"Bu kadar cehalet ancak mektep marifetiyle mümkündür" dediğimiz zamanlar olmuştur. 

     Şimdi de "bu kadar aptallık, ancak stratejiyle mümkündür!" denilecek yerdeyiz. Edebiyattaki "tecahül-ü arif" gibi bir şey… Argocuların "kerize yatmak" dedikleri durum… 

Zafer Partisi Ümraniye İlçe Teşkilatı şehit olan altı askerimiz için yürüyüş.. Zafer Partisi Ümraniye İlçe Teşkilatı şehit olan altı askerimiz için yürüyüş..

     Son buhranlı saatleri, bu düşünceyle geçirmeye çalışıyorum. 

     Yani "devlet, bütün bunları bilerek, bir plan ve akıl dâhilinde yapıyor; ahmak gibi görünüp, rakibi bir yere çekmeye çalışıyor!" gibi bir şeyler düşünmek istiyorum; olmuyor. 

     Eskiden gazetecilerde çevreye pek yayılmayan, basında yer almayan "off the record" bilgiler olurdu! Hatta vatandaştan biraz fazla bilenler, asla heyecanlanmaz, kızmaz, üzülmez, "bildiği kadar bilmeği şeylerin de olduğunu" düşünerek, başı dumanlı bir "enkırmen" gibi, efe efe gezerdi. 

     O yıllarda, devletin çelik çekirdeği henüz kırılmamış, özel kuvvetlere çuval geçirilmemiş, kozmik büroya girilmemiş, Genel Kurmay Başkanı terörist diye hapse girmemiş ve teröristler henüz Şırnak'ta çevirme yapıp trafik cezası kesmemişlerdi. Atatürk heykelleri ve okullar da yerli yerinde duruyordu.

     Ben bir haftadır, "devlet aklı, Peşmergeyi acaba hangi vakit, hangi güzergâhtan geçirir de gereksiz Habur manzaraları yaşamayız" diye düşünürken, adamlara resmen cumhuriyet bayramı günü Barzani bayraklı "fener alayı" yaptırdılar. Benim bildiğim kadarıyla "tezkere"de bu yoktu.

     Çevreden konvoya katılanlar, Irak devletine ihaneti ve ABD'ye gönüllü ajanlığı hatırlatan 21 köşeli yezidi yıldızını, tarihin en şanlı bayrağı olan Ay Yıldıza tercih etmişlerdi.

     Bu Peşmerge geçişi, Türk izzet-i nefsinin, 6. Filo'nun İstanbul'a gelişinden bu yana yaşadığı en ağır travmadır. Bu seferki ondan da ağırdır; çünkü bu kez sadece tayfalar, hem de alkışlanarak gelip geçmişlerdir. Şimdi gelelim AKP'nin "off the record"una! Yani bu aptal siyasetin kozmik tarafına!..

     Bizim, yani MHP'lilerin kızıp öfkelendiğine, bağırıp çağırdığına bakan İç İşleri bürokratları, İstihbaratçılar, Hükümete yakın "derin akredite" gazeteciler, şöyle düşünüyorlardır:

     "Bir şeyden anladıkları yok bağırıp duruyorlar. Olanı biteni bilseler bizi alnımızdan öperler."

     Bunu derken de muhtemelen, Apo'yu kandırmakta olduklarını, örgütü süreç diye uyutarak eylemden soğuttuklarını. Hatta Suriye'ye yönlendirip IŞİD'le çatıştırdıklarını, son iki yılda TSK'nın vuramadığı kadar PKK'lının iki ayda IŞİD tarafından öldürüldüğünü ileri sürecek, bize Çeçenlerden filan bahsedeceklerdir.

     Bununla da kalmayacak muhtemelen, "IŞİD'i, Kobani'ye kendilerinin saldırttığını, PKK'yı ve PYD'yi Peşmerge'ye muhtaç hale getirerek düşman Kürtleri, dost(!) Kürtlerin kanatları altına doğru itelediklerini" söyleyeceklerdir.

     Fırsatı bulmuşken, "Erbil'in bundan sonra bizimle daha kolay bütünleşeceğini, çünkü bu koridor olayında, 'Türkiye'nin Kürtler için ne kadar önemli bir ağabey olduğunu' herkesin gördüğünü" de söyleyecekler... Sözü, "Türkmenlerin selametine" kadar götüreceklerdir.

     Hatta bize göstermedikleri bir özel ajandaları daha olacaktır: "Kobani'de bunca PKK'lıyı öldüren, Kandil'dekileri 'yan gelip yatan' durumuna düşüren IŞİD'in, Türk kamuoyuna eskisi kadar 'vahşi' gelmemesi, bu örgütle kafa dengi olduğu bilinen AKP'nin elini rahatlatacaktır."

     Kamuoyunda biraz da havuz medyasında çıkan "IŞİD 300 PKK'lı öldürdü!" veya "Kobani düştü düşecek" haberleriyle pompalanan IŞİD sempatisi, eğer Kobani düşerse "hayranlığa" kaybederse "yürek sızısına" dönüşecektir. Bu da kamuoyunun olayları mezhebe göre düşünmeye başlamasına ve yavaş yavaş AKP'nin 2023 Halifelik vizyonuna ısındırılmasını sağlayacaktır.

     Evet, bu ve buna benzer pek çok "devlet aklı"na uygun faraziyeler alt alta sıralanabilir ve AKP partizanları, "Ustanın bir bildiği var" demeye devam edebilirler. Ancak, eğer her fırsattan fayda çıkarmayı bilen o "kısır didişme ustası" Erdoğan'da bu kadar "devlet aklı" olsaydı:

     1- Sevkiyat güzergâhını "askeri bölge" ilan eder ve yolu bir günlüğüne trafiğe kapatır, yayaların geliş geçişini de yasaklardı. Kobani'de IŞİD'e cariye olması an meselesi olan Kürt kızları için bu kadar fedakârlığa katlanmayan Kürdün de "canı cehenneme"ydi!

     2- Peşmerge'nin PYD'ye yani PKK'ya destek olmak üzere Kobani'ye geçişinin, "PKK'nın eylemsizlik şartına bağlı olduğunu" ilan eder ve Astsubay Nejdet Aydoğdu, Diyarbakır pazarında vurulduğu an "Öcalan katilleri polise teslim edene kadar sevkiyatın durdurulduğunu" açıklardı.

     3- "Benim ülkemde, hem askerimi vurup hem de benden yardım isteyemezsin!.." derdi.

     Ama demedi… Çünkü bu "aptal politikanın kozmik tarafı" filan yoktu!

     "6. Filonun ucuz tayfaları" Saddam'ın uzatmalı Cumhuriyet muhafızlarıyla kapışmaya gidiyordu.

 

Editör: TE Bilisim