Atatürk daha çocukken Osmanlı topraklarının beşte dördünü kaybeden II. Abdülhamit, yeşil komünistlerin TANIMADAN pek bir sahip çıktığı padişahlardandır.

Bu yeşil komünistler, ilk Türkçe ezanın II. Abdülhamit devrinde İstanbul'da okutulduğunu, II. Abdülhamit'in Latin alfabesine geçmek istediğini bilseler ona Ulu Hakan demezler herhalde!

II. Abdülhamit'in İsrail'in kurulmasını engellediği söylemi de gerçeği yansıtmamaktadır. Sultan, kendisiyle görüşen Dünya Siyonist Teşkilatı'na İsrail'in Mezopotamya'da (bugünkü Irak Kürt Federe bölgesi) kurulmasını önermiştir.

Lozan meselesine gelirsek Atatürk, Nutuk'ta Lozan Antlaşması'na şöyle değinmektedir:

Eski ATO Başkanvekili Mehmet Aypek koruması tarafından öldürüldü Eski ATO Başkanvekili Mehmet Aypek koruması tarafından öldürüldü

"Saygıdeğer efendiler, Lozan Barış Antlaşması'ndaki hükümleri öteki barış teklifleriyle daha fazla karşılaştırmanın yersiz olduğu düşüncesindeyim. Bu antlaşma Türk milletine karşı yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması'yla tamamlandığı sanılmış büyük bir suikastin sonuçsuz kaldığını bildirir bir belgedir. Osmanlı tarihinde benzeri görülmemiş bir siyasi zafer eseridir."

Şimdi de R. Tayyip Erdoğan'ın sözlerine bir kulak verelim:

"Nitekim genç Cumhuriyetimizin meşruiyetini daha da sağlamlaştıran Lozan Barış Antlaşması, bütün dünyada siyasi ve hukuki bir başarı olarak tanınmaktadır. Bu düşüncelerle Lozan Barış Antlaşması’nın yıldönümünü kutluyor; başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere antlaşmanın mimarı olan devlet adamlarımızı rahmet ve şükranla anıyorum.” (24.07.2013)

"Aziz milletimizin inanç, cesaret ve fedakârlıkla elde ettiği zafer, Lozan Antlaşması'yla diplomasi ve uluslararası hukuk alanına taşınarak tescil edilmiştir. Bu anlaşma, yeni kurulan devletimizin tapusu niteliğindedir." (24.07.2016)

"Tarihte bize ne yaptılar. 1920'de bize Sevr'i gösterdiler; 1923'te Lozan'a bizi razı ettiler. Birileri de Lozan'ı zafer diye yutturmaya çalıştı. Her şey ortada." (29.09.2016)

***
Evet, gerçekten de her şey ortadadır! Atatürk'e ya da Tayyip Erdoğan'a inanmak bir tercih meselesidir. Erdoğan'a inanacak olanlar varsa bunların hangi Erdoğan'a inanacaklarını da ayrıca seçmeleri gerekecektir. Dün överken alkışlayanlar bugün söverken de alkışlıyorlar. Böylelerine toplu terapi lazım olabilir. Allah zihin açıklığı versin!

Siyasiler, gündem değiştirmek için 180 derece zıt ve ani manevralar yapabilmektedir. Tabii böylesi ciddi konularda bu derece "kıvraklık" devlet adamlığı ciddiyetine zaten terstir de körü körüne peşinden gidenler acınacak hâle düşmektedir.

H. Cem KANIBİR
Atasen Genel Başkanı
Türkbilimci (Türkolog)

Editör: TE Bilisim