ODA TV'nin çok okunulan ve yazıları hep paylaşılan yazarı Nihat Genç, son yazısında AKP'nin gittiği yolun nasıl da ANAP ve DYP'ye benzediğini ve çok artık çöküşün başladığını yazdı.

İşte o yazı:

TAYYİP DÜŞERKEN - Nihat GENÇ

Önce, Devlet Bahçeli’nin ‘Perinçek’ saldırısıyla ilgili birkaç cümle söylemek istiyorum. Balyoz-Ergenekon operasyonları süreci başlarken SKY TV’den kovuldum, bir zaman sonra ART TV’de sonra Halk TV’de ve sonra Ulusal Kanal’da çok uzun süre ekranlarda bir ve iki saat uzunluklarda toplamda beş yüzün üstünde program yaptım.

İftiralar suçlamalar tutuklamalar ve polis baskınları sürüyor ve gaz bombaları eşliğinde stüdyoya giriyorduk. Ulusal Kanal’ın tutuklanmadık genel yayın yönetmeni kalmadı. Kanalın değil maaş vermek çalışanlarına dolmuş parası dahi veremiyordu.

Sayın Bahçeli’yi ilgilendiren taraf ise şu: Ordudan yüzlerce yüksek subay atıldı. Yedi yıl kesintisiz ekranlarda bu subaylar linç edildi. Bu yüksek subayların içlerinden kendilerini MHP’li ve ülkücü olarak deklare edenler, Engin Alan, Mustafa Önsel ve namı diğer Yörük Ali Paşa’ydı.

Böyle şeyleri söylemek soylu insanlara yakışmaz, ancak, bu süreçte Müyesser Yıldız’ın olağanüstü çabaları destan boyutundadır, söylemek zorundayım, çünkü Bahçeli’nin çok yakın adamları bugün Müyesser Yıldız’a Fetö’den dosyası var diye iftira edebiliyor. Bu süreçte ben de hem bu kanallara çıkıyor hem de ODA TV’de yazıyordum.

İftira atılarak tutuklanmış hiçbir subayımıza bu kanallarda ocu bucu şucu demedik, iktidar ortakları ve yandaşları gibi MHP’li faşist ırkçı ayrımları ve tanımlamaları hiç yapmadık, hatta facebook ve twit sayfalarımızda boylu boyunca resimlerini koyduk ve bu isimleri yıllarca onurla savunduk ve hiç kaldırmadık, çünkü bunun adı ‘vatan savunmasıydı’.

TÜRK MİLLETİ OLABİLMEK… TÜRK MİLLETİ OLABİLMEK…

Ancak bilen bilir içten içe MHP hiç değilse siyaseten kendi mensubu subaylara neden sahip çıkmıyor, neden mahkemelerine gitmiyor, neden bir açıklama yapmıyor, diye birbirimize soruyorduk, ve, MHP’li kitleler MHP yönetimine karşı vicdan azabı duymasın diye bu sessizliği dahi konuşma ve yazılarımızda dillendirmiyorduk.

Oysa bugün soğuk savaş günlerinden kalan düşman diliyle Bahçeli’nin saldırdığı Perinçek o günlerde ayrım-gayrım yapmadan hepsine sahip çıktı.

İmkanımız olsa da o günlerde MHP’li ve ülkücülerin kanalımıza gönderdikleri yüzbinlerce mesajı okuma şansına sahip olsak.

‘Biz sizi böyle bilmiyorduk’ diye başlayan ve ‘sizin bu mücadeleniz karşısında bugün bizler kendimizden utanıyoruz’ diyen binlerce mesaj.

Sayın Bahçeli, arkasına CIA ve Nato’yu almış Fetö’nün Türk Silahları Kuvvetleri’ni bitirme tasfiye istila operasyonları sürerken geçtim Türk Ordusunu hiç değilse ‘kendi dava ülkü arkadaşlarını’ fırtınanın geçmesini beklemeden, koruyabilip sahip çıkabilseydi.

O günler unutulmadı, o günler tarihin karanlık sayfalarında değil bu topraklarda yaşayan nefes alan herkesin taze taze hafızasında kayıtlıdır.

Mesela ben dürüst soylu bir lider olsam, en zor günlerde göğsünü Fetö saldırılarına siper etmiş ve nerdeyse her üyesi hapse atılmış bu insanlara karşı, hadi geçtim şükran borcunu, hiç değilse soğuk savaşın çatışma dilini, bu kadar kolay kullanmazdım.

Sayın Devlet Bahçeli, ülkemiz büyük felaketler yaşadı ve dersler çıkardı, bu derslerin en büyüğü şudur: Soğuk Savaş’ın çatışma dili ve sonrası Sovyetler’in çökmesiyle dünyada estirilen neo-con fırtınanın dili: ‘gladyö’ dilidir.

Halkımız artık bu gladyö dilini kullananları tanıyor ve bu dilden iğreniyor.

Sayın Bahçeli, uzun süre uyumuş soğuk savaş günlerinde dona kalmışsınız, artık vatansever olabilmek için  gladyönün bu diline karşı çıkabilmelisiniz.

ANAP’IN SON GÜNLERİNE NE KADAR BENZİYOR

AKP çözülüyor, emareler ANAP’ın ve Tansu’nun son günlerine ne kadar benziyor.

Refah Partisi’nden ayrılan yenilikçi grup Tayyip-Gül-Arınç’ın o günlerdeki fotoğrafıyla bugün MHP yönetimiyle bağları kopartan Ümit Özdağ-Akşener-Ogan fotoğrafı.

AKP’nin tez zamanda yıkılacağı işaretleri gelmeye başladı.

Pazarın genişlemesiyle Tayyip’in gücünün büyümesi ve şimdi pazarın küçülmesiyle Tayyip’in bitiyor oluşu.

ANAP sata sata hiçbir şey bırakmamış ve son, kamu lojmanlarına kadar sulanmıştı.

Şu meşhur fonları icad eden Özal’dı, bütçe disiplini dışında yeni kaynak oluşturmak için, AKP döndü dolaştı bütçe denetimini devre dışı bırakan fonlara can simidi gibi yapıştı.

Güvensizlik halkın içine yerleşti mi bir daha iflah olamazsınız, AKP artık güven vermiyor, güven verecek politik bir yüzü ve politik bir hamlesi kalmadı.

ANAP yola çıkarken meşhur dört eğilimli kadrosunu döke döke sonunda dibini buldu, AKP’de yola çıkarken yanında olan Abdülatif Şener, Ertuğrul Yalçınbayır, Erkan Mumcu, Ertuğrul Günay.. nicesi… an itibariyle AKP’nin en büyük muhalifleri oldu.

Şu sahneye bakın geride kalanlar, ekranlar ve gazeteler ‘siyasetle’ ‘ülkeyle’ hiç ilgisi olmayan kabadayıların eline geçti, akşama kadar Atilla Taş, Can Dündar, yok Gülse Birsel bunu dedi, vay niye dedi tartışmaları.

Siyasi tartışma kanallarının izlenme oranları sıfır, halk merak da etmiyor, Sürvivar ülkenin sığındığı tek program, o günlerdeki magazin dergilerinin ve Televole kültürünün çığ gibi büyümesine ne kadar benziyor.

 Halk ne söyleyeceklerini artık ezberlediği nursuz insanların yüzünü bir dakika görmek istemiyor. Tartışma proğramlarından gına geldi. Kitleler bu proğramların yüzüne bakmıyor iğreniyor, ikrah ediyor, AKP bu yandaş proğramlarda güya tartışmayı kazanmak isterken rezil oluyor, bu boş boş konuşmaları savunmaları ANAP’ın DYP’nin son günlerine ne kadar benziyor.

ANAP’ın çöküşü Özal’ın Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmasıyla start aldı. Ne kadar benziyor Binali Yıldırım’ın düşük profili Yıldırım Akbulut’a… Ne kadar benziyor Binali beyin şakaları Yıldırım Akbulut fıkralarına.

ANAP yükselirken, medya yorumcuları, ‘ANAP artık kalıcı parti olmuştur’, ‘ANAP artık Türkiye partisidir’, ANAP yüzlerce yıl yaşayacak, sözleri hala hafızalarda.

ANAP’ın meşhur anketçilerinin şişirilmiş rakamları ve önce anketçilerin inanırlığını yitirip piyasadan kaybolmaları, ne kadar benziyor.

Öyle ki ANAP’ı siyaseten en zengin parti ve ANAP siyasetini yıkılmaz ‘din’ haline getiren algıyı onlar yaratmışlardı.

ANAP, DYP kendi maaşlı destekçileri (güya) liberallerle yollarının ayrılması, ne kadar benziyor.

Yıkılmaz denilen ANAP halkın gözünden bir düştü pir düştü, götüyle kuş tutsa, yaranamaz hale geldi, ama her şey dört-beş yıl gibi uzun bir can çekişme sürecinde yavaş yavaş oldu, bu yavaş yavaş un ufak süreci, yavaş yavaş altının oyulması süreci, ne kadar benziyor.

TAYYİP BEY'İN DÜŞÜŞÜ BAŞLADI

Tayyip bey artık istediği kadar ağzıyla kuş tutsun, düşüş başladı.

ANAP’ın yağma-talan politikaları öyle derinleşti ki bir zaman sonra yağma-talanı çok istediği halde durduramadı, çünkü yağma-talan-ihale dışında politik bir motivasyonu yoktu.

Sağ muhafazakar partiler yağma-talan-ihale dışında politik motivasyon bulamaz, savaş milli irade hamaseti dışında, ANAP’ın DYP’nin çöküşü, Tansu Çiller’in depresyonlu günleri Bahçeli’nin bu öfkesine ne kadar benziyor, ah Tayyip’in zenginlerine yeni ihale bulamayışı, ne kadar benziyor.

Ne kadar benziyor, Özal Cumhurbaşkanı olunca, Özal’a bağlı gazetecilerle başbakana bağlı gazeteciler arasında savaş çıktı.

Ne kadar benziyor, Özal’ın meclisi teğet geçen kanun gücünde kararnameleriyle Tayyip Erdoğan’ın KHK’ları.

Her siyasi çatışma ANAP’ın ilk on yılında ANAP’a zaferle dönüyordu, düşüş başladıktan sonra, her açılan tartışma ANAP’ı yormaya başladı, başkanlık tartışmaları ilk defa ANAP’ın çaresiz kaldığı o günlerde başladı, bu yorgunluk ne kadar benziyor? Kim ne laf etse ottan boktan kıllanmaları kıldan tüyden ürkmeleri, ANAP’ın DYP’nin son günlerine ne kadar benziyor.

ANAP gün geldi esmeyen rüzgar yağmayan yağmur oldu, bu zalim hazin gerçeğe medyanın inanması dahi uzun yıllar aldı, yıkılışına inanmamanın bu inadı bu uzunluğu, ne kadar benziyor?

ANAP’ı DYP’si bankaları bitirdi maaşları ödemeyecek günlere geldiler, çok yakındır, tahminim referandumdan sonra, maaşlar yine nema adı altında kesilmeye başlar.

İçi boş da olsa siyasette hareket çok şeydir.

Ancak ‘hareket’ çekecek siyasi figür canbaz lazım, ortalık gestapodan komiserden geçilmiyor, bunlar zaptiye gücüdür, siyasi güç değil.

Ne kadar benziyor AKP’de kaç Fetöcü var şüpheleri, Susurluk’un meşhur derin devletinde hangi siyasilerin ayağı var tartışmalarına…

Düşüş başlayınca hiçbir gözdağı hiçbir hamaset artık işe yaramıyor.

Sarsıntıyı ilk hissedenler yatağını ayrı sermeye başlar, ne kadar benziyor düne kadar iktidarın bahçesi olmuş irili ufaklı sağcı İslamcı partilerin yataklarını ayrı sermeye başlaması.

Menderes’ten Tayyip’e med-cezir değişmedi.

Partiler önce açılıyor genişliyor ve kitlelerini zenginlikle boğuyor, sonra, sular çekilmeye başlıyor, bir bardak suya muhtaç hale gelince birbirlerine iftiralar kaçışlar başlıyor, bu birbirlerini yemeleri ne kadar benziyor ANAP’ın DYP’nin son günlerine.

İç politikada şansı kalmayan Tansu’nun ‘kardak’ savaşıyla Tayyip Erdoğan’ın kardak savaşı ne kadar birbirine benziyor.

ANAP ve DYP günlerinde afralı tafralı dev gibi görünen siyasetçilerin birkaç yıl içinde süt dökmüş kediye dönüşmelerini gördük, ne kadar benziyor.

AKP’nin ağır topları nerde? Suçlara artık ortak olmayayım diyen bir sessizlik, on yıllarca esip gürleyenler kafasını çıkartamıyor.

Demir yoruldu, yıpranmaları tamamlandı ve çürüme ve pas çağı başladı, halk arasında cıvata tutmuyor derler yalama oldu derler, hala 28 şubat hala başörtülü bacımı okula almadılar, diyen, aynı lafları dön dolaş söyle yalama olmayan siyasetçisi kalmadı.

Yürekten kalpten coşkuyla köşesinden ‘evet’ diyecek tek bir yazarı kalmadı, ne kadar benziyor ANAP’ın nüfusuna geçirdiği medyanın son günlerindeki ürkekliğine.

İŞİD bombaları, doların yükselişi, ekonominin dibinin son kuruşunun görünmesi, ne kadar benziyor, AKP’nin de ‘simleri’ döküldü.

Bu saatten sonra istediği kadar bağırsınlar, istedikleri kadar tezvirat istedikleri kadar yalan dolan istedikleri kadar suçlama yapsınlar, düşüş başladı.

Korkum o ki zirveden bu dönüş, çığa dönüşecek.

Korkum o ki, bu çığ, özellikle CHP yönetiminin değişmemiş ve hazırlıksız yakalanmasıyla muhalifleri de önüne katacak.

Planı proğramı ve projesi hazır ve kamuoyuna ‘adayız’ diye fotoğraflar verenler, yani hafriyat kamyonlarında hazır bekleyenler, enkaz yerine ilk ulaşacak siyasetin yeni yüzleri olacak.

Türkiye’nin üstüne büyük bir siyasi çığ düşüyor, tıpkı ANAP ve DYP’nin son günleri gibi iktidar partisi birkaç yıl bu çığın enkazından kurtulmak için boş hamlelerle ülkenin vaktini enerjisini biraz daha çalar, kaosu biraz daha tırmandırır…

Ve kaçmayanlar saklanmayanlar, lafını kimliğini karakterini sağlam tutanlar, siyasi sahnede yavaş yavaş görülmeye başlar…

ANAP’ın DYP’nin başına gelenlerin aynısı AKP’nin başına geliyor.

Yalanları dolanları yağmaları hamasetleri ne kadar benziyor?

Allah’ın takdiri ilahisi Allah’ın takdiri ilahisine, ne kadar benziyor?



Editör: TE Bilisim