Stratejik düşüncesi olmayan ve gelişen olaylar karşısında alternatif planları ihanet kabul edenler farkına varmadan mensubu oldukları hareketin dinamizmini de yok edenlerdir. Bu ülke, her türlü şaibeyi aleni şekilde yapan ve bunu halka göstererek gerçekleştiren bir zihniyette şahit oldu. Adaleti aramayın! Adalet bu ülkeden hicret etti. Demokrasi sadece Makyavelistlerin sözlerinde kaldı. Tuz kokuşmuştur. Başka söze gerek var mı?

Sahte İslamcıların demokrasisi bu. Peki, MHP ve lideri ne yapmaya çalışıyor? Sandık kurullarındaki rezaleti eleştireceği, YSK’nın hukuksuzluğuna dur diyeceği yerde bu rezaletlere kol kanat germesi size bir şey ifade etmiyor mu?

Beyler! Demokrasiyi içine sindirememiş tipolojilerden demokrasi kültürünü beklemek beyhude bir çabadır.

Referandumda yapılan kepazelikler uzun yıllar konuşulacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.

Bizler ne yapmalıyız? Ortaya çıkan bu hukuksuzluğa karşı meşru yollardan mücadele edilmeli ve edilmektedir. Peki, bizler sadece referandumda hayır demek için mi çabaladık? Referandumda “EVET” ya da “HAYIR” çıkması görevimizin bittiği anlamına mı geliyor?

Türk milliyetçilerinin siyasi kanadı olan MHP, bu davayı bitirmekle görevli bir yapı olarak çalışmaktadır.  Bahçeli ve ekibi bu yapıyla yıllarca bu davayı budadı ve an itibarıyla son darbeyi vurarak yok etme kararındadır. Karşımızda sadece Bahçeli ve ekibi değil bütün derin yapılar vardır.

MHP’yi ülkücülere teslim edilmeyecek kadar önemli görevler üstlenmiş bir yapı olarak derin çevreler kabul ediyor.  Bu saatten sonra “mücadele MHP içinde devam etmelidir ya da bir adayımızın dediği gibi;

BİZ OLALIM; BİR OLALIM. "MODERN VE GELENEĞİN ARASINDAKİ GERİLİMDEN," ANCAK BU YOLLA KURTULURUZ... BİZ OLALIM; BİR OLALIM. "MODERN VE GELENEĞİN ARASINDAKİ GERİLİMDEN," ANCAK BU YOLLA KURTULURUZ...

“Milliyetçi Hareket Partisi bizim baba ocağımız, ana kucağımızdır. Benim ve arkadaşlarımın, B planı yoktur. MHP zemininde siyaset yapmak günden güne zorlaşsa da, bu siyasi zemini yakalama sorumluluğu yine bizlerin omuzlarındadır." Yaklaşım derin yapıların arzuladığı ve değişim hareketini etkisizleştirmeye yönelik bir çabadan başka bir şey değildir.

Diğer yandan MHP’ye karşı bu kadar fetişizm derecesinde hassas olanların aslolan dava olduğunu neden bir türlü hatırlamak istemiyorlar? Davanın temsil edilmediği hatta yok edilmek istendiği bir yapı sizde neden bu kadar platonik bağlılık oluşturdu?

Gerçekçi ve akılcı olmayan, bilim verileriyle temellendirilmeyen hiçbir çalışma ya da anlayış hedefine ulaşamaz. MHP fetişizminden kurtularak tarihe gömülmek istenen Türk milliyetçiliği davasını yeniden alternatif hale nasıl getireceğiz sorusu üzerinde yoğunlaşalım.

Türk milliyetçiliği davasını birilerine havale etmek, jakobenci yaklaşımlarla “sizin adınıza biz düşünüyoruz” gibi “Balgatçı” mantığa bürünmeyelim. Böylesi yaklaşımlar değişimin ruhunu değil bağnaz ve skolastik anlayışın tezahürü olarak algılanır. Sonucu da Balgat gibi olur. Yağmurdan kaçarken doluya yakalanmaya hiç niyetimiz yok.

Bizler bu konularda sosyolojik tahliller ışığında dün olduğu gibi bugünde Allah ömür verirse yarında düşüncelerimizi, önerilerimizi açıklamaya devam edeceğiz. Referansımız; milletimiz, davamız ve Allah’ın bize bahşettiği aklımızdır. Hedefe ulaşmak istiyorsak organize olmak zorundayız.

Ülkenin kaderi üzerinde söz sahibi olmak ancak teşkilatlanmış yapılarla olur.  Hiçbir gerekçe, hiçbir anlayış organizeli bir yapının oluşumuna engel değildir. 

Editör: TE Bilisim