Kandil sorumlusu Murat Karayılan, 25 Nisan Perşembe günü düzenlediği basın toplantısında PKK’nın 8 Mayıs tarihinden itibaren kademeli olarak çekileceği söyledi. Bu basın toplantısının yankıları sürerken Ekrem Dumanlı, o açıklamaları kaleme aldı. İşte Ekrem Dumanlı’nın o yazısından bir bölüm…

PKK’ya meşruiyet mi?

Hafta içinde Kandil'de toplantı düzenleyen ve dünya medyasını oraya toplayan PKK şov yapmış oldu. Bu şovu Avrupa'da başlatılan “PKK'lılar terörist değil, aktivist” tezinden farklı düşünmemek gerekiyor. Döktüğü onca kan ve aldığı cana rağmen uluslararası arenada bu vahşi örgüte barışçıl manalar yüklenmesi boşuna değil. Bölgede yeni bir yapı tasarlayanlar, PKK'ya bir rol biçiyor. O rolü yokmuş gibi farz ederek yazı yazanlar meseleye -kusura bakmasınlar- safça yaklaşıyor. Sadece barış demekle, terör bitiyor demekle mevzu izah edilemez.

Gelinen noktada dünyanın en kanlı örgütünün, uluslararası siyasi bir figür olmaya doğru sürüklendiğini görmek gerekiyor. Bu gerçeği atlamak için ya belli bir noktaya odaklanıp realiteyi ihmal etmek gerekiyor ya da daha büyük bir plandan bîhaber olmak. Karayılan'ın ağzı kulaklarına varıyor her cümle sonunda. Kibirlenerek ve böbürlenerek anlatıyor. Uluslararası siyasette ve medyada o (ve tabii ki örgütü) meşruiyet kazanıyor. Oradan herkese akıl veriyor; o aklı (hızlı ulusalcılar başta olmak üzere) yazıp yazıştırıyor. İflah olmaz ‘cemaat düşmanlığı' bazılarının gözünü öyle görmez hale getirmiş ki daha düne kadar karşı oldukları herkese kahraman muamelesi yapıyorlar.

Ümit Özdağ ‘Türk Çernobili’ diyerek faciaya karşı böyle uyarmıştı: Acil durum ilan edilmeli Ümit Özdağ ‘Türk Çernobili’ diyerek faciaya karşı böyle uyarmıştı: Acil durum ilan edilmeli

Bak şu garip tabloya ki adam, MİT'ten bahsederken bir duygudaşlık yaşıyor adeta. MİT Müsteşarı Hakan Fidan'dan bahsederken neredeyse ‘bizim Hakan' diyecek. Öyle zannediyorum ki MİT yöneticileri de (başta Sayın Fidan olmak üzere) rencide olmuştur bu söylemden. Aksi takdirde Karayılan'ın MİT raporlarından kendi dokümanı imiş gibi bahsetmesi tuhaf çağrışımlar içeriyor...

Haklı olarak Yalçın Akdoğan, “Karayılan süreci yanlış anlamış” diyor. Umarım öyledir. Karayılan'ın zafer havası içinde verdiği mesajlar örgütün uluslararası arenada meşruiyeti içindir ve bu çizgi ileride başka sıkıntılar doğurabilir. Şu andaki iyi niyetli yorumlar bu örgütün uluslararası siyasi bir figüre dönüşmesini perdeleyemiyor. Bu durumu sadece, “Dört aydır şehit verilmiyor.” diyerek savuşturmak yanlış; zira şehit verilmemesi örgütün kararına bağlıymış gibi bir çıkarıma neden oluyor. Bu örgüt yeniden eylem kararı alır ve kan dökmeye başlarsa (üstelik bu kadar meşruiyet çizgisi yakalamışken) daha büyük sıkıntılar yaşanır. Temkin şart, tedbir şart...”

Editör: TE Bilisim