MHP TARİHİ BİR SINAVLA KARŞI KARŞIYA...!!!
(YENİ BİR DEMOKRASİ DENEMESİ...)

Rubil GÖKDEMİR

Tam bir hafta önce kaleme aldığım "SARAY'DA MHP KORKUSU" başlıklı yazımda, aldığım bilgiler doğrultusunda mevcutta MHP tarafından değerlendirilmesi gereken toplumsal-siyasal değişim arzusunun sonucu olarak, tarihi boyunca hiç elde edemediği seçmen desteğine ulaşarak %25-28 civarında olduğunu tahmin etmiştim. Anılan yazımdan sonra bu tahminlerimi destekleyecek şekilde, farklı araştırma şirketleri tarafından yapılan kamuoyu ölçümlerinde, MHP'ye yönelen seçmen desteğinin % 19,5-28 aralığında bulunduğu yazılı ve görsel medyada yer aldı.

Mensubu olmaktan ve içinde bulunmaktan onur duyduğum ülkücü camiaya milletimizin yöneltmiş olduğu bu teveccühün sebeplerini daha iyi anlayabilmek için dostlarımızla birlikte bu hafta sonu Sayın Meral AKŞENER'in Bilecik, Bursa ve Eskişehir gezilerine katıldım.

Gezinin ilk ayağını oluşturan Söğüt'e vardığımızda etrafta gördüğüm insan çeşitliliği ve gözlerdeki heyecandan, karşılaştığım tablonun bir partinin iç meselesi olan kurultay tartışmalarından öte bir şey olduğunu hemen fark ettim. MHP seçmeninin 1 Kasım seçimleri sebebiyle yaşadığı ağır yenilginin travmatik sonuçlarına tepkinin ötesinde bir durumla karşı karşıya olduğumu anladım.

Muhakkak ki; çeşitli il ve ilçelerden SÖĞÜT'e gelen insanların çoğunluğunu bir biçimde kendini ülkücü olarak tanımlayanlar oluşturuyordu. Ancak biraz daha dikkatlice inceleyince sokaklarda, caddelerde ve meydanlara taşınan heyecanın ülkücülerin ötesinde, toplumsal "dip dalgaya" dönüşmekte olan büyük bir değişim arzusu olduğunu fark ediyorsunuz.

Bir kez daha anlıyorsunuz ki, zamanı gelmiş fikirlerin ve değişim arzusunun başarıya ulaşması için il, ilçe teşkilatı gibi biraz da bürokratikleşmiş yapılara çok da ihtiyaç yok.

Gümüşhane ekibiyle 30 saat sonra gelen mutluluk Gümüşhane ekibiyle 30 saat sonra gelen mutluluk

Gezileri organize eden insanlara haksızlık etmek istemem ama hem açık hava toplantıları hem de salon toplantıları, teşkilatlardan daha çok katılanların gönüllü organizasyonuna dönüşüyor... Gözlemlediğim her toplantıda, aksaklıklar sebebiyle hiç kimse kimseye küsmüyor, kimse önemine, statüsüne aldırış etmeden, gönüllü ev sahibi rolünü oynuyor, ortaya çıkan heyecan ve enerjinin büyüsünü, keyfini yaşamakla yetiniyor. Ülkücü ülkücünün kardeşidir sözünün havası, bazı ikbalperestlerin çiğlikleri hariç olmak üzere bütün toplantılara hakim olmuş gibi. Herkesin gözünde bir umut, bir pırıltı...Herkes mucizevi bir değişim ve dokunuş bekliyor...Meral Hanım, o sıcak, insana dokunan, abla, anne havasında konuşmaya başlayınca duygulanan, gözü buğulanan insanlar...

Gerçekten ne oluyor buralarda ?

Dinleyicilerin "ablaları" şefkatli ama muktedir bir anne havasında "iktidara geleceğiz", artık Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Meclis Başkanlığı ve Bakanlar Kurulu koltuklarına Türk milliyetçileri ve ülkücüler oturacak dedikçe, çılgınca alkışlar ve tezahüratların arka planında, yıllarca itilmiş, kakılmış muamelesi görmüş ülkücüler de özgüven patlamasının ortaya çıktığını görüyorsunuz.

Bilecik'te öğretim üyesi ve vaktiyle DYP Genel Sekreterliği yapmış bir arkadaşımla karşılaşıyorum, "ben burada dört seçim geçirdim, sokaklarda böyle bir heyecan görmedim" diyor. Bursa'da daha önce ANAP İlçe Başkanlığı yapmış, AKP'ye oy veren avukat arkadaşım ise, "Meral Hanım işi bitirmiş, bu çıkış bir halk hareketine dönüşmek üzere" diye tecrübeden oluşan kanaatini belirtiyor. Bir genç kız "biz ailecek CHP'ye oy verirdik ama Meral Hanım'la beraberiz" diyor.

Bütün bu kanaatlerin oluşma sebebini anlamak için dikkat kesilerek Meral Hanım'ın konuşmalarını dinliyorum. İrticalen konuşuyor. kağıttan okumuyor. Vücut dilini iyi kullanıyor. Sahici, teatral bir havası yok. Kürsüde enerjisi yüksek, insanlara dokunuyor. Kitleler üzerinde "bizden biri" algısını kuvvetli bir şekilde oluşturmuş.

Tarihi referanslarla, gelecek arasında köprü kuracak şekilde, milletin ruh köklerine vurgular yapıyor. Sivil ve demokrat bir dil kullanıyor. Dinleyici ve teşkilat mensuplarıyla şakalaşacak ölçüde yumuşak ve sıcak bir uslubu var.

Çok iddialı bir şekilde Meral AKŞENER "başbakan olacağım" derken, bunun toplum tarafından satın alındığının farkında..."Farkında mısınız bu iddialı çıkışımız, kamuoyunda hiç de olmayacak bir şeymiş gibi karşılanmadı" derken, bu teziyle kamuoyunun tepkisini ölçtüğünü de ifade ediyor. Ülkücüler ilk defa bunun olacağına inanmış olmanın hazzını ve inancını yaşıyorlar... Bu iddia bile ülkücüleri travmadan çıkarmış, toplum nezdindeki sosyal ve siyasi statülerini artırmış gibi. Siyasetin bir defa daha iddia ve ikna faaliyeti olduğunu anlamış oluyoruz.

MHP ve Ülkücüler dışında, toplumun diğer kesimleri tarafınadan Meral AKŞENER'in benimsenmesinin temel sebebi ise; 14 yıllık AKP iktidarının her türlü hoyratlığına rağmen, bugüne kadar siyasette mevcut olmayan alternatifin, bir iktidar seçeneğin MHP vasıtasıyla ortaya çıkabileceği ihtimali.

Sol seçmen bile MHP'ye olan mesafesini unutmuş, sivil, demokrat bir cumhuriyet kadını profiline sahip Meral AKŞENER'le kendini güvencede hissedecek gibi.

Yukarıdaki ağırlıklı olarak müspet kanaatlerimle birlikte, Sayın Meral Akşener'in, toplumun derinlerinden suyu yüzüne çıkmak üzere olan köklü ve büyük değişim talebini karşılamak noktasında zorlukları olacağını ifade ederek, bu anlamda hazırlıklı olup olmadığını merak etmiyor da değilim.

Büyük bir değişim arzusundan kaynaklanan bu taleplerin çeşitliği ve ülkenin içinde bulunduğu meselelerin ağırlığı düşünülürse, MHP kadroları ve Meral AKŞENER'in daha çok çalışması ve hazırlıklı olması gerektiğini hatırlatmayı da bu vesileyle zorunlu görüyorum. Tahminim şudur ki, Meral Hanım da bu taleplerin ve değişim arzusunun büyüklüğü ve ağırlığının farkında. Bu talepleri karşılayamamanın vebalinin büyük olduğunu bilebilecek kadar birikim ve şuur sahibi olduğuna inanmak istiyoruz.

Camiamıza iktidar yolunu açacak olan; büyük bir olgunluk içinde ve demokratik bir ortamda geçmesini temenni ettiğimiz kurultay sürecinde, Meral AKŞENER ve diğer Adaylarımıza millete hizmet yolunda başarılar dileriz.

ALLAH BU MİLLETİN YARDIMCISI OLSUN...

 

Editör: TE Bilisim