“Darbe bir sonraki darbeye kadar engellendi.” diyen Robert Fisk’ten değerli bir yorum daha gelmiş. “Trump, Ortadoğu’da büyük bir savaş hazırlığında.” demiş. Doğrudur.

Suudi Arabistan’a silahlar boşuna satılmıyor. Asıl amaç İran’a yapılacak operasyona hazırlık.

Ardından Türkiye – YPG savaşı…

Çıkan bölgesel savaşta NATO müdahalesi ve Barışçı Emperyal Abilerin müzakereleri… Sonrasında haritaya dökülmüş BOP…

Ve belki de en son çok kısa sürecek bir global savaş… Ceset dünyası…

BOP’un eşbaşkanı TSK’yı bölgesel savaşa güçsüz girmesi için lağvetti.

Pekiii TSK’nın savaş arefesine bir planı var mı? Bence mantıklı bir planı yok.

ABD’nin YPG’ye silah vermesi olayı çok büyük bir skandal. Bizler meselenin ehemmiyetinin farkında değiliz.

Türk Silahlı Kuvvetleri Balyoz, Ergenekon, 15 Temmuz operasyonlarıyla mağlup edilmiştir.

Türk Silahlı Kuvvetlerini’nin hava kuvvetlerine ait personelinin %90’u tutuklatılmıştır.

YPG’nin ABD ve Rusya tarafından silahlandırılacak olması ile birlikte herhangi bir kara savaşında iki tarafın şartları denkleştirilmiştir.

YPG’nin silahlanması olayını dikkatli okuduysanız eğer, ABD YPG’ye yalnız uçak vermedi. Çünkü gerek duymadı. Bilmem anlatabildim mi…. ( İki tarafında hava kuvveti yok düşüncesi.)

YPG’nin 1 yıllık süreçte ordusu 50.000 kişiden, 100.000 kişiye ulaştırılmıştır.

Gümüşhane ekibiyle 30 saat sonra gelen mutluluk Gümüşhane ekibiyle 30 saat sonra gelen mutluluk

Türkiye’nin tasfiyeler yapılmadan önce asker sayısı 350.000 civarındaydı.

20.000 kadar subayın ordudan atılması ile beraber TSK operasyonel akıl ve kurmay aklı bakımından oldukça zayıflatılmıştır.

Reisleri için sözde ölüme koşan ak kefenlilerin ve aktrollerin şimdilerde bedelli askerlik çığırtkanlıkları hainlikten ibarettir.

Amaç, subaylarının yarısından çoğu tutuklanmış TSK’nın er ve erbaş devamlılığının bozulmasıdır. Amaç, herhangi bir kara savaşında TSK ile YPG’yi insan sayısı bakımından da eşitleme arzusudur.

Fikir olarak bölünmüş bir toplumu, fiziksel anlamda bölmek daha kolaydır.

Toplum mühendisleri bizi fikir ve ahlak olarak paramparça ettiler. Öyle ki, kendini yazar zanneden kitapsız  ülkenin en büyük değeri ve kurucusu Ata’ya apaçık küfür etsin.

Öyle ki “Vatanım Sensin” dizisinde, Ege’nin, Türkiye’deki her vilayetten farklı bir yer olduğu algısı düşündürülerek, milli mücadeleyi yalnız başına yaptığı ve bundan sonra da yalnız başına yapması gerektiği ideasıdır.

Öyle ki, “Diriliş” dizisiyle peygamberin “Ben güzel ahlak üzere gönderildim.” sözünün unutturulmasıdır.

Öyle ki, “Diriliş” dizisiyle, “aynı düşüncede olmayan birine saygı göstermeme, farklı düşüncedeki insanlara saldırma, yanlışların giderilmesinde adaletin şiddetle sağlanması” aşısıdır.

Bu topluma yapmak istedikleri aşının gerçekte tutmadığı kanaatindeyim. Ancak ne yazık ki iletişim araçlarında bize gösterilen bu aşının sözde tuttuğudur.

Gördüğünüz, izlediğiniz, duyduğunuz her haberi mercekten geçirmekte ve ne olursa olsun her olayı sakin değerlendirmekte fayda vardır.

Çünkü 15 Temmuz’daki sahneleri, aynı şekilde bizi Ortadoğuda büyük bir savaşa sokarken de yapmaya çalışacaklarının endişesini taşıyorum.

(Kaynak: Bağımsız Gazete - Ali Taşvuran)


Editör: TE Bilisim