Menderes, 28 Şubat vb süreç avcılarının takkıye ile birlikte ustaca bezediği bir hinlik savaşı. Zahirde bulunan sathi referans ve hikmetten ıraksal İslamcı/Cemaatçi düzenek anlayışına reverans verenler iktidar olunca… Yaşayıp yaşayabileceğimiz en tehlikeli saatlerin akrep yelkovan mekaniğinin hızla işlemekte olduğunun farkına varamadık!
İslam, sancılı bir coğrafya ve beşeriyet sarmalında kendini bulma mücadelesinde bin pare olmuştur! Her tarikat, cemaat, pir, şeyh ve çatısında mezhep boğazlaşmalarının pek anlamsız ve gerçek dışı olmadığı ise bilinmelidir. Said Nursi tilmizine dayanan efsunlu bir dil, mehdilik sanrısında olağan dışı güçler vehmedilen bir kişinin peyda olmasıyla gelinen sonuç, elbette pek çok tetkik ve sosyal, sosyokültürel, sosyopsikolojik, tarihi tespitlere ihtiyaç duyuyor!
Bir general nasıl olur da iradesini ve taşıdığı üniformanın şerefini ihanet sarmalında ipotekler?
Biz Müslümanız ve mağduruz mottosuyla yola çıkanların, düşman tanımlamasına hedefe koydukları laik/seküler nizamın silahlarıyla(!) simetrik mücadele metodunu kontrol edemedikleri 15 Temmuz’da kendi göstermiştir. Siyasi hükümet alenen Cumhuriyeti ateşin içine atmakla sorumludur. Yangından kurtaran ise millet ve Türk Devlet Felsefesi’nde irade sabitesini koruyan silahlı kuvvet mensuplarıdır.
Bir daha anladıklarımız!
Devlet nizamında asla bir cemaat mantığı carileşemez! Müsaade edilirse kimin nereye varacağı, vardıralacağı bilinemez!
Eğitim sistemi ve diyanet öğretisi sağlam ve bize matuf referanslarla kaideleşmez ise böyle tekerrürler ihtimal dahilinde kalmaya devam eder.
Şu, bu cemaat başının dediklerinden ziyade; Yesevi, Maturidi ve Ebu Hanefi’nin ne dediklerinin önemi acilen tekrar kavranmak durumundadır.
Unutulmaması gereken de Türk Milliyetçilerinin devlet ve millet bekasında taşıdıkları hayati görevdir.
Yeni sitem yapılanmasında ibret alınacak yığınla hadise, önümüzde duruyor. Din, eğer ki sağlam referanslarla günden teşkilinden soyutlanırsa boşluğun kimlerce, nasıl doldurulacağının hesabı zordur. Devlet, burada teyakkuz halinde olmazsa…
Hilafsız, komplolardan uzak bir kafayla bilelim ki; TC Devleti ciddi bir badireden dönmüştür. Süreç bitmedi, hala devam ediyor… Devlet devlettir; cemaat ise cemaat… Sınırlar ve kurallar vazıh şekilde beyan olmadan, tatbik edilmeden sorun hal çaresini bulamaz! Hele ki bu yaşadıklarımızın unutulması, asla kabul edilemez.
Burada aklını başına devşirmeleri gerekenler, elbette İslami referanslarla hata katsayısını defalarca aşanlardan başkası değil! 1000 yıllık tecrübeye bakın ve aynı hataları tekrarlamayın!
Murat Taşdan
Editör: TE Bilisim