KİRAZ’ın tanınmış siyasetçisi Dursun Özçınar, MHP’den belediye başkanlığına aday olacaktı.

Ancak yılların siyasetçisinin kalbi yorgun düştü. Henüz adaylık görüşmeleri başlamıştı ki, bir hafta sonra, 16 Aralık’ta kalp krizinden hayatını kaybetti.

Kızı Saliha Özçınar Şengül, babasının vasiyetini yerine getirdi. 30 yaşındaki Şengül, 30 Mart akşamı Kiraz’ın ilk kadın belediye başkanı seçildi.

Üstelik de Türkiye’nin en genç belediye başkanlarından biri oldu. Seçim çalışmaları boyunca boynundan çemberini eksik etmeyen Saliha Özçınar Şengül’e “Kız Çocuğu”, “Körüklü Asena” ve “Topuklu Efe” lakapları takıldı. O bu üç lakabın da hakkını veriyor. Odasından binanın girişine kadar adeta çiçek bahçesine dönen belediyede yaptığımız sohbete kimi zaman gözyaşları karışıyor...

* Siyasete 30 Mart 2014 yerel seçimleri ile mi girdiniz?

- Siyasetle alakası olmayan, kendi halinde bir vatandaştım aslında. Eğitimciyim. Babam 30 yıldır siyasetçiydi. Onun amacı belediye başkanı olabilmekti. Partisi yoktu. Tek istediği Kiraz halkına hizmet edebilmekti. Seçimlerden çok kısa bir zaman önce kalp krizi sonucu babamı kaybettik. Kısa bir zaman önce MHP ile görüşmüştü. MHP’li arkadaşlarımız babamın ölümünden sonra bana geldi. Ben de bunu kendime borç bildim. Bir erkek kardeşim var. Babam beni tercih etti. Çünkü ben babamın kızıyım.

* Babanızla konuşur muydunuz bunu?

- Babamla her zaman konuşurduk bunu. “Baba sen yaşlandın artık ben devralayım” dediğimde, “Ben öldükten sonra” derdi. Onun ömrü yetmedi. Babam öldüğü gün Kiraz halkının da babasız kaldığını düşünmüştüm. Onun yerine devam ettirmem gerekiyordu, bu şekilde devraldım. Babamın adına bir şeyler yapıyor olabilmek çok gurur verici. Onun adına yakışır bir şey yaptığımı ve yine onun adına Kiraz halkına en iyi şekilde hizmet edeceğimi düşünüyorum.

Anne bırak erkekler yapsın

* Eşiniz, aileniz nasıl karşıladı?

- Eşim diş hekimi, imzayı attığımda haberi yoktu. Aldığım her kararın altına imzasını atar. Biz birbirimizi her konuda çok destekler ve güveniriz. En büyük cesareti eşimden aldım. Tabi bir de 5 yaşında oğlum var, ona da danıştım. O çok tedirgindi. Çünkü konuşmalardan aşinalığı vardı, dedesinin kalp krizinden ölmesinin siyasetten, sıkıntıdan dolayı olduğunu biliyordu. Sorduğumda, “Anne bırak erkekler yapsın” dedi. “Bayanlar da yapıyor” dedim, “Peki, dedem siyaset yüzünden ölmedi mi?” diye sordu. Babamın sigarası, alkolü yoktu, yediğine içtiğine çok dikkat eden bir insandı, elbette stresin katkısı oldu. 30 senenin birikimi vardı. Oğlum bana, “Sen kalbini kontrol ettirdin mi?” dedi. “Evet, düzenli olarak gidiyorum” dediğimde, “O zaman girebilirsin” yanıtını verdi. Oğlumu günlerce görmediğim zamanlar oldu. Anneannesine bırakıyorum. Birçok zorluğu oldu ama verdiği hazzı tarif edemem. Babam için bir şey yaptım. Ve ona uygun bir şekilde devam ettirmeyi düşünüyorum.

* Anneniz?

- Annem ilk başta çok tedirgindi. Benim de babamın çektiği acıları yaşayacağımı düşündü. Ama şunu unuttu, babam bu işi hizmet aşkıyla yapıyordu. Ben de hizmet aşkıyla yapıyorum ama benim içimde kocaman bir baba sevgisi de var. İlk turda ağlamaktan konuşamadım, benim için çok acıklıydı. Babam için ben, benim için babam çok başkaydık. Annem bazen kırılırdı babamı daha çok seviyorum diye. Gözümden bile sakınırdım. Onun için yapamayacağım hiçbir şey yoktu. 

http://www.haberfedai.com/upload/dosya/20961.jpg* Acıyı böyle dindirmeye çalıştınız belki?

- Beni ayakta tutan da baba sevgisi oldu. Annemin istememe nedenlerinden biri de, “Acın çok taze, kaldıramazsın” diye düşünmesiydi. Ayda bir kere grip olan bir insanım, bünyem çok zayıf ama üç ay boyunca hiç hasta olmadım. İnanılmaz bir manevi desteğim vardı. 90 gün daha olsa 90 gün daha giderim. Babamın beni şu an hissettiğini, ne yaptığımı bildiğini de düşünüyorum. İyi bir evlat olarak yaşamaya devam edersem bu şekilde hissetmeye devam edeceğini de biliyorum. Onun izinden Rabbim bana daima yürümeyi nasip eder diye diliyorum.

Çocuktum, o ölünce büyüdüm

* Kazandığınız anda ne hissettiniz?

- Kazanacağımıza çok emindik ama o anda ne hissettiğimi tarif edemiyorum. 90 gün boyuna bangır bangır insanlarla konuştum. Ama iki gün konuşamadım. Aslında ötelediğim duyguyu ‘tak’ diye o an yaşadım. Ve yeniden hissettim. İki gün o acı içimde sızladı. Özellikle kızlara ama herkese söylüyorum, anne babanın kıymetini çok iyi bilsinler. Baba gidince büyüyormuşsunuz aslında. Ben o ana kadar çocuktum, babam ölünce büyüdüm. Büyümek güzel ama keşke o olsaydı da öyle büyüseydim diye düşünüyorum.

İstediğim bir şey elimden zor kurtulur

* MHP’ye yakınlığınız var mıydı peki?

- Gönlümde yatan burasıydı. 1999’da zaten ocaktaydım. Babam hizmet adına hep başka partilerdeydi, onun hiçbir zaman partisi olmadı. Büyük bir başarı aldığımızı düşünüyorum. “Bir ölü, bir diri, bir de bayan” diyoruz biz hep. Çünkü babamın şahsi oyları çok fazlaydı. Meclis üyelerinin hepsi canla başla çalıştılar. Hepsi pırıl pırıldı. Benim bayan olmamım etkisi de çok büyük oldu. Bayanların ve gençlerin çok desteği oldu. Arkadaşlarım hep, “Çok azimlisin, baban için hep bir şey yapmak istiyordun ama bu kadarını tahmin etmiyorduk” diyorlar. Bu süreçte herkesin gözünde kız çocuğuydum.

Türkler kakafoniyi sona erdirmelidir! Türkler kakafoniyi sona erdirmelidir!

* Ama tam bir Ege kadınısınız... Kendiniz de öyle hissediyor musunuz?

- İstediğim bir şey elimden zor kurtulur. Kafama koyduğumu yaparım. Biz aynı zamanda yörüğüz. İnatçıyımdır da. “Yaşı küçük” diye söylenenler inanın umurumda değil. Babam da siyasete başladığında 30 yaşındaydı. Siyasetin de genç insanlara ihtiyacı var.

*  Hiç düşünmezken siyasete girdiniz. Isındınız mı? Başkanlığın ötesinde hedefler düşünür müsünüz?

- Halkımızdan bir dahaki sefere milletvekilisin diye talepler var. Ben çok büyük Kiraz tutkunuyum. Eşimle bir yere gitsek hemen dönmeyi düşünüyoruz. Kiraz adına bir şeyler yapabilmek benim için çok büyük bir hedef olacak. Hiç kimsenin hakkını yemeden bu işi hakkıyla yapmak istiyorum.

Gece yattığım evler oldu

* Seçim kampanyanızın kilit noktası ne oldu?

- 90 gün boyunca eve hiç girmedim diyebilirim. Sabah 9’da çıktık evden, gece yarılarına, sabahlara kadar kaldığımız zamanlar da oldu. Hiç oy istemedim. Sadece gittim, sohbet ettim. Bazı köylerimizde yeri geldi evlerinde yattığımı bile biliyorum. Ekibimiz çok iyi çalıştı. Ayrıştırmadan, herkesi bütün olarak görmek benim için çok önemliydi. Şu an öyle olduğunu düşünüyorum. Telefonum o günden beri günde 2 bin defa çalıyor. Herkese de telefon numaramı dağıttım. Projelerim içinde de önemli gördüklerim var. Bugüne kadar köyden gelen bayanları kimse düşünmedi. Eşleri pazardayken, banklarda, parklarda akşama kadar beklemek zorunda kaldılar. Oturabilecek tek bir alanları yok. En kısa zamanda onlara kapalı bir alan yapmak istiyorum. Çoğunun küçük çocuğu var ve onların üstünü altını değiştirmek zorundalar. Onlara çay o gün yarı fiyatına olacak. Bir de herkes, “Güler yüzünle gel git o yeter” diyor. Bu zamana kadar insanlar hep bunu beklemiş. Belediyeye bile kapıyı çalıp girebilmeleri onlar için çok önemli, daha belediyeye çıkmamış insanlarımız var.

Hürriyet / Banu Şen

Editör: TE Bilisim