YSK resmen ilan etti: Erdoğan Cumhurbaşkanı seçildi YSK resmen ilan etti: Erdoğan Cumhurbaşkanı seçildi
 Toplum sürekli değişim halinde olan bir yapıdır. Tıpkı bir organizma gibi mütemadiyen kendisini yeniler. Toplumlar ve toplumsal hareketler bu sosyal değişimi yaşamak zorundadırlar. Sosyal değişimden kaçan bir toplum yok oluşa evrilir, sosyal değişime kapalı toplumsal hareketlerde kısır bir döngü içine girerek sosyal erozyona uğramaktan kurtulamazlar.

Bu sebeple değişim hareketinin sosyal değişimi es geçmemesi ve hakkını vermesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu çerçevede ülke ve dünya genelinde değişen dinamiklere göre tavır takınılmalı ve tutum alınmalı, düşünce ve organizasyonda gerekli esneklik ve uyum sağlanmalıdır

Sıkılan, yorulan, gardı düşen ve esas olarak değişimi talep eden Türk milletinin ta kendisidir. Milliyetçi/ülkücü camiada ki değişim hareketinin gerçek karşılığı buradadır. Hareketimiz milletimizin umudu olmuştur.

Gevşemeye, duraklamaya hakkımız bulunmamaktadır. Eğer hızımızı kesersek, toplumsal değişim talebini ve milletin umudunu yok etmiş oluruz.


Belirli dönemlerde ortaya çıkan ve toplumlara şekil veren değişim hareketleri olmuştur. Bizim toplumumuz açısından ilk örneği kurtuluş savaşı sırasında Mustafa Kemal ATATÜRK, ikinci örneği Adnan MENDERES ile başlayan Demokrasi hareketi, üçüncü örneği Turgut ÖZAL’ın başlattığı dünyaya açılma hareketi, dördüncüsü 2002 krizi ortaya çıkan RTE’li AKP hareketi olarak siyasi tarihimizde yerlerini almışlardır

Bütün bu değişim hareketleri sağ olarak konumlandırılan milliyetçi-muhafazakar tabandan zuhur etmiştir.

Bugünkü toplumsal olgular, yeni bir hareketin ortaya çıkışını zorunlu hale getirmiştir. Bu hareket, Türk milliyetçileri ile Meral AKŞENER ile toplumda karşılığını bulan değişim hareketidir.


Böylesi tarihi fırsat ve sorumlulukla karşı karşıyayız.


Bu tarihi görev ve sorumluluğun gereğini ifa edebilmek için;


1. Türk milliyetçilerinin Türkiye ve dünyayı yeniden okuma, anlama ve değerlendirmeye ihtiyaçları vardır. Kısacası zihniyet devrimine ihtiyaçları vardır. Paradigmalarını yeniden güncellemek zorundadırlar. Toplumun bütün katmanlarını kuşatan, birleştirici bir program ve söylemle milletin huzuruna çıkmak zorundadırlar.


Milleti devre dışı bırakan, millete hesap vermeye gerek duymayan bir milliyetçilik anlayışı olsa olsa bir zümrenin, sınıfın ya da grubun aristokratik temelli bir hobisi olabilir. Bölyesi milliyetçilik anlayışının ne referansı ne de öznesi milliet olmadığı için bu anlayışta yapılan bir milliyetçiliğin temsil iddiasında olduğu millete de pek faydası olmaz, olmadığı da görülmektedir.


O halde, öznesi millet olan, tümlecini de milletin oluşturduğu, millete giden, millette kendini bulan bir anlayışı geliştirmeliyiz. İnanıyoruz ki, böyle bir anlayışın millette karşılığı olacaktır.


Kısaca sivil, katılımcı, demokrat, hesap verebilen, bütünleştirici, kültür dünyamızın kabul etmediği dogmalardan uzak ve asrın idrakine Türk’ün vizyonunu giydirecek bir milliyetçiliğe ihtiyaç vardır.


2.Türk milliyetçileri zihni devrim kadar yeniden yapılanmada da devrim yapmak zorundadırlar. Demokrasiyi içselleştirmiş bir teşkilat yapısı ve tabandan tavana iradenin şekillenmesini sağlamak zorundayız.

Yeniden teşkilatlanmada üye sayısı milyonları bulan bir yapıda delegeler, belde, ilçe ve belediye başkanları demokratik teamüllere göre belirlenmelidir.

3.Değişim hareketini talep eden milliyetçi kitlenin ve tabanın bu talebini sürdürebilmesi için sevk, idare ve organizasyon eksiği vardır. Bu açık kapatılmadığı takdirde söz konusu kitlenin arasında ki iletişim sürdürülemeyebilme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Çünkü, bu talebin sürüdürülebilir sinerji oluşturabilmesi için teşkilatlanma ihtiyacı söz konusudur. Bu sebeple behemehal bir teşkilat yapısı altında toplanmamız gerekmektedir.


Dile getirdiğimiz bu söylem illa ki başka bir siyasi oluşum anlamına da gelmez. Ayrı bir siyasi parti teklif etmiyoruz. Ancak, demokratik ülkelerde beraber düşünen insanların beraberce düşüncelerini yaşatma ve yaymaya hakları vardır. Bu hak, ayrılığı değil bilakis birliği tetikler. Böylece aykırı ve disiplinsiz sesler kontrol altına alınıp, ülkücü camiada sevimsiz gelişmelerinde önü alınmış olur. Kitleyi bir arada tutmak için bizim talebimiz iddialı bir sivil toplum teşkilatının kurulmasıdır.


Teşkilatlı bir yapıyla görev, yetki ve sorumluluklar belirlenerek problemin üst merciye ulaşması sağlanacağı için hareketimiz toplumsal tabana kök salacaktır. Ancak bu sayede verimli ve sonuç alıcı şekilde mevcut değişim tabanını muhafaza edip, büyütebilir, yaşatabiliriz.


Ancak bu şekilde diğer değişim hareketlerinde olduğu gibi toplumun umudu olabilir ve mevcut umudu yaşatabiliriz.



Editör: TE Bilisim