Akp’ye oy ver (!) Fevzi KÜÇÜKKAHVECİ kaleminden.. Akp’ye oy ver (!) Fevzi KÜÇÜKKAHVECİ kaleminden..
 Partisinin grup toplantısında konuşan MHP lideri Devlet Bahçeli 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun takipsizlik kararı verilerek kapatılmasını ağır bir dille eleştirdi. Bahçeli ayrıca çözüm sürecine ve Kobani olaylarına karşı da ağır eleştiriler getirdi.
29 EKİM RESEPSİYONUNA KATILMAYACAK

Bahçeli öte yandan konuşmasının ardından, AKSaray'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan evsahipliğinde düzenlenecek 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı resepsiyonuna katılmayacağını da açıkladı. Bahçeli, Anıtkabir'deki törene katılacağını, resepsiyona ise katılmayacağını söyledi.

Bahçeli'nin konuşmasından satır başları:

Haksızlığa hırsızlığa ve hukuksuzluğa karşı adaletin harekete geçmesi hakkında hangi mantıkla darbe diye küçültülmüştür. İranlı suç makinesine hayırsever denilirken sorun olmayacak da savcılar ve polisler adaletin yanında durunca mı ajan, hain, haşhaşi ve komplo uydurmaları ağızlardan kurşun gibi çıkacaktır. 

Sayın Erdoğan bilesin ki böyle bir dünya yoktur, olamayacaktır. 17 25 Aralık rüşvet ve yolsulzuk soruşturması zahiren örtüldüğüne göre biraz tebessüm ettirici şu soruların cevabı en tabi hakkımızdır. 



Yatak odasında para madeni işlettiğinden Zerrab'ın önüne yatan zavallı içişleri bakanının evladına ait yedi adet çelik kasada biriktirdiği 1 buçuk milyon lira iade edilecek midir? Demek ki savcı kasaları somut delil görmemiş, paraların kaynağını merak etmemiş, makul bulmamıştır. 

Ayakkabı kutularına koymak gibi zararlı alışkanlığı olan banka müdürünün paralarına ne olacaktır? Montaj piyes denilen yüzlerce tape, ses ve fotoğrafın ve 29 klasörlü delil dosyasının başına ne gelecektir. 

17 Aralık,'tan aylar önce MİT tarafından Başbakana sunulan kara para aklama raporu nasıl imha edilecektir. 700 bin liralık saat ne olacaktır? 

Bakaracı Makaracı eski bakanın çikolata kutularında aldığı ki büyük ihtimalle bu yüzden şeker hastası olmuş, 5'er yüz bin dolarlık paralara ne olacaktır? 

Bundan sonra insanın adamım, şuyum buyum diyerek ortalık yerde gezecekler mi? Seçeneğimiz maalesef yoktur eğer bunlar adamsa, adamlık ve insanlık silbaştan tekrar tarif edilmelidir. 

17 Aralıkta babayla evladı arasında geçen para sıfırlama sohbeti, soygun konusunda uzmanlaşmak isteyen acemi çaylakların dinlemesi gereken diyaloglara ne olacaktır. Para sıfırlanabilir velakin adalet sıfırlanamaz. Hukuk sıfır çekmez çekemez. 22 Nisan 2014 tarihli Meclis grup konuşmamda 17-25'in kimin sıfatı olduğunu boşuna söylemedim. 17-25 Rumuzlu kişiye sesleniyorum. O kendini iyi bilecek. Değil Çankaya'ya değil sözde Aksaray'a uzaya da çıksan nefesimiz ensende elimiz yakandadır. 

Türkiye'nin ilk yaralayıcı yolsuzluk enkazını mutlaka temizlemek şarttır. Görevi ne olursa olsun şüphelileri mahkemeye çıkarmak bizim namus borcumuzdur. Türk milleti 17-25 Araık defterini kapatmamıştır. 

Bu hamur daha çok su götürecektir. En büyük yaptırım vicdandır. Fazilet ahlaki olgunluktur. Faziletli insan vicdanı rahat insandır. Beraat önce kalplerdedir. Binlerce şükür ki MHP faziletli mensupları ahlak kahramanlarıdır. Hırsızla kavgamız, hainle mücadelemiz, rüşvetçiyle husumetimiz şevkle sürecektir. 

Ta ki dünyevi adaletten kurtulma hesabında olanların, takipsizlik kararı olmayan ilahi adaletteki perişanlıkları göresiye kadar duruşumuzda bozulma olmayacaktır. 

Dünya alem seferber olsa, biz çalana hırsız deriz, haksızlık yapanlara zorba deriz, hakkı inkar edenlere de iblis demekten çekinmeyiz. 

Davutoğlu Adalet Bakanlığı brifiniginde adaletin ikame edilmediği düzenlerin sürdürülebilir olmadığını söylemişti. Bir tv programında yargı bağımsızlığı ve adalet mefhumunun yerleşmediği bir ülkede kimse kendinden emin olamaz diyerek doğru söylemiştir. 17-25 Aralık üzerindeki tahribattan sonra sözü sayın Davutoğlu'na bırakıyor. İfadesinin ne kadar arkasında durabilecğeini merak ettiğimi ifade etmek istiyorum. Sayın Davutoğlu iki seçenekli sorum şudur: 17-25 soruşturmasının kapatılması ihanet midir değil midir? 

Karmakarışık bir dönem içinden geçtiğimiz milli mukavemetimizin ağır hasar aldığı malumdur. AKP hükümeti Türkiye'yi süreç denilen, pazarlık girdabına hiç sıkılmadan savurmuştur. 

Bölücülük dallanıp budaklanmıştır. Bir eli kan bir eli katran olan küresel cephe birbirine sarılan tutunan ve Türk tarihindeki en çirkin ikili olan AKP ile ahiretliği PKK,'yı aynı anda kullanmaktadır. 

Hükümetin tek meşgalesi süreç rezaletidir. Her fırsatta süreç felakettir ihanettir, çözüm çözülmedir dedik. Mihenk taşı olarak gördüğümüz kıdemli siyasi aktörlerin milleti aldatmalarına devamlı pembe tablolar çizmelerine tepki gösterdik. Terör bitiyor dediler bırakın bitmeyi bilakis arttı. 

Huzur geliyor, barış gülleri açtı dediler, fakat gelen huzur değil hüsrandı. Çiçeklenen gül değil nifak tohumlarıydı. Silahlar gömülecek dediler, PKK militan takviyesi yaptı. Çocuklar bölük bölük dağlara kaydırıldı. Hepsi baştan ayağa silahlandırıldı. Analar ağlamayacak, şehit haberi gelmeyecek çatışmasızlık olacak dediler, ne var ki yalan mumun yatsıya kadar yanacağını unuttular. 

AKP PKK ve HDP ile özçekim yapmıştır. 

İhanet girişimi sözde çözüm sürecidir. Namertlerle görüşmek demokratikleşme değildir. Terör çetesiyle pazarlık AKP'ye göre çözüm ve barıştır.

63 akılsızı araya araya bulmuş, hepsini PKK'nın emrinde çalıştırmıştır. 63 sözde akil 12 bin km yol kat etmiş, 60 bin vatandaşla görüşmüş, arkasından da İmralı ve Kandil'e raporlarını tanzim etmişlerdir. 

Hükümet ne zaman birine ihtiyaç duysa, söyleyip de söyleyemediği konular olsa 63 sözde akil tedavüle sürülmektedir. Bir kısım eksik ve gedikle tekrar Dolmabahçe'de toplanan akiller yeni işverenlerine kulak vermişlerdir. Bunlar arasında sinema artistleri, STK temsilcileri, şarkıcılar canla başla yer almışlardır. Bölücülüğün mütevelli heyeti olan bu akiller, yolsuzluk ve rüşvet operasyonları patlak verdiğinde parlak akılları neredeydi. Kobani bahanesiyle heryer yakılırken bunlar hangi villada hangi lüks otelde hangi boğaz manzaralı masada atıp tutuyorlardı? İmralı canisine özel bir muhabbet besleyen, PKK için ellerini taşın altına koyan bu akiller, hayatlarında bir kez şehitler için gözyaşı dökmüş, bayrak dalgalanınca gözyaşı dökmüş müdür?

Bu 63 kişi akıllıdır da 77 milyon ahmak mıdır? 

Milletimiz ne yapsın? Felaket bir değil ki ağlasın... 

Değerli arkadaşlarım çözüm süreci PKK ile yürütülen müzakereleri hareketlendirmiş geliş gidişler hızlandırılmıştır. 

Süreç trafiği vızır vızır işlemekte, geceli gündüzlü ihanet mesajları taşınmaktadır. AKP, PKK'nın gözüne geçmek için heyecanlıdır. TBMM'de kabul edilen terörün sona erdirilmesine dair altı maddelik kanun, PKK'ya özel çıkarılmıştır. Yıkımdan sorumlu eski bakan bu yasaytı sözde çözüm sürecinin anayasası ilan etmiştir. 

Sözkonusu kanunda gerekli görülmesi halinde yurt içi ve dışındaki kişi kurum ve kuruluşlarla temas ve çalışmaların yapılacağından bahsedilerek PKK'ya meşruluk atfedilmiştir. Terör örgütüyle pazarlık yapanların hukuki, idari ve cezai sorumluluğu da olmayacaktır. 

İmralı canisinin geçtiğimiz yılın Aralık ayının ilk haftasında çözüm için 3 ayak önemlidir ve yasal zemin gereklidir demesi cevap bulmuştur. 

Sayın Davutoğlu açık söyle, bu süreç ihanetinin neresi millidir? PKK ile pazarlık yaparak Türkiye'yi nasıl memnun edecek, prangaları nasıl çözeceksiniz? Çözüm süreci kamu düzeninin alternatifi değildir diyorsunuz. Ama kamu düzenini yıkmak isteyenlerle yediğiniz içtiğiniz ayrı gitmiyor. Sayın Davutoğlu Kobani olaylarını çıkaranlarla şu an masadasınız biliyor musunuz? Aranızdan su sızmıyor. Bingöl'de polislerimizi şehit eden, Yasin'in başını ezen, 40 kişiyi katleden hainlerle barış diye inliyorsunuz biliyor musunuz? Terör saldırısında ayağını kaybeden gazimizin protez bacağı için haciz gönderecek kadar iyi biliyorsunuz. 

PKK ile Kobani şiddeti esnasında bile pazarlık yapmanın, yandaşlarını sokağa çağıran HDP ile görüşmenin nasıl bir ihanet olduğunu ya bilmiyor ya da yattı balık yan gider diyorsunuz. 

Sayın Davutoğlu çözüm sürecini sana yanlış anlatmışlar. Çözüm süreci Ferhat'ın Şirin'i katletme, Kerem'in Aslı'yı yok etme, Mecnun'un Leyla'dan nefret etme sürecidir. PKK kanlı bir terör örgütüdür, küresel ve bölgesel kullanıma açık kiralık bir tetikçidir. Bu örgüt KÜrt kökenli kardeşlerimin temsilcisi değildir. Son terör örgütü militanı silah bırakana kadar mücadeleden vazgeçilmez. 

Bu sorunun yerli ve yabancı aktörleri vardır. İmralı canisi de ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum bir teröristtir. Öcalan'ın cezaevi şartlarının iyileşeceğini söylemişlerdir. Erdoğan ise Afganistan dönüşü şartların iyileştirilmesi için herşey yapıldı, villa mı tahsis edeceğiz demişti. Hatta bu sayede aziz milletimiz terörist başının iki odalı tv'li ve bahçeli bir yere alındığını öğrenmiştir. Bugün İmralı'ya giden siyasiler caniye sekreterya verilsin demektedir. Hangi müebbet mahkumuna bu imtiyaz ve ayrıcalıklar verilmiştir. Bu durumun villadan ne farkı vardır? Hükümet Türk milletini ne hakla aldatmaktadır. Oldu olaca bir bahçivan, bir aşçı bir de odacı tahsis edin de tam olsun. 

İmralı'yı örgütün karargahı haline dönüştürdüler. Egemenliği tartışılan bir milletin sonu gelir. Devlet teröristle masaya oturursa şahsiyetini tartışmalı hale getiriri. PKK'ya terör örgütü diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, teröristlerle görüşen AKP'nin terörün yedeğine düştüğünü görmemekte midir?

Meclis'teki yeni yasa teklifi özgürlük güvenlik dengesini elbette gözetmelidir. Ancak herşeyden önce bireysel haklara ve özgürlüklere halel getirilmemelidir. Kan akıtanlara özgürlük var diyerek sessiz kalınamaz. Günlük hayatımızı zehir eden barbarlarla mücadele ağır alınamaz. 

Makul şüpheli veya değil kim suça azmetmişse ve eyleme dökmüşse gereken yapılmalıdır. 

Ayn El Arab veya Kobani'de çatışmalar sürmektedir. ABD PYD terörünü arkalamak amacıyla havadan silah cephane ve tıbbi yardım yapmıştır. Bu esnada bildik sebeplerden dolayı bir asrı aşan süredir Ortadoğu'da her taşın altından çıkan Birleşik Krallık peşmergelere silah eğitimi vermektedir. Dışiişleri Bakanı peşmergenin Kobani'ye geçmesine yardım ettiklerini açıklamıştır. 

Erdoğan'ın terör örgütü dediği PYD'ye yardım etmek, millete ve vatana karşı işlenmiş suç değil midir? Türkiye kendi topraklarından peşmergenin geçmesine nasıl müsamaha gösterecektir? 

Irak ordusundan PKK'ya terk edilmiş ve ya peşmergelerden alınmış çok sayıda silahın örgütün eline geçmesi PKK'nın lojistik imkanlarını artırmıştır. Bugün bunun bir yenisine daha açıkça şahit olunmaktadır. Bize göre amaç ne Kobani ne Suriye ne de Irak'ın birliğidir. Amaç Kürdistan'dır. Amaç petrolü tankerlerle alıp götürmek Ortadoğu haritasını tekrar çizmektir. 

AKP Esad ile uğraşmayı bırakıp tehditlere odaklanmalıdır. Sınırların aşılması, yalamaya dönüşmesi mahvoluşumuza hizmet edecektir. Kendi sınırlarımızda güvenli bölge kurmak gibi sakat bir öneri getiren hükümetin terör örgütleriyle aynı hizadan çıkması toplumsal huzurumuzu koruyacak, kalıcı strateji takip etmesi en büyük hedef olmalıdır. 

AKP siyaset defterinden silindiği an adalet defterinde kaydı açılacak ve inanın bana bugünleri arayacaktır!

,

Editör: TE Bilisim