BİZ OLALIM; BİR OLALIM. "MODERN VE GELENEĞİN ARASINDAKİ GERİLİMDEN," ANCAK BU YOLLA KURTULURUZ... BİZ OLALIM; BİR OLALIM. "MODERN VE GELENEĞİN ARASINDAKİ GERİLİMDEN," ANCAK BU YOLLA KURTULURUZ...
 Taha Akyol'un
Bugünkü makalesi...

Dondurmacı fesli Rum kırması Tarihçi görünümlü Türk Düşmanı adam müsvettesinin  zırvalarına karşılık yazılmış..

İşte o makale 
                 ***
Yunan kazansaymış!

TARİHÇİ denilemez, Milli Mücadele’ye bile çamur atmaktan çekinmeyen biri, 15 Temmuz için “Milli Mücadele’den katbekat daha üstün milli bir destandır” demiş.

Ahmet Hakan’ın köşesinde okudum.

Aynı kişi “Keşke Yunan galip gelseydi” diyen adamdır.

15 Temmuz gibi her kesimin yer aldığı bir demokrasi direnişini böyle ideolojik şablonlara sokmak, 15 Temmuz’un anlamını çığırından çıkarmaktır, tahrif etmektir, ideolojik bir simge durumuna indirmektir.

Hele de Milli Mücadele’yi aşağılaması, “Keşke Yunan galip gelseydi” diyebilmesi!

İŞTE YUNAN İŞGALİ

Aşağıdaki harita, Sakarya Savaşı devam ederken İstanbul’da çıkan Tevhid-i Efkâr gazetesinin 31 Ağustos 1921 günlü nüshasında yayınlanmıştı:

Haritada Latin harfleriyle ANKARA yazısını ben koydum; yeri belli olsun diye.

Yunan, Ankara yakınlarına kadar işgal etmişti. Hatta Ankara da düşebilir diye Meclis’in Kayseri’ye taşınması kararı bile alınmıştı.

Tevhid-i Efkâr muhafazakâr ve vatansever bir gazetedir. Yunan işgali altında bulunan  yerleri siyaha boyamıştı. “Bu durum devam edemez”diyordu. Yunan ilerleyişinin “yanlarından tehlikeye maruz olduğunu” yazıyordu ki, Sakarya Savaşı Mehmetçiğin Yunan ordusuna “yanlardan” yaptığı taarruzla kazanılacaktı.

MESELA SAKARYA

Arnold Toynbee 1924’te Sakarya’nın “20. yüzyılın en büyük savaşlarından biri” olduğunu yazdı. Clair Price, 1923’te yayınladığı kitabında Sakarya Savaşı’nın “tarihi akışı değiştirdiğini”, doğu milletlerine istiklal örneği olduğunu belirtti.

O kişinin dediği gibi eğer Yunan kazansaydı, haritada siyah renkle mateme bürünmüş olan yerlerin çok büyük bölümünde bugün Yunan bayrağı dalgalanacaktı!

Nitekim İngiltere Başbakanı Lloyd George, “Yunanistan artık Sevr’le yetinmez” diyordu!

Dahası, bütün Trakya da Yunanistan’ın işgali altındaydı.

İstanbul ve Çanakkale İngiliz-Fransız işgali altındaydı.

Hangi akıl, hangi vicdan, hangi fikir namusu, eğer bu topraklara ve bu bayrağa sadakat duyuyorsa, “Keşke Yunan galip gelseydi” diyebilir?!

Milli Ordu Büyük Zafer’i kazanarak 9 Eylül 1922’de İzmir’e girdiğinde Trakya’da Yunan, Çanakkale ve İstanbul’da İngiliz-Fransız işgali devam ediyordu!

Trakya Mudanya Mütarekesi ile İstanbul ve Çanakkale Lozan Antlaşması ile kurtarıldı.

VATAN TÜRKİYE

Mustafa Kemal, Fevzi, İsmet, Karabekir, bu Milli Mücadele liderleri 40’lı yaşlarda; tümen ve alay kumandanları 30’lu yaşlardaydı.

Zaferden sonra rejim konusunda yollarının ayrılması başka bir konudur ve değişik açılardan bakılabilir.

Milli Mücadele’de hepsi hayatlarını ve dehalarını ortaya koyarak, canlarını dişlerine takarak, 350 bin kilometrekareye düşmüş bir Anadolu parçasından bize hür ve bağımsız 780 bin kilometrekarelik bir vatan bıraktılar.

Milli Mücadele’yi küçümsemek bilgisizlik değildir, en hafif deyişle körlüktür.

Buna “revizyonist tarihçilik” denilemez; bu tarihçilik türünün bir onuru ve akademik kalitesi vardır.

Milli Mücadele’yi küçümsemek, paslı bir ideolojidir. Cenap Şahabettin “Köhne fikirler paslı çiviler gibidir, çıkarmak zordur” demişti; öyledir ama paslandıkça çürüdükleri de bir gerçektir.

Editör: TE Bilisim