Kendi seçmenlerinin olana bitene akıl erdiremeyip telaşlanmalarını, belki daha kibar ve anlayışlı bir üslupla geçiştirebilecekken, o bunu tercih etmedi. Oysa o paranoyanın yaratılmasında kendi payı hiç yok muydu? 15 dakika önce, Anadolu Ajansının rakamlarına itibar edilmemesini ve sandıkların başından ayrılınmamasını isteyen Muharrem İnce, 15 dakika sonra ortadan kaybolmuştu.
O gece bir açıklamayı bile kendi seçmenlerine çok gören İnce, ertesi gün saat 12.00'ye kadar tüm spekülasyonlara rağmen kameralara görünmemişti.
Hal böyleyken, şimdi verdiği röportajda kendi seçmenlerine reva gördüğü kelimeler hiç yakışmadı!
Kimbilir, belki de bu seçimde yenilmesi hayırlı olmuştu. Bu tür tavırlarıyla, muhalefetin bir gün düzeyli bir siyasetçinin liderliği alacağı umudu hiç kalmayacaktı belki kazandığı takdirde...
İşte Ayşe Arman'ın röportajındaki o bölümler...
"Peki nereden çıkıyor bu laflar?
- Bunlar delirmiş! Bunları yazanlar gerçekten hasta. Yok eşimi kaçırmışlar, yok sarayda albaylar varmış... Ya rüya gördüler ya gerçekten hastalar! Başka bir açıklaması yok.
Belki de sizi desteklemek için böyle söylüyorlar.
- Aman yok, böyle destek olmaz olsun! Bunlar tehlikeli insanlar! Diyorlar ki, “YSK’nın önüne geldiğinde neden ceketinde Türk bayrağı rozeti yoktu? Yoksa bu bir mesaj mıydı? Hep oluyordu, ama o anda yoktu!” Ona dikkat etmişler.
Neden yoktu peki?
- E çünkü yolda giderken ayran döküldü ceketime! Ben de o anda ceketi değiştirdim ve unuttum rozeti takmayı. Engin Altay’a böyle bir yorum gelmiş, bana söyledi, inanamadım dikkat ettikleri şeylere, hemen taktım. Ama yani bundan çeşitli mesajlar çıkarmak akıl kârı mı? Bunlar paranoyak! İnanın böylelerinin desteği olmaması daha iyi. Resmen kötülük yapıyor. Türkiye’de böyle kime hizmet ettiği belli olmayan bir kesim var. Sözde Atatürkçü, sözde cumhuriyetçi ama aslında değil, ortalığı karıştırmaktan başka bir şey yapmıyorlar!"
