İşte Ozan Arif'in bizlerle paylaştığı yazısı:

KÖŞE KAPMA HASTALIĞI!

Eskiden “ Köşe kapmaca„ çocukların oynadığı bir oyunun adıydı,
Şimdi büyüklerin özellikle de siyaset ve brokrat büyüklerimizin(!) 
oynadığı bir oyun haline geldi!
Onlar literatüre “köşe kapmaca„dan hariç “koltuk kapmaca„ veya “köşe dönmece„ kavramlarını da soktular!

Neyse konuya gelecek olursak;
Başarıya ulaşmanın yolu, yaradılışın düzenlerinden, nizamlarından hatta kanunlarından ibret almaktan ve ders çıkarmaktan geçer.

Onun içindir ki; 
Hep sonunda, gözlerini hak etmedikleri koltuklara göz dikenler değil, gözlerini gerçeğe giden, Hak‘ka giden yollara çevirenler kazanır!..

Utancından saklanacak köşe arayanlar veya kendini koruyacak güç, kanun, düzen veya oturacak kucak arayanlar sonlarını göremeyen ve gözlerini hak etmedikleri köşelere dikenlerdir!
Asıl aranması gerekenin “sırat-ı müstakim„ yani doğru yol olduğunu bilmeyenlerdir.

Yani bana göre İnsanlar için hayırlı olan asla oturmayı ihtirasla arzuladıkları koltuklar veya kapmak istedikleri köşeler değil, doğruya gerçeğe onları götürecek yollardır.

Zaten yaradılışın oluşunda ve gelişmesinde de bu gerçek vardır.
Biraz dikkat eden, biraz tefekkür eden yani düşünen bunu görür...
Siz hiç fidan olmadan ağaç olan, tomurcuk olmadan gonca olan, ferik olmadan tavuk olan, çocuk olmadan adam olan bir yaratığa rastladınız mı?
Hiç bir fidan gelişim merhalesini tamamlamadan ağaç olamaz...
Hiç bir tomurcuk gelişim merhalesini tamamlamadan açmış gül haline gelemez...
Hiç bir insan bebek olmadan, çocukluk yaşamadan büyük adam olamaz...

Ama malesef günümüzde asa bile olamadan “Musa„ olmaya kalkanlardan geçilmiyor!
Eee... 
Musa da olamayacaklarına göre, başımıza “Firavun„ olup çıkıyorlar!

Çevremiz bu uğurda yüce dinimizi bile çıkarlarına alet edenlerle dolu!
Halbuki gerçek iman sahipleri, gözünü doğru yola çeviren yani Hak ve hakikat yolcuları en başta “Allah„ sözünü dünyevȋ menfaatlere alet etmenin vebalini bilir ve ona göre davranırlar.

Onlar isteyici, karalayıcı, hırslı, ihtiraslı ve benlik iddiasında olanlar değildir.
Onların sözleri ve edaları “ beni hep başınızda taşıyın ey ahali...„ anlamında değil, tam aksine “ beni başınıza geçirmeden, bana paye, bana değer vermeden beni iyi ölçün, biçin ey ahali..„ anlamındadır...

Ama aklını gerçeğe giden yoldan ziyade belli köşelere, 
o köşelerdeki belli koltukları kapma veya köşe dönme yani tezden dünyalık sahibi olma işlerine takmış olanlar bunun tam aksini yaparlar.

Ne mi yaparlar?

Meselâ;
Gerçekten o köşeleri veya o koltukları hak eden yani liyakat sahibi olan insanlara çamur atmaktan, leke sürmekten asla çekinmezler...
Dolayısıyla bunlar hem İslamȋ, hem insanî ahlaka da kapılarını kapatırlar.
Yani Allah‘a inanır gibi görünseler de Allah‘tan korkmazlar!..

Çünkü cahildirler cahil... 
Şunun için cahildirler!
Cenab-ı Allah bile Yüce Kitabında diyor ki;
“ Allahtan ancak kullarının bilginleri korkar „ 
Peki herhangi bir hayıra yaramak için değil, Firavun gibi ululanmak, yüceltilmek için baş köşe arzusunda, koltuk ihtirasında olanlar cahil değil de nedir?
Bu cehaletle Allah‘tan korkmaları mümkün mü?
Allah‘tan korkan Firavun gibi davranır mı? Gerçeğe, hakikate doğru olan yola yönelir mi?
Elbet de ki yönelmez...

Yönelenleri tarif edecek olursak, onlar tıpkı kan emen yarasa gibidirler!
Güneşin ışıkları nasıl güneşten kaçan, izbe mağaralarda yaşayan ancak nefsin karanlığında ortaya çıkan yarasalara ulaşamazsa,
Hak‘kın, gerçeğin, hakikatin ışığı da bu tiplere ulaşamaz...
Işıktan kaçana ışık nasıl ulaşsın?

Zafer Partisi Ümraniye İlçe Teşkilatı şehit olan altı askerimiz için yürüyüş.. Zafer Partisi Ümraniye İlçe Teşkilatı şehit olan altı askerimiz için yürüyüş..

Işık ancak ışığa, yani güneşe yönelen çiçeklere ulaşır,
taş altlarında yaşayan akreplere, böceklere ulaşamaz!

Allah bu necip Millete,
Yani Yüce Türk Milletine, 
hatta bütün milletlere yarasalar gibi karanlığa yönelen değil,
Ay çiçekleri gibi güneşe, bütün çiçekler gibi ışığa yönelen idareciler nasip etsin.

Selam, sevgi ve dua ile efendim...

Ozan Arif
24 Ekim 2017 
Samsun

Editör: TE Bilisim