İsmet Büyükataman yaptığı yazılı açıklamayla İçişleri Bakanı Efkan Ala'ya yanıt verdi. Şehitlerin hesabını verecek olan kendileridir diyen Büyükataman'ın açıklaması şu şekilde:

İçişleri Bakanı Efkan Ala, TGRT Haber Programına yaptığı açıklamalarda “Lice'deki 2 şehidin hesabını kim verecek.” demektedir.

Ülkenin İçişleri Bakanı olarak yetki ve sorumluluklarından bihaber olan bu zata şehitlerin hesabını verecek olanın kendileri olduğunu hatırlatmak isteriz.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, tarihinin en büyük aldatma ve kandırma girdabında yok edilmek istenmektedir. Sözü ile özü bir olmayan şahısların yönetiminde, insanımız söylenenlere itibar etmekte icraatların da söylendiği gibi gerçekleştiğini zannetmektedir. Bu yalan siyaseti maalesef 14 yıldır Türkiye’mizi meşgul etmekte ve bu siyasetin meydana getirdiği sorunlar candan aziz bildiğimiz Türkiye’mize büyük kayıplar verdirmektedir.

Bu süreçte “iyi” denilenler “kötü”, “Müslüman” denilenler “din düşmanı”, “vatansever” denilenler “vatan haini”, “âlim” denilenler “cahil”, “emin” denilenler “hırsız”,”cesur” denilenler “korkak”; velhasılı “AK” denilenler “KARA” çıkmıştır ve çıkmaya devam etmektedir.

Son yıllarda yaşadığımız en büyük ve en acı kandırma terör örgütü PKK konusunda yaşanmaktadır. “Kürt Açılımı” ismiyle bilinen “PKK Açılımı”nın ülkemizi getirdiği noktanın ne olduğu gözler önündedir. “Analar ağlamasın” sloganlarıyla PKK’lıların anaları kutsanırken memleket evlatlarının, şehit ve gazilerimizin anası ağlatılmaktadır.

“Artık şehit haberi gelmiyor.” zırvasıyla Türk milleti kandırılırken bir yandan basına şehit haberleri duyurulmayacak yahut kaza şeklinde duyurulacak diye baskı yapılıyor. Böylece şehit haberi gelmemiş oluyor.

Türkler kakafoniyi sona erdirmelidir! Türkler kakafoniyi sona erdirmelidir!

Terörle mücadelede görev yapan her askerimizin, polisimizin ve terör tehlikesine karşı savunmasız bırakılan vatandaşlarımızın bildiği gibi PKK’lıların silahlarıyla dağlarda gezinmesi hatta şehre inip propaganda yapması, insanlarımızı tehdit etmesi hatta düzenlenen panayırlara, şenliklere katılmaları serbesttir.

Bununla birlikte geçmişte Türkiye Cumhuriyeti Devletiyle hareket etme ve vatanı savunma iradesi ortaya koymuş bölge insanı ölüm tehditleri almakla kalmamakta, şehit edilmektedir. Korucularımıza ve ailelerine yönelik saldırılar basınımızda ya yer almamakta ya da sıradan cinayet olayları gibi sunulmaktadır. Bölgede görev yapan devlet memurları, öğretmenler, doktorlar, hemşireler evlerine kadar gelen PKK’lıların ölüm tehditleriyle hizmeti bir kenara bırakmış, canlarının derdine düşmüş durumdadır.

Devletin onurunu, şerefini koruması gereken bölgenin kaymakam ve valileri ise tüm bu kutsal değerleri elinin tersiyle iterek İstiklâl Marşı’nın okunmasını, bayrağın göndere çekilmesini istemeyen PKK’lıları üzmemekte ve öğretmeni bir süreliğine istirahata yollayabilmektedir.

Birkaç örneğini vermekle yetindiğimiz bu ortamda gerek AKP Genel Başkanı ve gerekse onun ihanet çetesi bilmelidir ki analar ağlamaktadır. Bu ağlayan analar vatan hainlerinin anası değildir. Bu analar geçmişte Kara Fatma olan, Nene Hatun olan ve bugün yiğitler doğuran şerefli Türk analarıdır.

Her haberde, her olayda “çözüm sürecini baltalamak isteyenlerin oyunları” olarak sunulan bu onur kırıcı hareketlerde nedense daima Türk milletinin içindeki -kim olduğu bir türlü bilinemeyen- bir grup darbeci suçlu, PKK ise masumdur, AKP iktidarı ise zaten melekler konseyidir.

İçişleri Bakanı’nın milleti suçlayan, PKK’yı kucaklayan bu talihsiz açıklamaları Türk milletini bir kez daha yaralamıştır. Bayrak indirildiğinde sesi çıkmayan AKP’liler, mahkemenin verdiği kararla heykel yıkıldığında kahramanlık şiirleri ile destanlar yazmaktadırlar. Bu heykel oraya dikilmeden önce bu istihbaratı alamayan, o heykel daha dikilmeden müdahale edemeyen AKP iktidarı, bu masalları kendi teşkilat toplantılarında teşkilat mensuplarına anlatsın Türk milletinin karnı bu masallara toktur.

Memleketin birçok yerinde bayrağımız indirilmekte Atatürk büstlerine saldırılar yapılmakta, hatta bir vilayette elinde Türk Bayrağı bulunan Mehmetçik heykeli AKP’li belediye tarafından kaldırılmakta vatandaştan gelen yoğun tepki üzerine AKP’li belediye geri adım atmakta yine AKP’li bir belediye “Ne mutlu Türküm diyene” yazan yazıyı kaldırmakta aynı şekilde tepkiler üzerine geri adım atmaktadır. Bütün bu olaylar karşısında İçişleri Bakanı hesap verecek kişi aramaktadır. AKP’ye göre; George Orwell’ın “Hayvan Çiftliği” kitabındaki gibi tüm bu olayların sorumlusu hayali bir ihanet çetesidir.

Almanya’nın Türkiye’yi gizlice dinlemesini doğal karşılayabilecek kadar millî savunmadan habersiz İçişleri Bakanı talimatı ben verdim heykel yerinden kaldırıldı, diyerek gerçekleri yok sayabilmektedir. Çıkarılan mahkeme kararını görmezlikten gelebilmektedir. Mahkeme, kararını verdikten sonra bile sivil toplum örgütleriyle heykelin kaldırılması konusunda görüşmeler sürüyor, açıklamalarının unutulduğunu sanıyor.

Heykelin sahibi mezkûr partinin yetkilileri “MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli heykeli kaldırtırdı.” demektedirler. Bu açıklamadan da anlaşılmaktadır ki bölücüler, tüm icraatlarında olduğu gibi heykelin dikim aşamasında da AKP ile gerekli görüşmeleri yapmıştır. Tabii ki asil Türk milletinin siyasi sahadaki tek temsilcisi olan MHP’yi hesaba katmadan yapılan hain pazarlıklar sonuçlanamamıştır.

Türk milleti müsterih olsun. Milliyeti Hareket Partisi ve Ülkücüler bu ülkeyi kimseye böldürtmeyecektir. Aziz milletimiz teveccüh gösterip MHP’yi iktidara taşıdığı takdirde de tüm devlet imkânları millî bütünlüğümüz için seferber edilecektir.

Bu vesile ile tekrar hatırlatıyoruz ki Türk milliyetçilerinin mücadelesi günlük, haftalık ve bir zorluk görene kadar değildir; son nefes, son nefer ve son damla kana kadardır. Mücadelemiz Milliyetçi Türkiye kurulana kadardır. Bu yolda yılmayacak ve yıkılmayacağız ki Türk milleti sonsuza dek yaşabilsin.

Editör: TE Bilisim