KUTLU YÜRÜYÜŞÜMÜZDE MUHABBETİMİZ VE İNANCIMIZ DAİM OLSUN...

SEVGİLİ ARKADAŞLAR;
Rubil GÖKDEMİR

Rahmet, bereket, mağfiret ve merhamet ayı olan Ramazan orucunun başlangıcını ifade eden ilk sahur hazırlıklarının yapıldığı saatlerde, aynı zamanda nefsimizi terbiye imtihanının zorluğu ve acısını yaşadığımız bugünlerin ramazan ayına denk gelmesi sebebiyle, bilhassa aynı yolun yolcuları olan ülkücü kardeşlerimle aşağıdaki satırlara sığdırmaya çalıştığım duygularımı paylaşmak istedim.

"İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız."
Hz.Muhammed(S.A.V)

İnanırız ki, kutlu bir davadır bizimkisi..Kutlu bir yürüyüştür bizim yolculuğumuz.. Bunun böyle olduğunu iliklerimize kadar hissederiz, biliriz. Lakin şu nefsimizle baş etmek mecburiyetinde olduğumuzu çoklukla aklımızdan çıkarıveririz. Beşer-şaşar diye diye siper ederiz bahaneleri kendimize, tevil yolları bulmakta maharet sahibi olur, mazeretler üretiriz nefsimizin hoşuna gidecek..Esas çelişkimiz de buradadır işte! Böylesine büyük bir davayı gün yüzü görmeden çile çekmeye gönüllü olarak razı olanlar, menfaatleri uğruna her türlü değeri ayaklar altına alanlarla her alanda savaşacak cesarette olan yiğit insanlar nasıl olur da bir birbirini sevmekte bu kadar tökezler ? Nasıl olur da nefsine köle olmuşlara karşı direnirken, nefsin ona fısıldadığı sevgisizliğe yenilirler? Nasıl olur da hasetlik girdabına sürüklenerek, yol arkadaşına buğuz ederler? Nasıl olur da her türlü nezaket ölçüsünü terk ederek birbirine hakaret eder, kalplerde onulmaz yaralar açarlar?

Nefsimiz bizi oyuna getirmesin diye bütün bu sualleri önce kendimize sormayı tercih ettik. Sanılmasın ki kendimizi aklayıp, günah keçileri aramaktayız içimizden...Aksine umutsuzluğa düşüp de hoyratlaştığımız, kızgınlığa yenilip de incittiğimiz ne kadar gönüldaşımız varsa hepsinin vebalini taşıdığımızın farkındayız...

Bu kutlu hareketi temsil noktasında olanların da en az bizler kadar taşıdıkları vebalin idrakinde olduklarını temenni etmek istiyorum. Zaten ramazan ayı vesilesiyle bir daha bu mesuliyeti idrak etmeden, farkında olmadan nasıl ıslah ederiz şu arsız nefsimizi ?

Konuşmadan, kendimizle yüzleşmeden, kardeşimizle helalleşmeden nasıl idrak ederiz eksiğimizi? 
Bizler önce sevmeyi öğreneceğiz. O sevgiyi pusula yapacağız kutlu yürüyüşümüzün yollarında. Sevgiyle, köklü geçmişimizle ve umutla yürüyeceğiz o çetin yolları...Taşlar çıkacak önümüze, muktedirlerle mücadele edeceğiz...Birimizin ayağına takılmasın diye, bir diğerimiz eğilip kaldıracak o taşları, engelleri..Olur da sendelersek, birbirimizin koluna girip tutacağız kardeşimizi. Ama bunları yaparken kibri de, sevgisizliği de, husumeti de, öfkeyi de aramızda tutmayacağız.

Şimdi vakit, geleceğin inşaası için azmimizi kaybetmemenin, yanlışlarımızla korkmadan yüzleşmenin vaktidir...Şimdi vakit,irfan sahibi büyüklerimizin ayak izlerini takip etmenin, inandıklarımızı "zamanın ruhuna" uygun olarak tefsir etmenin, o yollardan geçerken daha çok tefekkür etmenin vaktidir...Vakit bir birimizi dünden daha çok sevme vaktidir. Bu kutlu yürüyüşün yolcularına da genciyle yaşlısıyla, kadınıyla erkeğiyle bu yakışır. Yol uzun, yol meşakketli...Lakin nefsini yenmiş nice yiğitlerin ayak izlerini taşıyan kutlu bir yolculuktayız. Bu yolculukta yorulduğumuzda o izlere bakıp bir nefes alacak, birbirimize sevgiyle daha çok sarılacak ve tekrar yollara düşeceğiz.

BİZ OLALIM; BİR OLALIM. "MODERN VE GELENEĞİN ARASINDAKİ GERİLİMDEN," ANCAK BU YOLLA KURTULURUZ... BİZ OLALIM; BİR OLALIM. "MODERN VE GELENEĞİN ARASINDAKİ GERİLİMDEN," ANCAK BU YOLLA KURTULURUZ...

Üzerinde hür ve mesut insanların yaşadığını hayal ettiğimiz vatanımıza, her bir insanımızın mensubu olmaktan onur duyacağı milletimizin parlak geleceği ve istiklalimizin sembolü olan bayrağımıza bağlılığımızın gereği olarak bu kutlu yürüyüşü sevgiyle tamamlamamız gerekiyor. İnsanlığın ihtiyacı olan şefkat ve sevgiyle inşaa edeceğimiz yeni medeniyet tasavvurumuzun gerçekleşmesi için ortaya koyacağımız enerjinin açığa çıkabilmesi için her zamankinden daha fazla sevgiye ve kardeşliğe ihtiyacımız var.

Unutmayalım ki birbirimizi sevmeden, milleti sevemeyiz..Millet samimiyet ve fedakarlığın ne olduğunu biliyor ve hissediyor. Sevmeden, sevilemeyiz...Hırslarımızı ve nefsimizi aklımızın, gönlümüzün önüne geçirdiğimiz an millet yine farkeder, hisseder...Bunu sakın unutma kardeşim...

Bütün bunları göz önünde tutanlar, sevgisizlik görseniz bile sakın yeise kapılmayın, sabredin, düşünün, tefekkür edin...Mesuliyetine hazırlan, hazır ol...Sevgini her şeye rağmen eksik etme ki, millet seni duysun, hisssetsin ve sana güvenebileceğini anlasın.

Ramazan ayı vesilesiyle, imanımız ve inancımız daim olsun...Cenab-ı Hak bizleri sevgisizlik gibi bir nasipsizlikten korusun, kollasın...

RAMAZANINIZ MÜBAREK OLSUN..

Editör: TE Bilisim