Saatler sonra enkaz altından kurtarılan bebekler Saatler sonra enkaz altından kurtarılan bebekler
 Torba Yasaya Doldurulan Ekonomik Tedbirler

Bakanlar Kurulu tarafından meclise tasarı olarak sunulan torba yasa, tabiri caizse diğer adıyla “zam torbası” konuşuluyor.

Torba yasanın hukuki açıdan bir “ucube” olduğu başka bir tartışma konusu olmakla birlikte, Türk Sivil Havacılık Kanunundan vergi artışlarına, maden arama ruhsatından sarma sigara kağıdına kadar her şey tek bir torbanın içine konulup TBMM’ye yollandı bile.

Vatandaşın cebine dokunacak içerikle alakalı derinlemesine bir analiz yapmaya çalışırsak; MTV’ye yapılması öngörülen %40’lık zam sahne önünde dururken ve şiddetli itiraz sesleri yükselirken, daha az kişinin tartıştığı ama şüphesiz çok daha fazla insanın etkileneceği 3. Gelir vergisi diliminin %27’den %30’a çıkarılması kamuoyunda pek de fazla tepki görmemiş gibi.

Bunun sebebi biraz da gelir vergisi düzenlemeleri ve dilimlerine halkımızın çok hakim olmamasıdır.

Motorlu Taşıtlar Vergisi’nin yılda 2 kez eşit taksitler halinde, ele geçen net paradan direkt ödenen bir meblağ olduğunu tüm otomobil sahipleri bildiği için bu zamma herkes karşı durdu.

Öte yandan maaşlı çalışanların ne yazık ki pek çoğu ücret bordrosunu incelemediğinden, alın teriyle kazandığı her bir kuruştan kesilen gelir vergisinin pek de farkında değil.

Öncelikle aylık brüt ücreti 2940 liranın altında olanlar vergi artışından etkilenmeyecek. 2940 lira brüt ücret alan biri yıl içinde en fazla 2235 en az da 2110 lira alır, yani zaten devletin düşük gelirli grubu olarak kategorize ettiği ücret grubunda bile aldığı fahiş bir vergi mevcut.

Bununla birlikte asıl yük de orta direk tabir ettiğimiz çalışanların omzuna biniyor.

Sözgelimi brüt ücreti 4000 lira (net 2500 ile 2900 arası) olan bir vatandaş 324 lira, 6000 lira (net 3800 ile 4400 arası) olan bir vatandaş 936 lira, 8000 lira olan bir vatandaşsa 1548 lira fazladan vergi ödeyecek.

Bu maaşlar gözümüze fazla görünmesin, zira 8000 lira brüt ücret alan beyaz yakalı çalışanın aslında eline geçen miktar yılın sonlarına doğru sadece 5036 lira.

Başka bir deyişle her ay 8000 liralık katma değer üreten iyi eğitimli, kendini geliştirmiş, başarılı bir kariyere sahip vatandaşımız emeğinin 2964 liralık kısmına daha hiç dokunamadan devlete vermiş oluyor.

Bunlar maaşlı çalışanın cebinden alınan direkt vergiler. Bir de dolaylı vergiler var. Dolaylı vergiler maaşlı çalışan ya da şirket sahibi, yüksek ücretli ya da asgari ücretli diye ayırmadan her bir vatandaştan eşit şekilde toplanan vergilerdir.

Bu bağlamda gelişigüzel seçtiğimiz tüketim kalemlerinin her birine gelir ayrımı olmaksızın ne kadar vergi ödediğimize şöyle bir bakalım;

*10 liralık bir paket sigaranın 8,37 lirası,

*100 liralık benzinin ortalama 65 lirası,

*90 bin liralık bir aracın ortalama 40 bin lirası,
*100 liralık bir elektrik faturasının 49 lirası (dağıtım bedeli ve vergiler),

*1000 liralık bir cep telefonunun 563 lirası vergi!

Ders kitaplarında okutulan Osmanlı Devleti çöküş döneminin klasikleşmiş cümlelerinden birini hatırlıyoruz ister istemez; “halk ağır vergiler altında eziliyordu.”

Vergi devletin temel gelir kaynağıdır, olmazsa olmazdır.

Dünya üzerindeki tüm ülkeler vatandaşlarından vergi toplayıp karşılığında hizmet sağlarlar fakat vergi orta direğin, beyaz yakalının, maaşlı çalışanın tek başına sırtlandığı bir para toplama mekanizması değildir.

Her şeyden öte orta direğin alım gücünü kısıtlamak demek, büyümeyi durdurmak demek. Bu denli bel bükücü vergilerle eğitimli nüfusun kazancından törpülemeye devam edilirse, harcamalar iyice kısılacak ve zaten dramatik bir şekilde düşmüş büyüme oranımız iyiden iyiye dibe çakılacaktır.

GINI katsayısı ekonomide gelir eşitsizliğini, başka bir deyişle zenginle fakir arasındaki ayrımı ortaya koyan bir endekstir. 0 ile 1 arasında değer alan bu katsayıda OECD ülkeleri arasında sondan 3. Sıradayız.

Başka bir deyişle zenginle fakir arasındaki uçurum büyük ve mevcut politikalarla büyümeye devam edeceğini rahatlıkla öngörebiliriz.

Bizim milletimiz itikatlı, fedakar ve sabırlıdır.

Devletin ve milletin bekası söz konusuysa, sonsuz özverilidir.

Tahmin ediyoruz ki bu sebeple torba yasaya gelen tepkiler üzerine, Ak Parti kanadından “savaş ekonomisi”, “jeopolitik riskler” gibi hamasi gerekçelerle yeni vergi ve bütçe açıklarına izah getirmeye çalıştılar.

Yıllardır Ak Parti hükümetinin en iyi ve en doğru yaptığı şeylerden biri de bütçe dengesini korumak olarak biliniyordu. Bu sene bütçede de ciddi bir açık verdik; dış borçlanma yoluyla bunu kapamaya çalışıyoruz.

Önümüz sıkıntılı günlere gebe. Fakat bu demek değildir ki umudumuzu yitirdik veya yitireceğiz. Biz büyük ve güçlü bir ülkeyiz.

Her zaman bahsettiğimiz gibi beşeri sermayemiz çok büyük ve nitelikli. Krizler, ekonomik buhranlar, savaşlar, yanlış politikalar kökeni en az 4000 yıldan öteye dayanan bu milletin sırtını yere getiremez.

Son olarak ekonomimizin ve dış politikamızın bu halde olmasının sebebi metal yorgunluğu ile açıklanmaya çalışılıyorsa, ifade etmek zorundayız ki, yorgun metali tamir etmek mümkün değildir; yerinden sökülür ve emekliye ayrılır.

Elif Gökdemir


Editör: TE Bilisim