Ümit Özdağ ‘Türk Çernobili’ diyerek faciaya karşı böyle uyarmıştı: Acil durum ilan edilmeli Ümit Özdağ ‘Türk Çernobili’ diyerek faciaya karşı böyle uyarmıştı: Acil durum ilan edilmeli
 Muhalefetin Köşk adayı Prof. Dr. Ekmeledin İhsanoğlu, Başbakan Erdoğan’ın "Yapmadı" dediği Gazze arabuluculuğunu, Hürriyet gazetesine belgesiyle anlattı. İhsanoğlu, "‘Yapmadı’ diyor ya, gülüyor. Ben bunun vesikasını göstermek ve hatırlatmak isterim. Ben Boş konuşmayı, tezvirat yapmayı bilemem. Ben bu ucuz siyaset içinden yetişip gelmedim." dedi.
İŞTE İHSANOĞLU'NUN HÜRRİYET'E YAPTIĞI O AÇIKLAMALAR:

İŞTE ARABULUCULUĞUN BELGESİ

- GEÇMİŞTE GAZZE İÇİN ARABULUCULUK YAPTIĞINIZ YÖNÜNDEKİ SÖZLERİNİZE BAŞBAKAN ERDOĞAN’DAN ‘GÜLÜNESİ İDDİA’ ŞEKLİNDE YORUMLAR GELDİ. SİZ TAM OLARAK HANGİ DÖNEMİ, HANGİ İHTİLAFI KASTETTİNİZ?

"Hamas 2006’da seçimleri, nezih ve şeffaf bir seçimi kazandı. İktidarı kurarken ilk ziyaret ettikleri uluslararası teşkilat bizimkisi oldu. Önce Halid Meşal sonra Dışişleri Bakanı Mahmud Zehar geldi. Bizden destek istediler, biz de yardımcı olmaya çalıştık. Hatta o zaman Ab Dış Politika Yüksek Komiseri olan Solana ziyaretime geldiği zaman Hamas’a yardımcı olmak gerektiğini anlattım. Hamas, içeride daha çok hizmetlere dayalı bir dini grup olarak başladı, sonra siyasi partiye dönüştü. İç siyaset üzerine kurulu söylemleri vardı, dış siyaset o zamanlar yoktu. Ben de onlara dış siyaset söylemleri konusunda bazı tavsiyelerde bulundum. Sayın Meşal bunu müspet karşıladı. Ben birkaç kez Şam’a gittim, onlar geldiler. Fakat Hamas iktidara geldikten sonra El Fetih ile aralarında çatışmalar başladı. Silah kullanma başladı, siyasi söylemler de sertleşti, toplum gerildi, karşılıklı adam öldürmeler sürdü. Ben o zaman El Fetih ile Hamas arasındaki bu tansiyonu düşürmek için bir dizi çalışma yaptım. Ramallah’a Sayın Abbas’la, Gazze’ye; Haniye ile Şam’a, Meşal’le görüşmeye gittim. Sonunda 19 Aralık 2006’da Sayın Abbas ile Sayın Haniye arasında 9 maddelik bir anlaşma imzalandı.







(Dosyasından bir belge çıkarıp uzatıyor). ‘Yapmadı’ diyor ya, gülüyor. Ben size bunun vesikasını göstermek ve hatırlatmak isterim. Ben Boş konuşmayı, tezvirat yapmayı bilemem. Ben bu ucuz siyaset içinden yetişip gelmedim."

- ‘MAHMUD ABBAS’IN BAŞBAKAN ERDOĞAN’IN FİLİSTİN MESELESİNDEKİ TAVRINA DAİR SÖYLEDİĞİ BAZI ŞEYLERİ AÇIKLARSAM ÇOK AYIP OLUR’ ŞEKLİNDE BİR İFADE KULLANDINIZ GEÇEN HAFTALARDA. NEYİ İMA EDİYORSUNUZ TAM OLARAK?

"Bunları bugün basın önünde paylaşmak gerçekten benim devlet terbiyeme yakışmıyor."

"SUUDİ ARABİSTAN BENİ DEVLET NİŞANIYLA UĞURLADI, İDDİALAR KEM SÖZ"

- İSLAM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI’NA A EV SAHİPLİĞİ YAPAN SUUDİ ARABİSTAN’IN GÖREVİNİZİN SON İKİ SENESİNDE SİZİN GERİ ÇEKİLMENİZİ TÜRK HÜKÜMETİNDEN TALEP ETTİĞİ, HATTA AK PARTİ SİZİN ARKANIZDA DURDU DİYE KENDİLERİNİN ANKARA’DAKİ ELÇİ ATAMASINI ASKIYA ALDIĞI DOĞRU MU?

"Bunlar tamamen hayal mahsulü. Devletlerin jestleri, size tavrı nereden belli olur? Hiçbir devlet sevmediği, takdir etmediği insana nişanını vermez. Ben görevimin sonunda Suudi Arabistan hükümetinin bu takdirlerini aldım. Belgeleri de var, bizzat kral adına takılan nişan da var. Bu merasimde oradaki hanedanın mensupları, bütün devletlerin büyükelçilerinin yanında Türkiye büyükelçisi de hazır bulundu. Devlet hiyerarşisinde kraldan sonra gelen dışişleri bakanı nişanı takdim etti ve çok güzel bir konuşma yaptı. Hatta bundan sonra da benim tecrübelerimden yararlanmak istediklerini ifade ettiler. Bu sefir raporlarında da gazetelerde de yazılan, bütün dünyanın bildiği şey. Bazıları, bunları bilmiyor ve kulaklarına fısıldanan şeyleri söylüyor. Bunlar kem söz. Kem söz sahibine aittir."

- ÖZELLİKLE MISIR VE MURSİ ÜZERİNDEN CİDDİ BİR İHTİLAF YAŞADINIZ ANKARA’YLA. HER ŞEYE RAĞMEN ‘GENEL SEKRETERLİK GÖREVİNİ BIRAKANA KADAR AK PARTİ HÜKÜMETİ ARKAMDA OLDU’ DİYEBİLİYOR MUSUNUZ?

"Şüphesiz ki 9 sene içinde ben genel sekreter olarak ettiğim yemine sadık kaldım. Bütün İslam dünyasına ve İslamiyete hizmeti şiar edindim. Bu arada bir Türk olarak ülkemin haklı davalarında hep yanında ve yardımcı oldum. Ben bunları söylemek istemiyorum ama şu var ki genel sekreter seçilmem Türkiye’nin dış politikasına bir katkı olmuştur. Bu değişik sahalarda tecelli etmiştir. Özellikle Kıbrıs meselesinde tecelli etmiştir. Nitekim Kuzey Kıbrıs Türk hükümeti de bana olan takdirini en yüksek şekilde ifade etmiştir. Ben de bununla her zaman gurur duyarım. Bunların detayına girmeyelim. Ben göreve ilk geldiğimde bazı ülkeler beni Türk dış politikasının uzantısı olarak görmeye başladı. Bunlar büyük devletlerdi. Ben kendilerine içtiğim anda sadık kalacağımı ve Türkiye’nin böyle bir talebi olmadığını söyledim. Böyle bir talebi de olmamıştır Türkiye’nin. Ama 2009’a kadar Türkiye’nin Ortadoğu ülkeleriyle münasebetlerinde fazla bir problem yoktu. Çok ahenkli bir şekilde ilerliyordu. Bilhassa Arap ayaklanmalarından sonra tavırlar farklılaştı. Türkiye’nin son yıllarda hangi Arap ülkesiyle münasebetlerin geliştiğini söyleyebilirsiniz? Her gün daha az samimiyete ve daha derin farklılıklara gidiyoruz."

"KALİBRE EDİLMİŞ DIŞ POLİTİKA İHTİYACI VAR"

- HÜKÜMET DERİNLEŞEN KUTUPLAŞMALARIN KENDİLERİNİN DİKTATÖRLERE KARŞI İLKESEL BİR TAVIR ALMASINDAN, VİCDAN TEMELLİ BİR DIŞ POLİTİKA İZLEMELERİNDEN KAYNAKLANDIĞINI SAVUNUYOR.

"O bir dış siyaset tercihidir. Artık o söylemin sahipleri onu savunsun. Ben şahsen Türkiye’nin daha ölçülü ve daha kalibre edilmiş bir dış politikaya sahip olmasının hem Türkiye’nin yüksek menfaatlerinin hem de Ortadoğu’daki mazlum halkların savunulması bakımından daha faydalı olacağına inanıyorum. Yine mazlumun yanında olacaksınız ama daha farklı bir üslubu takip ettiğiniz zaman herkes daha kazançlı olacak. Çatışmada taraf olduğunuz zaman kendinizi çatışmanın içinde bulursunuz. Ama çatışan taraflar arasında arabuluculuk yaparsanız daha kıymetli olursunuz."

"BU KÖTÜ NOKTAYA BİR GÜNDE GELMEDİK"

- SİZ GENEL SEKRETER İKEN İSLAM İLE TERÖR KELİMELERİNİN BİRLİKTE KAVRAMSALLAŞTIRILMASINA KARŞI BİR MÜCADELE VERDİNİZ. FAKAT GELİNEN NOKTADA HAYATIMIZDA IŞİD DİYE BİR GERÇEK VAR.

"Bu kötü noktaya biz bir günde gelmedik. İstibdat idareleri, siyasi ve sosyal zulüm, ideolojik zulümle, uzun yılların birikimiyle gelindi. Bunların karşısında insanlar bir ideolojiye sığınıyorlar. Eskiden Marksizm, Leninizm, Maoizm vardı. Bugün de onlar yok. Bir tek yönelecekleri ideoloji din etrafındaki ideoloji. Bu da tabii dinin bütün değerlerine ters düşer. Bunlar dinin rahmet, mafiret, insanlık mesajını nefrete ve şiddete çevirip adına İslam diyorlar. Cahil insanları arkalarından sürüklüyorlar."

- BİRAZ ÖNCE NİŞANINI ALDIĞINIZI ANLATTIĞINIZ SUUDİ ARABİSTAN’IN VE KATAR’IN FİNANSMANIYLA BU NOKTAYA GELDİKLERİ YÖNÜNDE CİDDİ BİR KANAAT VAR. İSLAM DEVLETLERİ SONUÇTA BU TÜR DOĞRUDAN YA DA DOLAYLI DESTEKLERLE RADİKALLERE PRİM VERMİŞ OLMUYOR MU?

"Bunların finansmanı çok büyük kaynaklardan geliyor. Gayrimeşru silah trafiğinden, Narkotik trafiğinden, Afrika’daki köle trafiğinden, aşırıcı uçları destekleyen işadamlarından geliyor. Bunlar bizim görebildiklerimiz. Bir de göremediğimiz karanlık güçler var. Dünya bunlarla mücadele etmede maalesef başarısız oldu. İşte Afganistan’daki durum, Irak’taki durum, Suriye’deki durum. Sizin biraz önce hatırlattığınız benim 9 sene boyunca verdiğim mücadele bunların dinle ilişkisini koparmak içindi. Çünkü bunlardan İslam sıfatını aldığınız zaman çıplak kalıyorlar. Tetikçi, terörist olarak kalıyorlar. Ama İslami cilayı kabul ettirdikleri zaman esas tehlike orada."

- ‘İSLAM DEVLETİ KURDUK’ DİYORLAR ŞİMDİ.

"Bu terör devletidir." (Kaynak - Fotoğraflar: Hürriyet)

Editör: TE Bilisim