Saatler sonra enkaz altından kurtarılan bebekler Saatler sonra enkaz altından kurtarılan bebekler
 13 -14 yaşlarında idim, 

Gümüşhane’de çarşının hemen çıkışı, Askerlik Şubesinin alt kısmında Rahmetli Dişçi OSMAN YILDIRIM Amca'nın bürosunun önüne geldiğimde 8-10 kişinin orada toplandığını gördüm. Birkaçı namaz vakti geldiği için camiye gidelim diyordu, daha tok sesli kalın kaşlı olanı hayır bir seccade getirin şu büronun bir kenarında kılarız dedi, ben yaklaştım içlerinden tanıdığım bir ağabeye kim bu adam dedim? O da eğildi kulağıma sessizce TÜRKEŞ bu işte dedi. Başbuğ’un Gümüşhane’ye ilk gelişi imiş. Kimseler yok Allah rahmet eylesin, daha sonra 12 Eylül öncesi en zor günlerimizde bizimle hep birlikte, çektiğimiz çileleri ailesiyle, çocuklarıyla birlikte çeken Dişçi Osman Yıldırım Amca ki MHP il başkanlığımızı zor zamanlarda yapmıştır. Başbuğla buluşmuş onu bürosuna getirmiş, partinin kurulma durumlarını konuşarak, teşkilatlanmayı sağlamışlardır. 

Baktım bir ibrik (su dolu kap) ve leğen getirdiler, Başbuğ abdest almaya başladı, Osman Amca'nın oğlu Erhan Yıldırım daha küçük yaşlarda ibrikle Başbuğun abdest alması için su döküyor,ben de pencereden uzanarak onları izliyorum. Suyu burnuna çekip seslice sümkürmesini asla unutmuyorum. Ben 59 yaşındayım, o anı hep hatırlarım. Bu kimdir diye sorduğum adama yine sordum: Niçin camiye gitmiyor, diye? O da bu adam gösterişi hiç sevmez, dedi. Oysa daha sonraki yıllarda başka birini izledim pazar yeri meydanında 200 kişi gibi bir topluluk vardı. Bize oy verecekler el kaldırsın dedi, kaldırdılar, işte Gümüşhane’deki Müslüman sayısı budur diyerek, önemli bir pot kırmışlardı. Hani kendilerinden başkasını Müslüman kabul etmeyen insanlardan bahsediyorum. Allah affetsin. Allah rızası için, Allah’la kul arasında kalan iman, ihlas, ibadet anlayışını ömrünce uygulayan Başbuğ, gerçekten de gösterişin zerresi hayatında olmayan bir şahsiyetti. 

Kendi bazı arkadaşlarımızdan dahi duyduğum, Başbuğ namaz kılıyor mu? Cümlelerini duyduğumda şaşkınlık geçirdiğim zamanlar olmuştur. Genellikle dini kullanan gurupların etkisi ile yapılan kara propagandalara kapılan, okumamış, davanın şuuruna ermemiş arkadaşlarımızın bu oyunlara geldiğini rastlamışızdır. Oysa 12 Eylül’de cezaevinde birlikte aynı koğuşta kalan Diyanet işleri eski başkanı, MSP’den milletvekili olan Lütfü Doğan'a kendi cenahı, (birlikte seçime girildiği zaman yanlarındaki MHP il ve ilçe yöneticilerini unutarak), şu soruyu sorarlar; Türkeş Müslüman mı? İtikadi durumu nedir? Sorduklarında (Bu olay Köse İlçesinde olmuştur) Lütfü Bey, çok kızar ve derki: Arkadaşlar nasıl bir soru, nasıl bir ruh halindesiniz? Türkeş Bey, içerde kaldığımız onca süre içinde kendisi imam oldu, biz onun arkasından namazımızı kıldık. 

Ayıptır, yazıktır, günahtır diye onları paylamıştır. Bu olayı bizzat o zaman MHP ilçe başkanı olan Talip KAANOĞLU kardeşimiz ve yanındakiler yaşamışlardır. Ancak AKP kurulunca Lütfü Doğan'ın yanındaki zevat, AKP’ye geçince, Gümüşhane’ye gelen bu dini bütün insan, Devlet su işleri misafirhanesine geldiğinde yanına kimse uğramamıştır. Misafirhaneyi çalıştıranlardan biri olan abime L. Doğan Bey şöyle diyor: Bak Kemal Bey, geçen yıllarda geldiğimde yanıma kalabalıktan yanaşamazdın, şimdi kimse yok, ailem ve şu an siz varsınız diye ahlanmıştır. Çıkar dünyası ne yaparsın, çiğ süt emmiş insanlık, her şey olabilir!!! * Avrupa’da Türk denilince akla gelen Müslümanlıktır. Gerçekte budur. Ancak Türkiye’de hala Türkçülük deyince sanki Müslümanlıktan ayrı bir inanış gibi algılayan, kasıtlı olarak öyle yorumlayan cahil ve şeytani ruhlu Ebu Cehil kılıklı sahte insanlar fazlaca vardır. Bazı yerlerde Başbuğun, Nihal Atsız’ın kitaplarını raflardan indirip atan, ruhsuzlaşmış bazı insanlar, lüzumsuz pahaneler uydurarak, kasıtlı davranarak, camiadan bazı canların kopmasını sağlamışlardır. Hiç kimse de kazançlı çıkmamıştır. Maalesef bu camia çok şeyler kaybetmiştir. Hala da kaybetmektedir. 

Şu son zamanlarda ise Ankara merkezli ,bu davaya ömrünü verenler dışlanmakta,partiden kovulmakta, demokrasinin ''D'' si artık işletilmemektedir. Ülkücülere hakaretler yağdıranlar ise maalesef baş tacı da yapılmış, tabana zıt uygulamalarla Ülkücü Harekete müthiş bir darbe kendi yöneticilerinden yapılmıştır . Niçin böyle bir davranış içine gidildiği hala muammadır .Oysa NİHAL ATSIZLAR, BAŞBUĞUMUZ ve diğer tabutluklarda çile çeken TÜRK MİLLİYETÇİLERİ niçin bu zulümlere, işkencelere maruz kalmışlardır? Bunu azcık aklı ve vicdanı olan her Müslüman Türk İyi düşünmelidir. Allah Türk Milletini Korusun!!! Amin... 

Saygılarımla 

Cevat Nas


Editör: TE Bilisim