Saatler sonra enkaz altından kurtarılan bebekler Saatler sonra enkaz altından kurtarılan bebekler
 
"Görüldüğü üzere adım adım her bir gruba karşı değişik yollarla, hilelerle, baskılarla demokrasi ve basın özgürlüğü ayaklar altına alınıyor." diyen Dumanlı, mahkemedeki dikkat çeken diyaloğu aktardı.

Medyaya darbe operasyonunda hukuk dışı bir gözaltı sürecinden sonra serbest bırakılan Ekrem Dumanlı, dün genel yayın müdürlüğünü yaptığı Zaman’daydı. Mesai arkadaşları tarafından sevinçle karşılanan Dumanlı, “Eğer savcılık ve adliyede sizi utandıracak bir soruyla karşılaşsam ve cevap veremeseydim bu binaya bir daha dönmezdim. Başımız daima dik.” dedi. 

Özgür medyayı hedef alan operasyonda gözaltına alındıktan 6 gün sonra serbest kalan Zaman Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı, gazetedeki mesaisine başladı. Dumanlı, Zaman’ın Yenibosna’daki binasına gelişinde mesai arkadaşları tarafından karanfillerle karşılandı. ‘Ekrem abi hoş geldin’, ‘Ne paşalı ne saraylı, delikanlı Ekrem abi’, ‘Özgür basın susturulamaz’, ‘Hidayet Karaca Allah’a emanet’ sloganları altında binaya giriş yapan Dumanlı, burada gazete çalışanlarına seslendi. Sergiledikleri demokratik tavırdan ötürü mesai arkadaşlarına teşekkür ederek, “Temel hak ve özgürlükler konusunda asla ve kata susmayacağız. Eğer savcılık ve adliyede sizi utandıracak bir soruyla karşılaşsam ve cevapsız bıraksaydım bu binaya bir daha dönmezdim. Sizi utandıracak bir şey yapmadık, o yüzden başımız daima dik.” dedi. Baskınlarla, operasyonlarla korkmayacaklarının da altını çizen Ekrem Dumanlı, şöyle devam etti:

KARINCA BİLE EZMEYEN İNSANLARI ÖRGÜTLE SUÇLAMAK HAKARETTİR

İnsanlar hakkında bir şeyler söylerken eğer müminse ahiretini de düşünmesi gerekir. Terör örgütü kimdir, terör örgütü nedir, terör örgütü kurucuları kimlerdir, terör örgütünün silahlı elemanları kimlerdir bunu Türkiye çok iyi bilir. Bizim gibi karınca ezmez insanlara, haktan hukuktan ayrılmayan insanlara terör örgütü suçlamasında bulunmak tarihe karşı hakarettir, insanlığa karşı hakarettir ve basın özgürlüğüne vurulmuş en büyük darbedir. Bizi öyle baskınlarla korkutacaklarını sananlar, korkmayacağımızı herhâlde görmüşlerdir. Daha ötede de kötü şeyler yapabilirler, yine korkmayacağımızı bilsinler.

ADALET KARŞISINDA HESAP VERECEKLER

Gözaltına alındığım gün mesai arkadaşlarım tarafından alkışlarla uğurlandım. Ben bu binadan ayrılırken; size samimiyetimle söylüyorum, hiçbir şeye üzülmedim. Bazı kardeşlerimin beni uğurlarken gözyaşı döktüğünü görmek, yüreğimi burktu. Biz suçlu değiliz ki polis nezaretinde karakola gidelim. Hesabını veremeyeceğimiz bir şey yok ki adliyelerde, hâkimler karşısında, savcılar karşısında dizlerimizin bağı çözülsün. Suçu olanların, bu ülkeye ihanet edenlerin, hayatında karınca ezmeyen insanlara terörist diyenlerin bir gün dizlerinin bağı çözülecek. Adalet karşısında hesap verecekler. Siyaseti meydanlarda mazlum insanlara hakaret sananlar, demokrasiyi istedikleri gibi eğip bükenler, ‘Adalet mülkün temelidir’ ilkesini ayaklar altına alıp kendini savcı, hâkim yerine koyan, suçsuzu suçlu ilan edenler hukuk karşısında, adalet karşısında, bağımsız ve tarafsız yargı karşısında mutlaka hesaplarını vereceklerdir.

DEMOKRASİ TARİHİNDE AYRI BİR SAYFA AÇILDI

Çağlayan Adliyesi ve İstanbul Emniyeti önünde demokrasi nöbeti tutanlar tarihte ayrı bir sayfa açtı. Her yaştan, her kesimden insanlar kadınıyla erkeğiyle, yaşlısıyla genciyle demokratik hak nasıl aranır dersini verdi. Demokrasi nöbetlerinde binlerce kişi hiç kimseye zarar vermeden hatta çöplerini dahi toplayarak özgürlüğe sahip çıktı. İstanbul başta olmak üzere Türkiye, Amerika ve Avrupa gibi birçok yerde ‘Özgür basın susturulamaz’ yürüyüşü yapanlara tek tek teşekkür ediyorum.

MESELE DEMOKRASİNİN ESARET ALTINA ALINMASI

Yiğitçe sahip çıkarak temel hak ve özgürlükler konusunda hep beraberiz, diyen arkadaşlarıma, kendi kafasına göre mazeret uyduran meslektaşlarıma da söylüyorum; mesele Zaman Gazetesi’ne yapılan bir baskın değildir. Sadece Zaman Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni’ne yapılan bir haksızlık değildir. Mesele sadece Hidayet Karaca Beyefendi meselesi değildir. Mesele Türkiye’de demokrasinin ve Türkiye’de basın özgürlüğünün esaret altına alınmasıdır. Görüldüğü üzere adım adım her bir gruba karşı değişik yollarla, hilelerle, baskılarla demokrasi ve basın özgürlüğü ayaklar altına alınıyor.

BİRBİRİMİZE SAYGI DUYMAK ZORUNDAYIZ

İlk defa basın tarihinde yobazlık bu kadar dibe vurmuştur. Onlarca yıl arkadaşları olduğu halde canını alırcasına, IŞİD misali saldırgan bir şekilde gazetecilik yapan insanları ilk defa görüyorum. Ergenekon davası devam ederken bizimle birebir zıt görüşte olan nice gazeteciyle sütunlarımızdan atıştık ama hep aramızda bir merhaba oldu, selamlaşma oldu, konuşma oldu, telefonlaşma oldu. Çünkü hepimiz inandık ki bütün düşüncelerin aynı olması, hayat tarzlarımızın aynı olması, fikirlerimizin aynı olması mümkün değil. Ama birbirimize saygı duymak zorundayız. Sen de bu mesleği yapıyorsun, ben de yapıyorum. Sen istedin diye ben buharlaşacak değilim. Ben seni sevmiyorum diye senin de buharlaşman mümkün değil.

OKTAY EKŞİ GELİNCE ÇOK MUTLU OLDUM

Oktay Ekşi, gözaltına alındığım gün kalkmış destek olmaya gelmiş. Çok mutlu oldum. Gazeteciler arasında zaman zaman tartışmalar yaşanabilir. Oktay Ekşi abiyle zamanında bir atışmada bulunmuştuk. Buna rağmen her bayram ona tebrik kartı gönderiyorum, mesaj atıyorum. O gün desteğe geldiğinde ona dedim ki, “Sen bir büyüksün, velev ki sen haklısın, ben haksızım; bir kerecik mesajlarıma dönüp de ‘Kardeşim senin de bayramın mübarek olsun’ niye demedin?” Dedi ki; “Bir dakika ben öyle bir mesaj almadım.” Telefonlara baktık. Meğer telefonunu değiştirmiş. Yıllardır boş yere başka telefona mesaj atmışım. Ama yine de çok sevindim.

ÖZGÜR MEDYA DENİNCE KENETLENMEK GEREKİYOR

Medya bağımsızlığı denince akan sular durmalı. Bu süreçte de birçok gazeteci duayen dostlarımızın desteğini gördük. Türk medyasında aslanlar gibi duran yılların gazetecileri ne bileyim Hasan Cemal Bey. Yanlış hatırlamıyorsam Tiflis’ten aradı olayı duyar duymaz. “Ben Tiflis’teyim ilk fırsatta geleceğim, yanınızdayım, bu bir despotizmdir, baskıdır, beraberiz kardeşim.” dedi, bunu asla unutamam. O özgürlük belgesine Cengiz Çandar’dan Nuray Mert’e, Can Dündar’dan Pınar Türenç’e çok değerli isimler imza attı. Demokrasiden geriye dönüş yok. Yezidlere boyun eğmek yok. Özgürlüklerden geriye adım atmak yok. Her kes sussa Zaman susmaz. Bu ses büyüyecek, büyüyecek, büyüyecek zalimi içinden çıkılamaz hale getirecek. Buradan herkesin vicdanlarına sesleniyorum. Türkiye’de demokrasiden geriye adım atmak mümkün değil. Siz ne kadar isterseniz isteyin, ne kadar arzu ederseniz edin önemli değil, artık geriye dönüş yok.

Hakimden suçunu soran Dumanlı’ya: İki yazı bir haber

Özgür basına darbe operasyonu kapsamında Zaman’da yer alan iki yorum yazısı ve bir haber suç kabul edilerek tutuklanması talep edilen Ekrem Dumanlı, 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nde tarihî bir savunma yaptı. Avukatlarından alınan bilgilere göre Dumanlı, Hakim Bekir Altun’a hakkındaki suçlamalara ait delilleri sordu. ‘Anlatacağım’ diyen Altun, Nisan 2009’da yazılmış bir haber ve iki makaleyi sıraladı. Bunun üzerine yargının siyasi operasyonlara alet olmaması gerektiğine dikkat çeken Dumanlı, “İki yazı bir haberden dolayı benim gözaltına alındığımı kimse dünyaya izah edemez.” dedi.

Zaman'ın haberine göre, Ekrem Dumanlı’nın savunmasını avukatlar Gazi Tanır, Hasan Günaydın, Nazif Aktaş ve Orhan Erdemli yaptı. Mahkeme sürecine ilişkin bilgi veren Avukat Hasan Günaydın, Dumanlı’nın duruşma salonunda hâkim Bekir Altun’a dönüp “Bana istinat edilen suç nedir?” diye sorduğunu aktardı. Bunun üzerine hâkimin Dumanlı’ya istinat edilen suçun iki köşe yazısı ve bir haberden dolayı olduğunu söylediğini belirterek şöyle devam etti: “Ekrem Dumanlı da ‘Hâkim bey tekrar soruyorum bu soruşturmadaki delil iki köşe yazısı bir haber mi?’ şeklinde soru yöneltti. Hâkim, delillerin iki köşe yazısı ve bir haber olduğunu söylemesi üzerine Dumanlı, bize dönerek, ‘Eğer suçlama 2 köşe yazısı bir haberse ben savunma vermek istiyorum.’ dedi.

Suçlamaları palavra olarak niteledi ve ‘Bunların benimle ne alakası var. Ahmed Şahin ve Hüseyin Gülerce yazı yazmış. Hocaefendi’nin herkul.org internet sitesinde halka açık konuşması Zaman’ın 3. sayfasında yayımlanmış. Bundan başka bir şey yok. Bu nasıl bir şeydir ki hiç ortada olmayan bir silahlı terör örgütü ile irtibatlandırılıyorum? Bu ne saçmalıktır?’ diye konuştu.

Ertuğrul Özkök’ün de ‘Tahşiye’ konulu yazı kaleme aldığını hatırlatarak, ‘Eğer Tahşiye ile alakalı yazı yazmak suç oluyorsa Özkök’ün buraya davet edilmesi gerekir.’ ifadesini kullandı.”

Hakim Bekir Altun, Dumanlı’nın savunmasının ardından savcının tutuklama talebini reddetti. Kararında şu ifadelere yer verdi: “Ekrem Dumanlı’nın üzerine atılı suçu işlediği yönünde bu aşamada tutuklamayı gerektirecek ölçüde kuvvetli suç şüphesine dayalı somut deliller bulunmadığından adli kontrol hükümlerinin yeterli olacağı, tutuklamanın ölçülü olmayacağı kanaatine varılmakla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın tutuklama talebinin reddine.”

Zaman

Editör: TE Bilisim