Haftalık basın toplantısında çok sert ifadeler kullanan Saadet Partisi lideri Karamollaoğlu, Doğan Medya Grubu'nun el değiştirmesine ilişkin, "Medya padişahınsa, sosyal medya bizimdir" ifadelerini kullandı.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, haftalık olağan basın toplantısında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Partisinin Genel merkezinde gerçekleştirilen toplantıda Karamollaoğlu, iktidarın politikalarını sert bir dille eleştirerek, bir an önce hatadan dönülmesi çağrısında bulundu.

Saadet Partisi olarak Anadolu'nun dört bir tarafını dolaşmaya devam ettiğini söyleyen Karamollaoğlu, geçtiğimiz hafta sonu ise Burdur, Isparta ve Afyon'da vatandaşlarla kucaklaştıklarını ifade etti. “Gitmediğimiz il, tutmadığımız el kalmayacak” diyen Karamollaoğlu, “Çünkü artık hattı müdafaa yok sathı müdafaa vardır. O satıh ise bütün vatandır” dedi.

“GÖZDEN ÇIKARILACAK BİRİ VARSA İKTİDARIN KENDİSİDİR”

Satılacak 14 şeker fabrikasından birisinin de Burdur Şeker Fabrikası olduğunu hatırlatan Karamollaoğlu, şöyle devam etti: “Burdur'un ayakta kalan, üretim yapan son tesisi. Gittik, gördük; bu fabrika Burdur'un nerdeyse her şeyi. Bu özelleştirme bir fabrikayı satmak değil, Burdur'un can damarını kesmek manasına gelir. İktidar diyor ki; ‘Şeker fabrikaları ülkenin üzerinde yük. Zarar ediyorlar. O yüzden satıyoruz.' ‘El insaf' demekten kendimizi alamıyoruz. Hayır, bu ülkenin üzerindeki asıl yük uyguladığı yanlış politikalar yüzünden iktidarın kendisidir. Bunun herkes biliyor. Milletin derdini değil, kendi siyasi rantını düşünen anlayıştır. Siz 15 senede bu fabrikalara tek bir çivi çakmayacaksınız. Tek bir kuruş destekte bulunmayacaksınız. Sonra da şeker fabrikaları zarar ediyor diyeceksiniz. Kabul edilir bir durum değil. Ayrıca zarar ediyor diye bir şey gözden çıkarılacaksa ilk gözden çıkarılması gereken bu iktidarın ta kendisidir. Ak Parti'dir. Zannediyorum ki millet de bu gerçeği gördü. Çünkü 15 yıldır ülkeye zarar ettiriyorlar. Gözüken manzara artık iktidarın milletin üzerinde bir yük olduğunu gösteriyor.”

“TARIM BAKANLIĞI NE İŞLE UĞRAŞTIĞI BELLİ OLMAYAN BİR BAKANLIK!”

Çiftçi ve üreticinin perişan olduğunun altını çizen Karamollaoğlu, şöyle devam etti: “Peki bu kadar şeyi sattılar da ülke düze mi çıktı! Tütün üreticisi zaten bitmişti. 300 bin çiftçi zarar gördü göç etti. Şimdi pancar üreticisini tamamen bitiriyorlar. 500 bin çiftçi pancardan gelir sağlardı şuanda 125 bine düştü. Şimdi onu sıfırlamak istiyorlar. Dün Patates üreticileri partimize ulaştı. 300 bin ton patates depolarda adeta çürümeyi bekliyor. Niğde ve Nevşehir'de binlerce aile patates üretiminden ekmek yiyor. Şimdi hepsi perişan. Zorlukla üretiyor ama bu seferde ürettiğini satamıyor. Niye? Çünkü iktidarın bir üretim planlaması, bir Pazar stratejisi yokta ondan. Tarım Bakanlığı ne işle uğraştığı belli olmayan bir bakanlık. Yeri geldiğinde bizim gibi o da şikayet ediyor. Ama yeri geldiğinde göğsüne madalya takmaktan da geri durmuyor. Devletin çiftçisine sahip çıkması lazım. Devlet bunun için var. Üreticisini, çiftçisini korumak için, desteklemek için var.”

“ÇÖZÜM ÇANAKKALE'YE KÖPRÜ DEĞİL, BÖLGEYE DESTEK VERMEKTİR”

Başımızı nereye çevirsek bir üreticinin feryadını duyduğunu belirten Karamollaoğlu, “Mardin'de 40'ın üzerinde köyde elektrikler kesik. Elektrik şirketi, elektrik kullanım bedeli borcu nedeniyle kesinti uyguluyormuş. Toprak için en önemli günler. Toprak çatlamış. Su istiyor. Sulama olmadığı zaman bütün çaba boşa gidecek. Zaten zorda olan bölge ekonomisi tamamen dibe vuracak. Üretici üretemezse, ektiği tohumun semeresini alamazsa borcunu nasıl ödeyecek? Bunun çözümü gidip Çanakkale Boğazına köprü yapmak değil, gidip o bölgeye destek vermektir, su vermektir, elektrik vermektir. Zaten çiftçi kaderine terk edilmiş. Dünyanın en pahalı elektriğini, en pahalı tohumunu, en pahalı gübresini alıyor. Buna karşılık Hükümet kanunen zorunlu olarak vermesi gereken desteğin yarısını bile vermiyor. Peki bu çiftçi nasıl üretecek, Nasıl rekabet edecek, en önemlisi nasıl borcunu ödeyecek? Bu sorunu çözün. Bu feryada kulak verin. Vereceğiniz destek bir iktidar için lütuf değil zorunluluktur” diye konuştu.

“GÖRÜYORSUNUZ… ANLATMAYA GEREK YOK… NEREDEN NEREYE…”

Dünyada ilk kez tuvalet ücreti üzerinden bir ekonomi analizi yapıldığına şahit olduğunu söyleyen Karamollaoğlu, ‘1 milyon ile 1lira'nın karşılaştırmasını şu şekilde yaptı: “ Bir zamanlar 1 milyon lira varmış. Sonra 6 sıfır atılmış, 1 milyon, 1 lira olmuş. Peki, sonra ne olmuş? O zamanlar 1 milyon lirayla 78 gram et alınabiliyormuş. Şimdi 1 lira ile 25 gram! 1 milyon lira ile 680 gram süt alınabiliyormuş. Şimdi 1 lira ile 259 gram! 1 milyon lira ile 203 gram peynir alınıyormuş, şimdi 1 lira ile 43 gram! 1 milyon lira ile 10 adet yumurta alınıyormuş, şimdi 1 lira ile 2 adet! 1 milyon lira ile 406 gram nohut alınıyormuş, şimdi 1 lira ile 79 gram! Görüyorsunuz… Anlatmaya gerek yok… Nereden nereye… Çay simit hesabı yaparak iktidara gelmişlerdi. Şimdi yaptıkları hesap gideceklerinin habercisidir. Bu pilin bittiğinin göstergesidir. Hala parayı toprağa gömüyorlar.”

“HUKUKTA KÜME DÜŞTÜK AVM'DE ŞAMPİYONUZ!”

Türkiye'nin AVM şampiyonu haline geldiğinin altını çizen Karamollaoğlu şöyle devam etti: “Hukukta, Adalette, yolsuzlukta, yoksullukta, sanayileşmede küme düşen Türkiye, ne hikmetse AVM'de dünya şampiyonu! Türkiye'deki toplam AVM sayısı ise 401. Ankara'da 39, İstanbul'da 114 AVM var. Esnaf ve Sanatkârlar odasının verilerine göre üç yıl içinde; Ankara'daki AVM sayısı 47'ye, İstanbul'daki 136'ya, Türkiye genelindeki 445'e çıkacak. Bunu niye söylüyorum; Eğer siz Türkiye'yi AVM'lerle donatacağınıza, fabrikalarla donatmayı seçseydiniz, tüketim ekonomisi yerine üretim ekonomisini tercih etseydiniz, örneğin şeker fabrikalarını haraç-mezaç satmak yerine destekleyip, teşvik etseydiniz; Bugün bu gençlerimize ‘iş yok kardeşim, başınızın çaresine bakın' demek zorunda kalmazdınız.”

“MEDYA PADİŞAHINSA SOSYAL MEDYA BİZİMDİR”

Türkler kakafoniyi sona erdirmelidir! Türkler kakafoniyi sona erdirmelidir!

Doğan Medya Grubu'nun el değiştirmesine ilişkin de konuşan Karamollaoğlu şunları kaydetti: “Güncel tartışmalardan birisi de, medyadaki tekelleşme iddialarıdır.Bu satışın gerekçesi nedir? Bu büyük alımın bir kamu bankasından sağlanacak kredi ile gerçekleştirileceği doğru mudur? Ama bu yaklaşım Türkiye'de medyanın üzerinde bir baskı amacı güdüyorsa hem medyaya hem de iktidara yazık olur. Ak Parti'nin iktidara geldiği 2002 yılında Türkiye, basın özgürlüğü sıralamasında 99'uncu sıradaydı.2017 yılına gelindiğinde 155'inci sıraya geriledi. 2018'de, bu satışla birlikte şüphesiz ki bu sıralama çok daha kötüleşecektir. Eğer bu satış iddia edildiği gibi, iktidarın talimat ve baskısıyla gerçekleştiyse bize göre bunun tek bir anlamı vardır: ‘AK Parti 2019 seçimleri öncesi en büyük yatırımını yapmış demektir!'Ama kimse bu tabloya bakarak ümidini kaybetmesin. Karamsarlığa düşmesin. Medya padişahınsa, sosyal medya bizimdir. Hakikat, baskı ve ambargo ile gizlenemez.”

“ÜMİT, AÇ TAVUĞUN İDEALİDİR!”

Son günlerde medyada Fatih Erbakan'ın AKP-MHP ittifakı'na dahil olacağı yönündeki bir soruya ise Karamollaoğlu, “Böyle bir yanlışa düşmezler diye ümit ediyorum. Ama herkesin iradesi var. Erbakan hocamız bu partinin genel başkanı olarak vefat etti. Ailesi de bunu dikkate alır diye düşünüyorum” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ‘Güneydoğu'da oylarımız katlanacak' açıklamalarına da Karamollaoğlu şöyle cevap verdi: “Ümit aç tavuğun idealidir. Her zaman ümitvar olacaksınız. Ama bunu sık sık tekrarlamaları orda bir soru işaretinin olduğunu delildir diye düşünüyorum.”

(Kaynak: Yeniçağ)

Editör: TE Bilisim