Türkler kakafoniyi sona erdirmelidir! Türkler kakafoniyi sona erdirmelidir!
 Kumuk Türkleri Kuzey Kafkasya’daki Kumuk ovasının ve Dağıstan’ın dağlık kesiminin yerli halklarındandır. Etnik bakımından Kıpçak ve Oğuz boylarının bu sahada kaynaşmasından meydana geldikleri ileri sürülen Kumuk Türklerinin dillerindeki Kıpçak ve Oğuz grubu özellikleri bu görüşü desteklemektedir.
Kumukların ülkesi VII. Yüzyıldan itibaren Hazar Devleti’nin sınırları içine alınmıştır. Bugün Kumuk bilim adamları da Kumukları, Hazar Devleti’nin kurucuları olarak göstermektedirler. Hazar Devleti’nin son başkenti Semender, Kumuk ülkesi sınırları içindeydi. Kumuklar arasında ayılmış olan “Anci-name”, “Derbent-name”, “Karabudahkentname” adlı tarihi abideler, Hazar Devleti devrinden bahseder. Hatta, Hazarlar arasında yaşamış olan Ebu Hamid el-Garnati’nin tespit ettiği ve Hazar sözü dediği bütün kelimeler bugün Kumuk Türklerince kullanılmaktadır.


Zeki Velidi Doğan’ın verdiği bilgilere göre Kumuklar, Oğuz destanının Müneccimbaşı tarafından istifade olunan bir rivayetinde, Oğuz Han zamanında Derbent’in muhafazasıyla memur edilen Kıpçaklar’ın bir boyu olarak zikredilmiştir. Toğan’a göre, Azerbaycan ile Derbent Arapların idaresinde iken de Kumukların burada bulundukları, Tarih al-Babva’l-Abvab’dan anlaşılmaktadır.

Dağıstanlı Kumuk âlimlerinden S.M. Aliyev, M. R. Mahammadov’den; Dağıstan’ı Arapların işgal etmesiyle Hazarların İdil Boyuna çekilmelerinden sonra Hazar denizi kıyısında ve Temirkazık Dağıstan’da liderlik rolünün Kumuklara geçtiğini naklediyor ve bu bilginin birinci kısmına katıldığını belirtiyor; fakat onun Kumukları, Hazarlardan ayrı göstermesine karşı çıkıyor. Aliyevin fikrince Hazarlar ile Kumuklar, tarihi bakımdan da, kültürel bakımdan da aynı kavimdir.

Tarihi durumları ve menşe’leri hakkında pek çok faraziye ileri sürülen ve hatta ekseriya Sovyet antropologları tarafından olmak üzere bazı Kafkas kavimlerinin Türkleşmesi sonucu meydana geldikleri dahi söylenen Kumukların; dil, edebiyat, din, yaşayış tarzı, örf ve âdetler ve diğer kültür unsurları bakımından ele alındıklarında ve yukarıda özetlenen tarihi verilerin ışığında bakıldığında, gerçek bir Türk kavmi olduğu açıkça ortaya çıkmaktadır.

Hazar Devleti’nin yıkılmasından sonra Kumuk Türleri’nin kurdukları ilk müstakil teşkilat, 1578’de Sultan But’un kurduğu ve tamamıyla millî bir Kumuk beyliği hüviyetinde olan emarettir. Bu beyliğin Dağıstan’ın en kuzeyinde yer alması sebebiyle,Kazan ile Astarhan hanlıklarının yıkılmasından sonra daha güneye inme imkânı bulan Ruslarla Kumuklar karşı karşıya gelmiş oldu.Kumuk Türkleri, 1594 yılından itibaren başlayan Rus saldırılarına ve işgal hareketlerine karşı, diğer Müslüman Kafkas kavimleriyle birlikte XIX.yüzyılın ikinci yarısına kadar kahramanca mukavemet ettiler.

Ancak Ruslara karşı sürdürülen mücadelenin son bayraktarı Şeyh Şamil’in 1859’da esir edilmesiyle Dağıstan ve diğer Kafkas bölgeleri hızla Rusların eline geçmeye başladı. Zaten yüzyıllar süren savaşlar Kumukları ve diğer Kafkas kavimlerini bitap düşürmüştü. Böylece Ruslar 1867’ye kadar bütün Kafkasya’yı istila ettiler.

Rus Çarlığı’nın 1917’de yıkılması sırasında Rusya’da meydana gelen iç karışıklıkta hürriyet ve istiklâlleri için ayaklanan Kuzey Kafkasya Türk ve Müslüman camiası içinde Kumuklar yine ön safta yer alırlar. Osmanlı devletinin de desteğiyle Dağıstan, 11 Mayıs 1918’de Dağıstan ve Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti adı altında bağımsızlığını ilân etti. Kuzey Kafkasya kabilelerinin bu sırada yapılan milli kurultaylarında Kumuk Türkçesi’nin, yalnız Dağıstan için değil, bütün Kuzey Kafkasya için birleştirici, müşterek bir dil olarak kabul edildiğini de bu arada vurgulamak isteriz.

Dağıstan ve Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti henüz toparlanamadan Mondros Mütarekesi’nin imzalanması sonucu Osmanlı Ordusu Kafkasya’yı tahliye edince, Dağıstan Kızıl Ordunun istilasına uğradı. 20 Ocak 1921’de Rusya Federatif Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri’ne tabi Dağıstan Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kuruldu. 1936 Sovyet Anayasası, Kafkasya’nın etnik çeşitliliğini yansıtmayan bir siyasî ve idarî bölümlenmeyi belirledi. Bu bölümleme sonucunda Kumuk Türklerinin büyük bir kısmı Dağıstan Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nde, bir kısmı da Çeçen ve Osetya bölgelerinde kalmış oldu. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Dağıstan, Rusya Federasyonu’na bağlı bir özerk cumhuriyet haline geldi.
Din

Bugünkü Dağıstan’da Kumuk Türkleriyle birlikte büyük bir çoğunluğu Sünni Müslüman olan otuz civarında etnik grup yaşamaktadır. Bölgede özellikle XVIII yüzyıldan itibaren Nakşibendi tarikatı büyük bir nüfuz kazanmış ve Ruslara karşı yürütülen cihat hareketlerini organize ederek prestij sağlamıştır. Dağıstan halkı dinine bağlı olup ilme önem vermiş ve hemen her köyde bir medrese yaptırmıştır. 1913’te Dağıstan da 360’ı Ulu cami olmak üzere 2060 cami vardı. Günümüzde Kumuklar, dinlerini yeniden öğrenme seferberliği başlatmışlardır. Bu yolda gerçekleştirilen faaliyetlere örnek olarak Kuran’ın Kumuk Türkçesi’ne yapılan tercümesinin Tangçolpan dergisinin 1992 yılı 3. sayısından itibaren tefrika edilmekte oluşunu gösterebiliriz. Ayrıca yine aynı dergide Hazreti Peygamber’in hadisleri de Kumuk Türkçesi’yle yayınlanmaktadır.
Dil ve Edebiyat

Kumuk edebiyat tarihçileri, Kumuk edebiyatının XV. yüzyılda yaşamış olan şair Ummu Kamal (Ümmî Kemâl) ile başladığını, o devre kadar ise Kumukların edebiyatının Umumi Türk Edebiyatı ile birlikte mütalâa edilmesi gerektiğini söylerler. Osmanlı Türk ülkesine de gelen Ummu Kamal, eserlerini Kumuk Türkçesiyle değil, Osmanlı Türkçesi’yle yazmıştır. Osmanlı Türkçesi, ünlü Kumak şairi Yırçı Kazak’a kadar Kumukların yazı dili olmuştur.

Bu devirde yetişen Kumuk şairleri arasında Amanhor (1670-1706), Miskin Halimat (XVIII.yüzyıl) ve Kakaşuralı Abdurahman (XVIII.yüzyılın sonu- 1870) sayılabilir. Yırçı Kazak (1830-1879), Yeni Kumuk Edebiyatı’nın temelini atmıştır. Kumuk Türkleri arasında geniş bir şöhrete sahip olan Yarçı Kazak, şiirlerinde hak, doğruluk, yiğitlik, aşk gibi temaları işlemiş, bu arada halkı ezen beyleri de hicvetmekten geri kalmamıştır.

Başka kayda değer bir Kumuk şairi ve din âlimi Abusupiyan Akayev (1870-1931)’dir. Akayev, şiirler yanında dinî eserler de yazmıştır. Kumuk bilim adamlarından Hasan Orazayev, onun Payxamarnı Yolu bulan (Peygamberin yoluyla) adlı eserini Mahaçkala’da, 1993 yılında yayımlamış bulunuyor. Orazayev, bu kitapta Akayevin sosyal, politik konulardaki makalelerini; kitaplarına yazdığı önsözlerini, mektuplarını, çeşitli şiirlerini, dinî konulu yazılarını bir araya getirmiştir.

Kumuk edebiyatı son zamanlarda çeşitli nevilerde ilerleme göstermeye başlamış olup pek çok şair, edip, hikayeci ve romancı yetişmiştir.

Editör: TE Bilisim